Güncelleme Tarihi:
Ailesi dışında kimseyle iletişim kurmamış, kapalı bir ortamda büyüyen, sosyalleşmemiş çocuklar, bilmedikleri bir ortama girdiklerinde korkuya kapılıyor. Yabancılarla karşılaştığında endişeleniyor. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Başak Şahin Acar’ın verdiği bilgiye göre bu durum 6 aylıkken ortaya çıkıyor. Ancak fobi derecesinde olmadığı sürece üstesinden gelmek kolay. Bu sürecin atlatılmasında en büyük destek kuşkusuz anne-babadan geliyor. Çocukla konuşmak, onu dinlemek, birlikte etkinlikler yapmak korkuları aşmak için en iyi yöntem. Yrd. Doç. Dr. Başak Şahin Acar şu bilgileri verdi:
Çocukluktaki korkular çok küçük yaşta, henüz 6 aylıkken gelişmeye başlar. Bu süreç elbette çevreden hiçbir uyarıcı olmadan gerçekleşmez. Deneyim de bunların gelişmesinde önemli bir rol oynar. Mesela, yükseklik korkusunun ne zaman geliştiğini araştıran bir çalışmada, 6 aylık emeklemeye başlayan ve henüz bunu yapamayanları karşılaştıran araştırmacılar, emeklemeyi deneyimleyenlerin emeklemeyenlere göre yükseklikten daha çok korktuklarını saptadı.
Korkular çoğunlukla büyümeyle değişen şartlara uyum göstermeye, yani adaptasyona yarıyor. Çocuk daha önce karşılaşmadığı, bilmediği durumlarla başa çıkabilmek için korkular geliştiriyor. Aslında her duygu gibi, korkular da adaptasyondeğeri yüksek ve değişen çevre şartlarına daha iyi uyum gösterebilmek için ortaya çıkıyor. Hazır olmadığımız, bilmediğimiz ve çekindiğimiz şeylere karşı bizi alarma geçirerek, sonuçları kötü olabilecek durumlardan koruyor.
İhtiyaçları karşılandığında bile endişeye kapılabiliyor
Korkunun gelişmesi, tecrübe kadar çocuğun bilişsel gelişim evrelerinin hangi noktasında olduğuna, yani yaşına da bağlı. Örneğin, ebeveynlerle çocuk arasındaki duygusal bağ, hayatın ilk 6 haftası içinde gelişmeye başlar. 8’inci aya kadar bebekler yakın aile bireylerini diğerlerine tercih etseler de, aile bireyleri dışındaki insanların fiziksel yakınlığına çok kuvvetli bir tepki vermezler. Ancak ebeveynlerle güçlü bir duygusal bağı oluşturduktan sonra, yabancılara karşı daha tepkili hale gelir, çoğu zaman onlar tarafından kucağa alınmaktan ya da öpülmekten korkarlar.
İhtiyaçları karşılanan çocuklar da bunları kaybetmek istemediği için endişeye kapılabilir. Adaptasyon sürecini de dikkate almakta yarar var. Anne ve babasını tanıyan, onlara duygusal olarak bağlanan bebek, yabancılardan korkmayı hayatta kalma şansını arttırma stratejisi olarak kullanır. Beslendiği ve tüm ihtiyaçlarının karşılandığı kaynakları iyice tanıdıktan, aidiyet hissi geliştirmeye başladıktan sonra, bunlardan onu uzaklaştırabilecek çevresel faktörlere tepki duymaya ve onlardan korkmaya başlar.
Korku oyuna da yansır
Çocuklukta gelişimin en önemli öğelerinden biri de oyun. Onlar çoğu zaman oyun aracılığıyla, çevrelerinde gözlemledikleri sosyal rolleri tanıma fırsatı bulur. Örneğin oyunda anne, doktor ya da öğretmen olurlar. Aynı zamanda hayatlarına yeni giren, yani yeni öğrendikleri objeler ve kavramları da oyunun içine katarak, bilgilerini pekiştirirler. Çocukların oyunlarını gözlemlediğinizde, olumlu olduğu kadar, olumsuz ya da korku dolu öğelere de sıkça rastlanabilir. Öğrendikleri her şeyi, korkular dahil olmak üzere, oyun yoluyla modeller ve pekiştirirler. Eğer çocuk aşırı şekilde bir şeyden endişe eder ve tepki verirse önce bunun nedeni araştırılmalı. Bunlar belirlendikten sonra çocukla konuşulmalı. Hissettiklerini anlatması sağlanmalı. İyice dinleyip oluşan durumdan neden korkmaması gerektiği anlaşılır bir dille anlatılmalı. Örnekler verilmeli. Mesela çocuk karanlıktan korkuyorsa, bundan neden endişe duyulmaması gerektiği açıklanmalı.
UNUTULMAMASI GEREKENLER NELER
- Anne-baba çocuğun korkuları olabileceğini bilmeli.
- Korku, fobi derecesinde değilse normal karşılanabilir. Ancak nedenleri araştırılarak giderilmeye çalışılmalı.
- Endişe duyan bir çocukla konuşmak, onun yanında olduğunu söylemek, bunu hissetmesini sağlamak gerekiyor.
- Aile bireyleri yargılamadan, suçlamadan veya eleştiri yapmadan çocuğa yaklaşmalı. Onu dinlemeli.
- Anlaşılır ve net bir dille konuşmalar gerçekleşmeli. Gerektiğinde örnekler verilmeli, beraber uygulamalar yapılmalı.
- Gelişme döneminde çocukta korkuların bu evrenin bir parçası olduğu da unutulmamalı.
- İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nün İntel firması ile birlikte yürüttüğü ’Gelecekte Eğitim’ projesi ile 3 yılda İstanbul genelinde 120 bin öğretmene, 20 bin öğrenciye ve 36 bin veliye bilgisayar eğitimi verilmesi planlanıyor.
- Türkiye’de eğitim durumuna göre en fazla internet kullanım oranı yüzde 93 ile yüksekokul, fakülte ve daha üstü öğrencilerden oluşuyor.
- ABD’deki Loma Linda Üniversitesi’nden bilimadamlarının araştırmasına göre gülmek, kısa süreli hafızayı olumlu etkiliyor. Hatırlamayı kolaylaştırıyor.
1) Çocuğa ne zaman harçlık verilmeye başlanmalı?
- Okul öncesi dönemde çocuklara ara sıra veya bayram gibi özel günlerde harçlık verilebilir. Parayla tanışması sağlanabilir. Ancak buna düzenli olarak ilkokul döneminde başlanmalı. Aileden uzun süre ayrıldıkları için ihtiyaçlarını kendisi karşılamak zorunda kalır. Böylece çocuklar yavaş yavaş paranın maddi değerini anlamaya, öğrendiği toplama çıkarma işlemleriyle para üstünü hesaplayabilmeye çalışır. Harçlığını idare etmeyi öğrenebilir.
2) Her gün harçlık verilmeli mi?
-Özellikle ilkokula yeni başlayan çocuk, parasını nasıl idare edebileceğini bilemeyeceği için ihtiyacı doğrultusunda ona günlük harçlık verilebilir. Yaşı büyüdüğünde ve daha fazla sorumluluk alabileceği düşünüldüğünde günlük yerine haftalık harçlık daha uygun olur. Böylece daha fazla sorumluluk kazanır.
3) Harçlığın miktarı nasıl belirlenmeli?
-Harçlığın miktarı çocuğun günlük ihtiyacına göre ve ailenin bütçesine göre belirlenmeli. Çocuğa verilecek miktarın çok fazla veya az olmamasına dikkat edilmeli. Riskli harcama yapması önlenmeli. Arkadaşlarıyla gerekli sosyal ortamlara katılmasını sağlayacak düzeyde olmalı. Çocuğun yaşı büyüdükçe istediği harçlığı gerekçesiyle anlatması sağlanmalı.
4) Aldığı harçlığa itiraz ettiğinde nasıl yaklaşmak gerekiyor?
-Harçlığın miktarının kararlaştırılması sürecine çocuk da katılırsa çok fazla itiraz yaşanmaz. İhtiyacın ne olduğu konusunda konuşulması, anne-babanın kendi bütçesini anlatması yararlı olur. Başka çocukları örnek göstermek diğer bir yöntem. Buna rağmen itiraz ediyorsa aile kararlı bir tutum izleyerek para harcama anlayışını anlatmalı.
5) Parasını doğru değerlendirmesi nasıl sağlanmalı?
-Paranın nasıl harcanacağı konusunda en önemli model yetişkinlerdir. Anne-baba alışverişlerde kendilerine eşlik eden çocuğa, neye dikkat dilmesi gerektiğini söyleyebilir. Örneğin fiyatı, ihtiyaç olup olmadığı gibi konuları anlatabilir. Ayrıca verdikleri harçlığı nasıl kullanması gerektiğini beklediklerini de onlara açıkça söyleyebilirler. Kalan paralarını biriktirmeye teşvik edebilirler.
- Hayat Boyu Öğrenme Programı’na katılanları sayısı nedir?
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen Hayat Boyu Öğrenme Programı’ndan 2013 yılında 4 milyon 724 bin 491 kişi faydalandı.
- Türkiye’deki okullarda eğitim alan Suriyeli öğrenci sayısı kaç?
Türkiye’deki kamplarda yaşayan 220 bin Suriyeli arasındaki 70 bin çocuğa okul öncesinden 12’nci sınıfa kadar eğitim veriliyor. Suriyeli 8 bin öğrenci de Türk okullarında eğitim alıyor.
- Geçen yıl Türkiye genelindeki üniversitelerde kaç tez hazırlandı?
Yükseköğretim Kurulu verilerine göre, geçen yıl 15 bin 221 yüksek lisans, 4 bin 426 doktora, 2 bin 292 tıpta uzmanlık ve 69 sanatta yeterlilik tezi ile 22 bin 8 tez kayıtlı bulunuyor.
Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’ndan proje bursu
Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki Atatürk Araştırma Merkezi (ATAM), Türk Dil Kurumu (TDK), Türk Tarih Kurumu (TTK) ve Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Başkanlıkları üniversitelilere burs verecek. Sosyal ve beşeri bilimler alanında Türkiye için öncelikli konularda uygulanacak projelere katılacak lisans öğrencileri yurtiçi burslarından yararlanabilecek. Lisans burslarına 10 – 20 Kasım tarihleri arasında başvurulabilecek. Detaylar www.ayk.gov.tr adresinde.