Güncelleme Tarihi:
Sokaktaki herhangi bir vatandaşa ya da çevrenizdeki ebeveynlere sorsanız ve deseniz ki; “Bir öğrenci niye derslerinde başarısızdır?” Muhtemelen en çok duyacağınız cevaplar aşağıdaki gibi sıralanacaktır:
- Tembelliğinden
- Haylazlığından
- Aklı başka yerdedir…
Nerden mi biliyorum? Seminerlerimde bu soruyu velilere yöneltiyorum da oradan. Elbette yukarıdaki seçenekler sebepler arasında sıralanabilir ama gözden kaçırdığımız başka ihtimaller de var. Üç vakıf üniversitesinde yarı zamanlı olarak ders veriyorum. Bu üniversitelerin birinde psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümünde verdiğim son derste öğrencilerime şu soruyu sordum:
“Sınıfta akademik yetersizlik yani başarısızlık yaşayan bir öğrenci gördüğünüzde, bu başarısızlığa sebep olarak ne gibi ihtimalleri sıralayabilirsiniz?” Öğrencilerimin her türlü ihtimali göz önünde bulundurmasını istedim ve onlarca seçenek çıktı karşımıza. Bunlardan sadece bazıları şunlardı:
- Mutlu değildir.
- Hedefi yoktur.
- Nasıl çalışılacağını bilmiyordur.
- Sınıfta ısı, ışık ve ses yalıtımı konusunda problem olabilir.
- Sınıf tahtasına çocuğun oturduğu sıradan güneş yansıması oluyordur.
- Çocuk pencere kenarında olup dikkatini çekecek unsurlarla karşı karşıyadır.
- Özel öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği, atipik otizm gibi geç fark edilen özel eğitime ihtiyaç duyulan durumları olabilir.
- Sınıfında zorba bir çocuğun baskısı altında stres yaşıyor olabilir.
- Madde ya da başka türlü bağımlılıkları gelişmiş olabilir.
- Öğretmenle duygusal bağ kuramamış olabilir.
- Sözel yönü çok kuvvetli bir çocuk öğretmeni tarafından sürekli yazılı olarak değerlendiriliyor olabilir.
- İhmal veya fark edilemeyen fiziksel, duygusal, cinsel istismar olabilir.
KIRIK NOTUN BİRÇOK NEDENİ OLABİLİR
Sınıfımdaki öğrencilerle yaptığımız beyin fırtınasında daha pek çok ihtimali değerlendirdik. Belki sizler de bu seçeneklere eklemeler yapıyorsunuz bu satırları okurken. Çocuklarımız karnelerini bizlere uzattıklarında ve beklemediğimiz sonuçlarla karşılaştığımızda birçok ihtimalin olabileceğini düşünmek gerekiyor. Bu ihtimallerin bazıları ebeveynlerin hatalarını da içeriyor olabilir. e-Okul gibi çevrimiçi olarak çocukların gelişiminin sürekli takip edilebileceği bir sistemin varlığında, ebeveynin de yıl boyunca çocuğunu takip etmesi beklenir.
İLGİSİZ EBEVEYNİN HESAP SORMASI KABUL EDİLEMEZ
Sene boyunca devamsızlık durumlarından, sözlü ve yazılılardaki notlardan bihaber ebeveynin sene sonu karneyi eline aldığında kendisini hesap sormaya yetkin hissetmesi kabul edilemez. Çocuk kırık bir karne ile eve geliyorsa muhtemelen çok gergin ve üzgün bir ruh haline sahiptir. Ebeveyn olarak bunun sebepleri ve bundan sonra ne yapılması gerektiğini sakin bir ses tonuyla konuşabilirsiniz. Sertliğin ve kırıcı yaklaşımların çocukta hatasına zihinsel bir dayanak oluşturabileceğini unutmamak gerekir. Çocuğun gün sonunda, “Karnemden dolayı annem ve babam bana bağırdı zaten beni sevmiyorlar onlar için bir daha bir şey yapmayacağım” diyerek sitem etmesi yerine “Notlarım düşük olmasına rağmen annem ve babam kucaklayıcı davrandı ve bana güvendiklerini söyledi, ben de artık sorumluluklarıma daha fazla odaklanmalıyım” hissine kapılması tercih edilmeli.
İYİ NOTLARA BİR CÜMLELİK YORUM HAKSIZLIK
Notların yüksek olduğu bir karne elimize tutuşturulduğunda, “Aferin, bakıyım hepsi 5” gibi bir geri bildirim, çocuğun sene boyunca ortaya koyduğu emeğe bir cümlelik yorum insafsız bir yaklaşımdır. Oradaki her bir ders, sosyal davranış notu ayrı bir değerlendirme ve övgüyü hak ediyor. Mesela şöyle geri bildirimler verilebilir:
“Evladım görüyorum ki, Türkçe dersin 5. Demek ki, kendini ifade etmede bunu sözlü ve yazılı olarak aktarmada ve söyleneni anlamada gayet iyisin. Çok memnun oldum.” “Yavrum, iletişim ve sosyal etkileşimini öğretmenlerin çok iyi olarak değerlendirmiş. Demek ki arkadaşlarınla diyalogların sağlıklı, onlara karşı anlayışlı ve hoşgörülü davranıyorsun, çevrendekilere karşı yardımseversin ve seviliyorsun, bu gerçekten çok hoş.”
SOSYAL MEDYADAN PAYLAŞMAK YANLIŞ
Karne günü verilecek geri bildirimlerin ölçülü ve dengeli olması gerekiyor. Aşır sert davranılması ya da sevinç çığlıkları atılması çocuğa uzun vadede zarar verecektir. ‘Takdir’ ya da ‘Teşekkür’ belgesi alınan bir karnenin komşulara gösterilerek bir anlamda hava atılmaya çalışılması da çocuğa karşı; “Bak sen de arkadaşlarına böyle yapabilirsin” mesajını taşıyacaktır. Karnelerin sosyal medya ortamlarında paylaşılması da tasvip edilecek bir tutum olmaz. Bu tür yaklaşımlar çocukta; davranışlarının kendi iyiliği için yapılması gerektiğinden ziyade insanlar desin, görsün ve takdir etsin diye yapma dürtüsünü kuvvetlendirir. Hâlbuki dersler de bilgiler de bize lazım olduğu, bizi geliştirdiği için gerekli.
Türk Dil Kurumu’na göre ‘karne’; öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimleri tarafından verilen ve her dersin başarı durumuyla devam, sağlık, yetenek ve genel gidiş durumlarını gösteren belge olarak tanımlanıyor. ‘Karine’ ise; bilinmeyen bir şeyin anlaşılmasına yarayan ‘ipucu’, ‘işaret’ olarak ifade ediliyor. Karneler çocuklarımıza doğru rehberlik yapabilmek, onların beceri ve nitelikleri konusunda bize ipucu veren birer ‘Karine’dir. Karineler yani işaretler aslın yerini hiçbir zaman tutamazlar. Asıl önemli olan çocuğunuz ve ona duyduğunuz sevgidir. Ona sunduğunuz sevgi ve güven, hayat yolundaki gerçek destekçisi olacaktır.
Sevgiyle ve güvenle kalın.
MEHMET HİLMİ EREN KİMDİR?
1981 doğumlu Mehmet Hilmi Eren, 2002 yılında İstanbul Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünden mezun oldu. 2009 yılında ise Beykent Üniversitesi Eğitim Yönetimi ve Denetimi alanında yüksek lisansını tamamladı. Eren, aynı alanda Okan Üniversitesi’nde doktorasına devam ediyor. Özellikle özel eğitim alanında birçok ödülü ve projesi bulunan Eren, Türk Psikolojik Danışmanlar Derneği üyesi. Tüm Üstün Zekalılar Derneği Genel Başkanlığı, Milli Eğitim Şurası Divan Görevi üyeliği görevlerinde de bulunan Eren, 2013 yılından itibaren Bahçelievler Rehberlik Ve Araştırma Merkezi müdürü olarak görev yapıyor.