Güncelleme Tarihi:
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, YÖK Konferans Salonu'nda, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu'nun katılımıyla düzenlenen ‘Kadınların Mesleki Eğitimi ve Kadın İstihdamı Sempozyumu’nun açılışında konuştu.
Saraç, Türk yükseköğretim alanında kız öğrenci sayısı ve kadın öğretim üyesi sayısının Avrupa'da yükseköğretim alanında ileri ülkelerden çok daha iyi bir konumda olduğunu söyledi.
Türk yükseköğretim sisteminde 4 milyonun üzerinde erkek, 3,5 milyonun üzerinde de kız öğrenci bulunduğunu dile getiren Saraç, "Bu oran giderek artıyor. Bu mutluluk verici bir husus. 7 milyon 800 binlik öğrenci sayısı ile Avrupa yükseköğretim alanında ikinci büyük ülkeyiz. Türk yükseköğretim sisteminde yükseköğretime erişim açısından artık bir problem olmadığı ortada" dedi.
Dünya Ekonomik Forumu'nun son Türkiye raporunda, Türk yükseköğretim sisteminin, yükseköğretime erişim noktasında 137 ülke arasında 2. sırada yer aldığı bilgisinin bulunduğunu anlatan Saraç, raporda birinci sıradaki ülkenin Yunanistan olduğunu söyledi.
Yunanistan'da ‘üniversiteli işsizler’ meselesini hatırladıklarını belirten Saraç, "Bu sebeple Atina sokaklarının nasıl gösterilere sahne olduğunu hatırlıyoruz. Dolayısıyla bu hususun hadsiz hesapsız değil, planlı bir şekilde büyümenin devam ettirilmesi, yatay büyüme olarak adlandırdığımız bu sayısal büyümenin dikey büyüme olarak adlandırdığımız nitelik ve kalite bakımından da büyümenin eşlik etmesi icap ediyor" diye konuştu.
"KADIN AKADEMİSYENLERİN YÖNETİMDE GÖREV ALMADA İSTEK EKSİKLİĞİ VAR”
Türkiye'deki toplam akademik personel sayısının 150 bini aştığının altını çizen Saraç, şöyle devam etti:
"Hükümetimizin son dönemdeki katkılarıyla bu oran gittikçe artıyor. Kadın akademik personel sayısı 67 bini aştı ve bu rakam Avrupa yükseköğretim alanının en iyilerinden. 'Kadın üst yöneticiler bakımından ne durumdayız?' diye mukadder bir sual olabilir. O hususta pek başarılı olamadığımızı itiraf etmek durumundayız. Bu bir kültür meselesi ve zaman isteyen bir mesele. Üniversitelerin rektörlerini ÜAK'ta her toplantımızda, hiç olmazsa dekanlarından bazılarının, rektör yardımcılarından en azından birisinin hanım olmasının çok isabetli olacağını ifade ediyoruz. Sadece bu husus, YÖK'te başlayıp biten bir husus değil. Kadın akademisyenlerimizin yönetimde bir vazife almaları konusunda istek eksikliğini de burada ifade etmek istiyoruz."
YÖK olarak Akademide Kadın Çalışmaları Birimi oluşturduklarını hatırlatan Saraç, birimin çalışmaları kapsamında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bürokratları, üniversitelerin meslek yüksekokulu müdürleri ve kadın çalışmaları birimleri ile çeşitli çalıştaylar düzenlendiğini anlattı.
Bu çalıştaylarda, meslek yüksekokularından mezun kız öğrencilerin, ekonomik büyüme ve sürdürülebilir kalkınmada rol sahibi olmaları ve kadın istihdamının artırılması konusunda kız öğrencileri güçlendirme ve rol modeller başlıklarında çalışmalar yürüttüklerini belirten Saraç, "Meslek yüksekokullarında yetişen insan kaynağı profili, daha fazla sanayi ve iş dünyası odaklı olmasına rağmen bu okulların iş dünyası ile ilişkilerinin yeterli düzeyde olamadığı da tespitlerimizden" dedi.
Yekta Saraç, dünyadaki gelişmiş ülkelerdeki istatistiklerin kadınların iş gücüne, dolayısıyla ekonomiye kazandırılmasının ülkelerin kalkınma süreçlerine çok önemli katkılar sağladığını gösterdiğini belirtti.
Türkiye'deki mesleki eğitimin bugün itibarıyla meslek yüksekokullarında veya 4 yıllık yüksekokullarda verildiğini anlatan Saraç, "YÖK olarak meslek yüksekokullarına iş gücüne yeterli beceri kazandıran bir eğitimi, iş dünyasının mesleki eğitime katkısının artırılmasını, sektörün mezunlarına sahip çıkmasını, meslek yüksekokullarındaki kız öğrenciler için güçlendirme eğitimi politikalarını öne çıkarmayı önemsiyoruz" diye konuştu.
2017 Kasım'da yayınlanan Dünya Ekonomik Forumu Cinsiyet Ayrımcılığı Raporu'nda Türkiye'nin 144 ülke arasında 131'inci sırada yer aldığını dile getiren Saraç, kadınların iş gücüne katılımında OECD ülkeleri arasında en düşük sıralarda Türkiye'nin göründüğünü kabul etmek gerektiğini vurguladı.
Türkiye'deki kadınların eğitimde, yükseköğretimde iyi bir yerde bulunduğunun bir hakikat olduğunu anlatan Saraç, şunları söyledi:
"Ama hedefimiz, bu değerli kitleyi hem daha iyi yetiştirmek hem de iş dünyasında öne taşımak ve tabii ki liderlik pozisyonlarında kendilerini görmek. 2017'de yüzde 33-34'lerde görülen kadın iş gücü katılım oranını 2025'lerde OECD ortalaması olan yüzde 63'e çıkarabilirsek gayri safi milli hasılamızın yüzde 20'lere ulaşabileceğini birtakım bu konuyla ilgili çalışmalar ifade ediyor. Bu konuda elle tutulur, gözle görülür gayretler sarf etmeliyiz. Dünya istatistikleri bu konuda net kavram ve programları önümüze koyabilirsek üç beş yıl içinde net hedeflerimize ulaşabileceğimizi örnekleriyle gösteriyor."
Saraç, Türkiye'de 5 bin 447 doktora mezununun yüzde 48'inin, 45 bin 422 yüksek lisans mezununun yüzde 45'inin, 450 bin 779 lisans mezununun yüzde 52'sinin, 290 bin 347 ön lisans mezununun yüzde 52'sinin kız öğrenciler olduğu bilgisini verdi.