Güncelleme Tarihi:
83 yıldır dünyanın dört bir yanındaki olaylarda ateş hattında kalan akademisyenlere destek veren Risk Altındaki Akademisyenler Konseyi CARA, savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyeli akademisyenlerin sorunlarına el attı. CARA öncülüğünde Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘Suriye’nin Entelektüel Sermayesinin Ayakta Tutulması: Değişimin Aktörleri Olarak Akademisyenler’ toplantısı yapıldı. CARA‘nın Ortadoğu Danışmanı Kate Robertson, amacın bölgede sürgün edilmiş, Suriye’nin geleceği için hayati önem teşkil eden akademisyenleri korumak ve iletişimde tutmak olarak özetledi.
ÇALIŞABİLSİNLER DİYE
Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Akademik Koordinatörü Prof. Dr. Taner Bilgiç, “Suriyeli akademisyenler ile bölgedeki uluslararası meslektaşlarından oluşan grup bir araya gelerek akademik çalışmaların ve katkıların sürgündeyken sürdürülebilmesini kolaylaştıracak pratik stratejiler üzerine odaklandık” dedi.Oturumlarda Türkiye’deki Suriyeli akademisyenlerin sayıları, profilleri konuşuldu. Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi ve ‘YÖK Online Portal Başvuruları’ Direktörü Doç. Dr. Murat Erdoğan, “Türkiye’de sığınmacı konumundaki Suriyeli akademisyen sayılarına bakıldığında ‘YÖK Online Portal Başvuruları’ rakamlarına göre 285 akademisyenin başvurusu var. 2011’den bu yana 500 ile 700 arası Suriyeli akademisyen Türkiye’de bulunuyor. 328’ine çalışma izni verildi. Portalın açıldığı günden bu yana 1.667 başvuru yapıldı, niteliklilik anlamında bu rakam 1.286’ya indi. Kalan 285 rakamına bakıldığında, Türkiye kaymak tabakayı kaybetti” dedi. Suriyeli akademisyenlerin konuşmalarında öne çıkan ortak sorunlardan ilki dil oldu. Özgür Suriye Akademisyenler Birliği (UFSA) Direktörü Dr. Ammar Al İbrahim, Suriyeli akademisyenlerin haklarının korunmasının öncelikli konu olduğunu belirtti.
‘BİZE TÜRKÇE ÖĞRETİN’
Suriyeli akademisyenlerin çoğu eski Sovyetler Birliği ve bölge üniversitelerinde eğitim gördüklerini, bu nedenle İngilizce ve Türkçe’de yetersiz olduklarını anlattı. Entelektüel sermayenin değerlendirilebilmesi için Suriyeli akademisyenlere hükümetin Türkçe öğretmesi gerektiğini belirttiler. Akademisyenler, karşılaştıkları sorunlar arasında vasıfların tanınması ve denklik, beceri farkları, dil engelleri ve yabancılar için kariyer sınırlamalarının başı çektiğini belirtti. Türkiye’deki üniversitelerde Arap dili ve edebiyatı bölümlerinin arttırılması, mevcut iş ve araştırma imkânlarına dair bilgilendirme kanallarının güçlendirilmesi de öneriler arasındaydı.
EVDE TV KARŞISINDAYIZ
Eşi de kendisi gibi akademisyen olan ‘Sürgündeki Suriyeli Akademisyenler’ grubundan Ayman Khosruf, 15 sayfalık akademik başarılarla dolu özgeçmişine rağmen “Şu anda eşimle evde oturup TV karşısında patlamış mısır yemekten başka bir şey yapamıyoruz” dedi.
Yapay zekâcıydı, şimdi evde
Doktor G.S (Tişrin Üniversitesi, Matematik): Dört yıl önce ailemle Reyhanlı’ya yerleştik. Suriye’de, üniversitede yapay zekâ ve bilgisayar üzerine çalışıyordum. Burada dört yıldır ev hanımıyım. Türkiye’de Arapça bölümleri olan üniversiteleri araştırdım. Hatta biriyle sürekli yazıştım. Bana her gün e-posta atıyorlar, görüşmeye çağıracaklarını söylüyorlar ama bir türlü bu görüşme olamıyor. Türkiye’de dil engeli iş bulmamızı zorlaştırıyor.
Kadın akademisyen kalmaz
A.A (Halep Üniversitesi, Kimya): Dört yıldır Türkiye’deyim ve bilimsel çalışma yapamıyorum. Bizim erkeklere göre psikolojik açıdan yaşadığımız sorunlar daha ağır. Suriye’de kadın akademisyen sayısı zaten az. Olanlara da yatırım yapmazsanız yok olup gidecekler. Türkiye’de yaşadığımız en büyük problem dil engeli.
Geleceğimi göremiyorum
Dr. Albulhafez Albulhafez (Suriye Bilimsel Araştırma Topluluğu – SSSR): Bilgisayar bilimleri alanında akademik kariyer yaptım. Gaziantep Üniversitesi’nde çalışıyorum aynı zamanda Suriye Bilimsel Araştırma Topluluğu’nun kurucularındanım. Türkiye’de akademisyen olarak iş bulmak gerçekten zor. Yaklaşık üç-dört yıldır Türkiye’de olan pek çok Suriyeli akademisyen bir yerde çalışamıyor. Şu anda geleceği görmekte zorlanıyorum.