Kanocu öğretmen

Güncelleme Tarihi:

Kanocu öğretmen
Oluşturulma Tarihi: Kasım 17, 2024 09:04

Doğaya olan merakını öğrencilerine de aşılayan coğrafya öğretmeni Mustafa Sarıkaya onları kano tutkunu yaptı. Borçlanarak aldığı kanolarla okulda bir kano kulübü kuran Sarıkaya’nın öğrencileri lise hayatlarına da mezuniyet eğlencesi öncesi kano kampıyla veda ediyor. Ayrıca bir lisedeki ilk fosil müzesini açan Sarıkaya kanocu öğrencileriyle birlikte doğada fosil arayarak milyonlarca yıl öncesine yolculuk yapıyor.

Haberin Devamı

 Mustafa Sarıkaya, Ordu’ya 75 kilometre uzaklıkta bulunan Kumru Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde coğrafya öğretmenliği yapıyor. 47 yaşındaki Mustafa öğretmen Ordu’nun Kabataş köyünde, çiftçi bir ailede doğa ile iç içe bir çocukluk geçirdi. Köy okulundaki öğretmeninin doğa sevgisi çocuk yaşta onu da cezbetti. 25 yıl önce Nahçıvan Devlet Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenciyken Antalya’da yaptığı bir tatil sırasında kano sporu ile tanışıp hobisini profesyonel uğraşa çevirdi. Yine üniversitede aldığı coğrafya eğitimi sırasında hocaları fosillere dokunmasına izin vermeyince o da kendi fosillerini bulup biriktirmeye başladı. Mustafa öğretmen on binlerce kilometre yol katederek topladığı fosillerle Türkiye’de bir lisede kurulan ilk fosil müzesini açtı. Öğrencilerini kano sporuyla tanıştırdı ve borçlanarak aldığı kanoları onların hizmetine sundu. O günden sonra Kumru Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde mezuniyet eğlenceleri ‘kano’ kamplarında, kitap okuma saatleri ise kano üzerinde yapılmaya başlandı.

Haberin Devamı

 ‘KANOCU HOCA’ DİYORLAR
Öğretmen Mustafa Sarıkaya ilgi alanlarını ve öğrencileri için yaptığı çalışmaları şöyle anlatıyor:
“Çocukluğum güzel bir köyde doğayla haşır neşir olarak geçti. Siyah önlük, kara lastik döneminde Kabataş İlkokulunda öğretmenim bizi Bolaban Irmağı’na pikniğe götürmüştü. Kano, fosil bilimi ve coğrafya branşına ilgimin o piknikte duyduğum aromatik kokulara dayandığını düşünüyorum. Hem fosil araştırırken hem de kanoda doğadayım. Beni branşımdan önce ilgi alanlarımla tanıyorlar ve ‘kanocu hoca’ diyorlar. Üniversitenin son yıllarında Olimpos’a gidip kano yapmıştık. O günden sonra ‘bir gün kanom olur mu?’ diye düşündüm. Amatör ilgim sonrası 2019’da antrenörlük belgesi aldım. Ordu Kano Kulübü (ORKADO) Derneğini kurduk. Ordu’daki ilk kano yarışlarını organize ettik. Perşembe Yaylası’nda 1500 metrede ilk defa kano yarışı yapıldı. Ordu-Giresun Havalimanı yakınına Türkiye’nin en iyi kano parkurlarından biri açıldı. Samsun Terme Belediyesi ile beraber Türkiye’nin en büyük kano çocuk festivalini yaptık. Eskiden çevre köylerde kanoyu gördükleri zaman ‘bu ne böyle, muz kabuğu mu’ diyorlardı. Şimdi Ordu’da kano sporu konuşulmaya başlandı. 

Haberin Devamı

KANO ÜSTÜNDE KİTAP OKUYORUZ
600 mevcutlu okulumuzda öğrencilerimiz kano ve fosil bilimine büyük ilgi duymaya başladılar. Borçlanarak aldığım 20 kanoyla birlikte toplam 30 kanomuz var. . Bunları okulda kurduğumuz kano kulübünde öğrencilerimizle kullanıyoruz. Bazen velilerimizin de katılımıyla kano kampları düzenliyoruz. Bazı hafta sonları kitap okuma etkinliğimiz oluyor ve hep birlikte kano üstünde kitap okuyoruz. Böylece kitap okumayı ilgi çekici hale getiriyoruz.

Kanocu öğretmen

KANO KAMPINDA MEZUNİYET TÖRENİ
Kırsal bir bölgedeyiz ve çocuklarımızın çoğu yüzme bilmiyor. Kano aslında onlara uzak bir spor dalıydı. Ama bu sporu çok sevdiler. Şimdi her yıl mezun olacak öğrencilerimizi ‘mezuniyet kampı’ için Ulugöl’e götürüyoruz. Mezuniyet törenimizi de bu kampta yapıyoruz.

Haberin Devamı


HAYALİM KANO İLE REHABİLİTASYON
Bu yıl öğrencilerim ilk kez kano yarışlarına katıldılar. 7-8 öğrenciyle katıldığımız yarışmalara birer saatlik eğitimle katıldılar ve bölge finallerini geçtiler. Türkiye Finalleri’ne katılmaya hak kazandık ve Eskişehir’deki okullararası turnuvada 1 kızımız Türkiye 7’incisi diğeri ise 8’inci olarak ilk 10’a girdi. İlerleyen süreçte Ordu’da bir kano okulu açmayı hayal ediyorum. Burada dezavantajlı çocuklarımızı kano sporu ve hidroterapi ile rehabilite etmek için çalışmalar yapmak istiyorum.

Kanocu öğretmen

FOSİL MÜZESİNDE MİLYONLARCA YIL ÖNCESİNE...
Fosil bilimine aslında kısaca herhangi bir coğrafyada milyonlarca yıl önce yaşamış canlıların kayaçlardaki izleri diyebiliriz. Benim kurduğum müze de ülkemizin aslında önceden bir deniz olduğunun, bizim şimdi ikinci jeolojik zamandaki Tetis Denizi’nde yaşadığımızın bir kanıtı. Bulduklarımın yüzde 90’ı dağların zirvelerinden elde ettiğim fosiller ve buralarda deniz canlılarına ait yüzlerce kalıntı var. Bu kalıntıları araştırmak için 10 yılda 30 bin kilometreyi aşkın yol yaptım. Bu ilgi bende üniversitede bölüm hocalarımızın fosillere dokundurmamasıyla başladı ve içimde ukte kaldı. İlk o zaman bir müze açma hayali kurdum ve bu hayal görev yaptığım okulda gerçeğe dönüştü. Öğrencilerim de özel mercekler kullanarak fosil arama yürüyüşlerime katılıyorlar. Başka okullardan müzeyi görmeye geliyorlar. Bölge halkı da çok ilgi duydu ve buldukları taşları ‘bu nedir’ diyerek bana getirmeye başladılar.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!