Kamu tercihi teorisi nedir ve öncüsü kimdir? Kamu tercihi teorisi temel varsayımları nelerdir

Güncelleme Tarihi:

Kamu tercihi teorisi nedir ve öncüsü kimdir Kamu tercihi teorisi temel varsayımları nelerdir
Oluşturulma Tarihi: Şubat 25, 2022 17:40

Kamu tercihi, politik süreç içinde alınmakta olan karar ve uygulamaları açıklamaktadır. Bunu yaparken iktisat biliminde kullanılan araç, varsayım ve metotları kullanmaktadır. Başka bir şekilde söylenecek olursa; kamu tercihi, siyaset bilimi temel konularını iktisat bilimi araç ve teknikleri ile analiz etmeye çalışmaktadır. Bu teorinin öncüsü durumunda olan kişi ise James Buchanan'dır. İşte, kamu tercihi teorisi hakkında tüm detayları derledik.

Haberin Devamı

Kamu tercihi teorisi, aslında ekonomi teorisinde fazlaca ayrıntı içeren analizler geliştirilmiş metot ve araçları almaktadır. Bunları politik aşamaya ve kamu sektörüne entegre etmektedir. Kamu tercihi, siyasal bir karar aşamasında rolü olan herkesin davranışlarını gözleyen ya da gözlemekte olan sonuçların birleşimiyle bağlantı oluşturmaya çabalamaktır.

 Kamu Tercihi Teorisi Varsayımları Nelerdir?

 Kamu tercihi teorisinin üç temel varsayımı bulunmaktadır. Bunlar metodolojik bireycilik, maksimizand yaklaşımı ve politikanın mübadele olduğu varsayımıdır. Kamu tercihi teorisinin politikada uygulanma hali, anayasal iktisat olmaktadır. Bu doğrultuda kamunun tercih bölümleri anayasal kurallara bağlı olmalıdır. Böylece tercihlerin yapılmasında rol oynayan kişiler kendi çıkarlarına toplumun zararına kararlar alamama durumuna gelmektedir.

Haberin Devamı

 Metodolojik Bireycilik Varsayımı Nedir?

 Bu varsayıma göre, toplumda tüm ekonomik ile sosyal olarak alınan kararlar kişisel tercihler odağında belirlenmektedir. Bu varsayımda, kişi birtakım ortak kurum veya varlıktan daha yüksekte bir konuma ve değere sahip olmaktadır. Buchanan, anayasal iktisat teorisinin, ekonomik teorisi gibi yöntemsel olarak bireyci olduğunu söylemektedir. Burada temel birimleri seçme hakkında bulunan ve çeşitli fiil ile davranış motifine sahip kişiler oluşturmaktadır. Partiler, devletler ya da uluslar benzeri organik birimler değildir. Buna göre kamu tercihi teorisi, aslında politikanın bireyci teorisi ismini almaktadır. Piyasaların el değmeden devam eden sürecinde değişim özgürlüğüne sahip kişi davranışları olması yanında, politikada belirli bir toplumsal tercih ortaya koyan seçmen davranışları bulunmaktadır.

 Anayasal iktisat içinde bireycilik, bir analiz metodu şeklinde işlev hale getirildiği zaman buna metodolojik bireycilik ismi verilmektedir. Buna göre insan eylemlerinin toplumsal ve özel olarak ikiye ayrılması karşı çıkılan bir durumdur. Kara vermekte olan ya da tercihler yapan bireyler olarak, hem özel hem de toplumsal olan tüm davranışların arkasında kişiler vardır.

Haberin Devamı

 Maksimizand Varsayımı

 Bu varsayım da kişinin kendi çıkarını arttırma dışına hareket edeceği düşünülmemektedir. Bireyi kendisinin ya da temsil ettiği tabakanın kesin menfaatini büyütme eyleminde bulunacaktır. Bu hem ekonomik anlamda hem de ekonomik olmayan alanlarda geçerli olmaktadır. Teori, kişilerin akılcı ve tutarlı tercihlerinin olduğunu söylemektedir. Kamu ekonomisinde ise piyasa ekonomisindekine benzer şekilde kişisel çıkarın maksimizasyonu anlayışı bulunmaktadır.

 Karar almada etkin rol alan aktörlerden olan seçmen, siyasal tercihini belirleme aşamasında, siyasal iktidarın kendisine kısa vadede ne gibi bir ekonomik menfaat sağlayacağı düşüncesi ile davranış sergilemektedir. Bunun anlamı şudur: oy verirken kendilerine kimin en çok fayda sağlayacağını gözetmektedirler. Bu şekilde oyların rengi ortaya çıkmaktadır. Burada seçmen, kullanacağı oy ile ilgili bilgilendirme isteğinde olmamaktadır.

Haberin Devamı

 Politikanın Mübadele Varsayımı

 Bu varsayıma göre, benzer halk isteklerinin oluşmasında mübadeleden oluşan yapının etkisi bulunmaktadır. Politik mübadelenin, ekonomik olandan çok daha kompleks bir süreci vardır. Bunun sebebi politik mübadele sürecinin, toplumun tüm kesimlerini içermesidir. Politik aşamada, oyunu ver-dilediğine sahip ol anlayışı ile kendini göstermektedir. Bu anlayış seçmenin ve politikacının benimsemiş olduğu karşılıklı bir değişim şekli olarak kendini göstermektedir. Fakat politikada olan mübadelede uymak zorunda olunan kimi kurallar vardır. Kurallar, insanların hedeflediği çıkar ya da benimsediği değerler ile alakalı olmamaktadır. Bunlar alternatif çıkarları korurken karşılaşılan hem kurumsal hem de yasal koşullar ile alakalıdır.

 

BAKMADAN GEÇME!