Güncelleme Tarihi:
Günlük hayatında da bisiklet kullanan Çelikcan, bu süreci şöyle anlatıyor:
Çevremdeki insanları da hareketli bir yaşama teşvik etmek için bisiklet kullanmaları yönünde sürekli destekliyorum. Bu yıl kampusa taşındık. Türkiye’nin bisiklet altyapısı düşünülerek inşa edilen ilk kampusu. İstanbul’un en uzun bisiklet yolunun ortasında yer alıyoruz ve bu yollarla bağlantımız da sağlandı. Dolayısıyla Dragos kampusundan bisikletle çıkan bir öğrencimiz, akademisyenimiz veya çalışanımız Kadıköy’e, Tuzla’ya kadar kesintisiz gidebiliyor.
410 dönüm arazi üzerine kurulan kampumuzda motorlu taşıtlar tamamen yasak. Sadece yaya ve bisikletle ulaşım sağlanıyor. Bunu tüm öğrencilerimize, çalışanlarımıza ve akademisyenlerimize ilk başta kabul ettirmek çok kolay olmadı tabii.
BİSİKLET PARKURU YETİŞTİREMİYORUZ
Bunu teşvik için İstanbul Sağlık Müdürlüğü’nün ‘Fiziksel Aktivite İmkânlarının Geliştirilmesi İşbirliği Protokolü’ kapsamında üniversitemize bağışladığı 200 bisikleti ‘Parktan Al, Parka Bırak’ sistemiyle kullanıma sunduk. Bu bisikletlerle kampanya yaygınlaştı ve teşvik edici oldu. Sonra yavaş yavaş herkes kendi bisikletini getirmeye, almaya başladı. Şimdi bisiklet parkı yetiştiremiyoruz. Artık kampusta çoğu kişi, “Bugün şu kadar adım attım”, “Şu kadar süre bisiklete bindim”, “Zayıfladım”, “Kendimi daha zinde hissediyorum” gibi sohbetler yapmaya başladı. Bu bizim için çok önemli bir başarı. Çünkü bu sayede kampusta motorlu araçların yarattığı kaos yok, doğal bir ortam var.
Bisikleti teşvik etmekteki amacımız, hem çevreye olan zararı minimize ederek karbon salınımını azaltmak hem de öğrencilerimizin daha sağlıklı ve hareketli bir hayata sahip olmalarını sağlamak. Bizim bir sloganımız var; “Hareketi seç, sağlıklı yaşa”. Bu doğrultuda ben de dâhil olmak üzere öğrencilerimiz ve akademik kadromuz nezdinde kampus içerisinde bisiklet kullanımını teşvik etmeye devam edeceğiz.
Bisikletin kampus yaşamında fiziksel aktivite ve çevresel faydalarının yanı sıra başka faydaları da oluyor. Öncelikle başta ben, tüm akademik kadromuz daha görünür, ulaşılır oluyoruz. Ben gün içerisinde en az birkaç kere bisikletle kampus içinde bir yerden bir yere gidiyorum. Her yolculuğum sırasında bana mutlaka bir ya da daha fazla öğrencimiz de eşlik ediyor. Hem bisiklet sürüp hem de sohbet ediyoruz. Ben her zaman erişilebilen bir rektör olmak istemiştim, bisiklet bunu sağladı.
Nuran Çakmakçı, Rektör Prof. Dr. Peyami Çelikcan ile birlikte.
SAYININ ARTMASI İÇİN ÇABALIYORUZ
Kampustaki bu dönüşümü şimdi dışarı taşımak istiyoruz. Eskiden arabayla gelip kampusta bisikletine binen birçok kişinin, artık direkt bisikletle gelip gittiğini görüyoruz. Bu sayının hızla artması için elimizden geleni yapacağız. Çünkü bizlerin bisikletle şehir içine çıkması, şehirde de bisikletin daha çok görünür olmasını sağlayacak ve örnek olacak. Üniversite olarak amacımız, özellikle Anadolu yakasında bisikletli yaşam bilincini geliştirmek. Bunu da öncelikle yakın çevremiz ve komşularımızdan başlayarak yapacağız. Bu yaz hiç öngörmediğimiz bir şey oldu. Çalışanların ya da komşularımızın çocukları bisikletleri, kaykayları, scooterları ya da patenleriyle kampusa geliyor ve burada vakit geçiriyor. Çünkü kampusta araç olmadığı için güvenlik açısından bir sorun yok.
Kampusumuzda geliştirdiğimiz bu ulaşım modeliyle diğer üniversite ve kurumlara da örnek olmayı hedefliyoruz. Yerleşkesi olan tüm kuruluşların bisiklet kullanımına önce kendi yerleşkelerinin içinden başlayarak, sonra da yerleşke dışındaki bisiklet yollarına entegrasyonu sağlayarak, bisikletli yaşama destek olmaları gerektiğine inanıyorum. Aksi taktirde ne kadar tedbir alınırsa alınsın İstanbul’da yaşamak giderek daha büyük sorun haline gelecek. Bir saat spor yapmaya bile vakit ayıramayan insanlar, saatlerini trafikte harcamak zorunda kalmaya devam edecek. Bu nedenle başta üniversitelerimiz olmak üzere bütün özel ve kamu kuruluşlarımıza bisikletli yaşama geçiş için destek olmaları çağrısında bulunuyorum.