Kendi işini kendi seçsin

Güncelleme Tarihi:

Kendi işini kendi seçsin
Oluşturulma Tarihi: Haziran 27, 2007 14:34

İlk ve ortaöğretim sürecinde şekillenmeye başlayan ve üniversite öğrenimiyle daha somut bir noktaya taşınan meslek seçimi, gençlerin olduğu kadar toplumların da geleceğini belirliyor.

Haberin Devamı

Uzmanlar, meslek seçimi sürecinde ailelerin kendi isteklerini değil, çocuklarının ilgi ve becerilerini göz önünde bulundurması gerektiğine işaret ederek, baskının başarısızlık getireceğine dikkati çekiyorlar.
Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Eğitim Fakültesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilüfer Voltan Acar, meslek seçimi konusunda ilgi, yetenek ve güdülenmenin çok önemli olduğunu belirterek, öğrenci ve velilerin bu üçlü döngüyü göz önünde bulundurmaları gerektiğini söyledi.

Acar, meslek seçiminin öğrencilere bırakılması gerektiğini vurgulayarak, velilerin bu konudaki baskılarının olumsuz sonuçlar yaratacağını, gerek duyulan mesleki yönlendirme ve danışma konusunda okullardaki psikolojik danışmanlardan yardım alınabileceğini anlattı.
Kişilerin ancak, isteyerek seçtikleri meslekte mutlu olabileceklerini ve yaşam kalitesinin bu şekilde artacağını kaydeden Acar, velilerden toplumda her mesleğin yeri olduğunu unutmamalarını istedi. Acar, “Kaygı düzeyini artıran, çocuklara anne baba tarafından yüklenen beklentilerdir. Çocuk istemiyor ama onlar istiyor. Böyle olunca da başarısızlık ortaya çıkıyor” dedi.

“AİLE ÇOCUĞUNU İYİ TANIMALI”

Bireylerin farklılıklarının unutulmaması gerektiğini söyleyen Acar, çocuğun mutlu ve başarılı olabileceği alanın, velinin kafasındaki alan olmayabileceğine dikkati çekti.
Ortaöğretimde yapılan alan seçimlerinde dahi anne babanın etkili olduğuna işaret eden Acar, öğrencilerin de daha sonraki yıllarda, “Lisede bu alanı seçtim, üniversitede de bu alanda gideceğim” diye şartlandığını ve bu nedenle başarının baştan kaybedilebildiğini hatırlattı.
Meslek seçerken göz önünde bulundurulması gereken en önemli noktaları, “ilgi, yetenek ve güdülenme” olarak sıralayan Acar, şunları söyledi:
“İlgi, yetenek ve güdülenme arasındaki bu döngü, çok önemli. 'Ben mühendis olacağım' diyor çocuk. İlgisi var ama yeteneği daha düşük. Böyle durumlarda, ara meslekler akla gelmeli. Örneğin teknikerlik. Hem çocuğun ilgisine yönelik, hem de doğru düzeyde bir karar alınmış olur.
Meslek seçimi yapılırken kişilerin kendilerini ve toplumdaki olanakları, ailelerin de çocuklarını iyi tanımaları gerekiyor. Bu süreçte dayatma, kıyaslama, karşılaştırma olmamalı. Aileler, çocukların mutlu olacağı mesleği seçmesi konusunda köstek değil destek olmalı. Ebeveynler, bireyler arasında ayrılıkların olduğunu fark etmeli ve bunu da çocuğa hissettirmeli. Çocuklar da değerli ve kendine özgü olduklarını bilmeli.”
Acar, çocukların neye ilgisi olduğunun iyi değerlendirilmesi gerektiğini, izlenen televizyon programları ya da okunan kitaplardan yönelimlerin anlaşılabileceğini, ancak ergenlik döneminde ilgilerin durağan olmadığının hatırlanması gerektiğini ifade etti. Türk toplumunda, “bir mesleğe girdiğiniz zaman ölene kadar onu yapmak zorunda olduğunuza” dair bir kanı olduğunu anlatan Acar, değişen ihtiyaçlar karşısında insanların kendilerini geliştirerek farklı alanlardaki açıkları kapatmaya yönelebileceklerini söyledi.

“HERKES DOKTOR, MÜHENDİS OLMAZ”

Prof. Dr. Acar, “Dershaneye gönderiyorum, her türlü imkanı sunuyorum, elimden geleni yapıyorum ama çocuk çalışmıyor” diye yakınan velileri de uyararak, “Bu çocuklar belli ki, baskı altında ve bu nedenle de ilgi göstermiyorlar, ilgi alanları bu değil. Herkes doktor olmaz. Herkes mühendis olmaz. Etrafta işsiz mühendis, Tıpta Uzmanlık Sınavı'nı (TUS) kazanamayıp ilaç mümessilliği yapan doktorlar da var” dedi.
Ara meslek elemanlarına yoğun talep olduğuna işaret eden Acar, toplumda kültürel ve sosyolojik açıdan ara meslek elemanlarına çok fazla değer verilmediği için ailelerin çocuklarını bu alana yönlendirmekten çekindiğini kaydetti. Acar, oysa bu mesleklere talebin fazla, arzın az olduğunu, bu nedenle de fazla kazanç getirebildiğini anımsattı.
Meslek seçiminin mikro değil makro düzeyde değerlendirilmesinin de önemine dikkati çeken Acar, “toplumların bazı mesleklere doyduğunu”, bu tür mesleklerin seçilmesiyle işsizliğin baştan kabul edilmiş olduğunu vurguladı. Acar, “Meslek seçimi deyip geçmeyin. Bu seçim sadece bireyi değil toplumu da ilgilendiriyor. Meslek seçimlerinden dolayı mutsuz olan kişiler yüzünden toplumun ilerideki refahı da olumsuz etkileniyor. Kişilerin severek çalıştıkları alanda daha başarılı olup yükselme imkanları var” diye konuştu.

Haberin Devamı

Türkiye'deki üniversitelerin sayısının artırılmasını da eleştiren Prof. Dr. Nilüfer Voltan Acar, öğrencilerin “para kazanma aracı olarak görülmemesini” istedi. İş alanları sınırlı olduğu için üniversite mezunlarının büyük çoğunluğunun işsiz kaldığını, istihdam alanları yaratılmadığı için yeni açılacak üniversitelerden mezun olacakların işsiz kalmalarının da kaçınılmaz olduğunu savunan Acar, “Toplumun gelecekle ilgili refahıyla oynamaya, bireyler olarak bizlerin de, karar mekanizmalarının da hakkı yok” diye konuştu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!