Kademeler arası geçiş sınavları ve bu yıl yaşanan sıkıntılar

Güncelleme Tarihi:

Kademeler arası geçiş sınavları ve bu yıl yaşanan sıkıntılar
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 20, 2013 11:05

Kademeler arası geçiş sınavları, 1970 yılından günümüze kadar her gün artan oranda tartışılan bir konu. Gerek yükseköğretime, gerekse ortaöğretime geçişte sürekli olarak çözüm arayışları üretilmesi ve sistem değişiklikleri yapılması öğrenci ve velileri olumsuz anlamda etkiliyor.

Haberin Devamı

Yükseköğretim alanında, kurumlar arası kalite farkları ve bazı meslek guruplarının daha fazla tercih edilmesi nedeniyle seçme yapmak zorunluluğu bulunuyor.

Ortaöğretim söz konusu olduğunda ise daha önce de defalarca belirttiğimiz gibi ülkemizde okullar arasında ciddi bir kalite farkı olduğu düşünülüyor. Daha açık bir ifade ile mevcut durumda kaliteli okul sayısı az. Ülke nüfusu içinde genç nüfus oranının yüksek olması ve kaliteli okulun az olması nedeniyle bu alanda da bir seçme yapılması kaçınılmaz.

Aslında okullar arasında şu an gözüken büyüklükte bir fark yok. Kalite farkının büyük kısmı okullara seçilerek gönderilen öğrencilerden kaynaklanıyor. Konuya bu açıdan bakıldığında Milli Eğitim Bakanlığı’nın, çağ nüfusunun yüzde 2 ile 5’ine yetecek miktarda özellikli okul belirleyerek sadece bu okullar için seçme yapma planlaması sağlıklı bir düşüncedir. Bu şekilde kalan okullar arasında kalite makası azalacağı gibi çeşitli başarı seviyesinden öğrencilerin karma olacağı bir ortamda genel başarı seviyesinde de yükselme beklenebilir. Yani bir anlamda daha az sorunun yaşandığı 1980-85 yıllarına benzer model oluşturulabilir.

Haberin Devamı

Bakanlığın olumlu yönde çalışmaları ve nüfus artış hızımızın yavaşladığı da gözönüne alındığında gelecekte, kademeler arası geçişte yaşanan problemlerin giderek azalacağı varsayılabilir.

Bu konuda yapılan çalışmaların sonuçlanarak kamuoyu ile paylaşılmasını takiben daha sağlıklı değerlendirmeler yapılabileceğine dikkat çekerek yaşanan güncel problemleri değerlendirelim.

Açık ve şeffaf olmalıyız

Şu an itibarı ile yaşanan sorun mevcut durumdan kaynaklanan zorunlu bir sıkıntı olmayıp ÖSYM ve MEB’in tercihlerinden kaynaklanan bir sıkıntıdır.

Temel olarak son iki yıl içinde ÖSYM ve MEB kademeler arası geçiş sınavları ile ilgili olarak çok sıkı bir gizlilik politikası yürütüyor. Sınavların tüm sonuçları gizli tutuluyor, sadece öğrencilere kendi sınav sonuçlarına ulaşma hakkı veriliyor. Oysa kademe geçişlerinde yer alan tüm öğrencilerin katıldığı sınav sonuçları kamuoyu, sivil toplum kuruluşları, akademik çevreler ve basın ile paylaşılsa bu verilerden ülke yararına ve eğitim kalitesinin yükseltilmesine yönelik yararlı sonuçlar çıkarılabileceği gibi kişi ya da kurumların aldatılması da önlenebilir.

Haberin Devamı

Bir ölçme değerlendirme ve bunlara dayalı bir seçme ve yerleştirmeden söz edilecekse vazgeçilmez unsurlar arasında EŞİTLİK ve ADALET ilk sıralarda yer alacaktır. Eşitlik ve Adalet unsurlarının sağlanması ise yapılan sınavın ve sonuçlarının şeffaf bir şekilde kamuoyuna açık olması ile sağlanabilir. Oysa her iki kurum da sonuçları ve istatistiki bilgileri açıklamadığı gibi giderek sınav sorularını da açıklamayacağı sistemleri kurma çalışmaları yapıyor. Dünyada uygulanan her sistemin ülkemize uygun olması söz konusu olamaz. Biz ülke olarak vatandaşlarımızın eşitlik ve adalet duygularını tatmin edecek sistemleri uygulamalı yani açık ve şeffaf olmalı, soruları ve tüm sonuçları yayınlamalıyız.

Haberin Devamı

Soruların açıklanmamasına gerekçe olarak, soru bankaları oluşturulması ve benzer sorular ile yılda birkaç kez tekrarlanan sınavlar yapılması yolunda açıklamalar gündeme geliyor. Ölçme değerlendirme uzmanları ve soru hazırlayan uzmanların daha fazla istihdam edilmesi ile bu sorun kolayca aşılabilir. Burada yaşanacak sıkıntı veya fazladan harcanacak emek, adalet ve eşitlik duygusunun yitirilmesinin yaratacağı kayıptan daha büyük bir kayba yol açmaz.

Sonuçların paylaşılmaması ile ilgili gündeme gelen bazı başlıklara da göz atmak gerekir. Örneğin, kişilerin bilgilerinin gizliliğinin korunmasından söz ediliyor. Oysa bir yarış söz konusuysa herkes kendi dışındakilerin sonuçlarını da bilmek ve bu konuda yorum yapmak hakkına sahip olmalı. Eğer bir haksızlık, yanlışlık veya kayırma şüphesi varsa bunu herkes görebilmeli ve bu konuda varsa şüphesini dile getirebilmelidir. Yani bu yarışa girmeyi kabul edenler, elde ettikleri sonuçların açıklanacağını da kabul ederek bu yarışa girmelidir.

Haberin Devamı

Okul türleri veya iller ya da illerin ilçeleri ile ilgili istatistiklerin çıkarılması ve sıralamaların yapılması ile ilgili rahatsızlıklar dile getiriliyor. Oysa bunlar istatistiki veriler olup gerektiğinde rekabete ve kalitenin yükselmesine dahi yol açabilir. Ayrıca devlet bunların sadece bu sınavla ilgili bir sıralama olduğu ve eğitimin tümü hakkında geçerli bir sıralama olmayacağı konusunda da vatandaşlarını eğiterek bu sorunu aşabilir. Eğer bazı il ve ilçeler ya da okullar sadece bu sonuç incelendiğinde dahi dikkat çekici derecede gerideyse, sonuçları gizlemek yerine, devlet olarak bunun hesabını vermek ve gereğini yapmak da zorunlu olmalıdır.

Haberin Devamı

Özel okulların, resmi okullara göre üstünlük sağladığı iddiası

Sıkça gündeme gelen bir başka sorun, özellikle ortaöğretime geçişte özel okulların, resmi okullara göre büyük bir üstünlük sağladığının iddia edilmesi ve bu konunun yarattığı rahatsızlığın dile getirilmesidir. Oysa özellikle derneğimiz tarafından özel okulların öğrenci alımı konusunda seçici davrandığı ve hatta bazı okullarımızın yüksek başarı elde edecek öğrencileri nakil aldığı ve başarılı olamayacak öğrencilerini okuldan ayrılmaya zorladığı dile getirildi. Derneğimiz daha da ileri giderek, 2010 yılı sınavlarında özel okul öğrencilerinden birinci olanların, 8 yıllık ilköğretim hayatları boyunca hangi okullarda okuduklarını bakanlığımıza sordu ancak bu sorusuna yanıt alamadı. Oysa bazı özel okullardan mezun olan ve sözü geçen sınavda birinci olarak basında reklam aracı olarak kullanılan öğrencilerin, ilgili özel okullara 7’nci veya 8’inci sınıfta nakil geldikleri tarafımızca da biliniyor. Ancak, bakanlıktan resmi bilgi gelmediği için derneğimiz basın yoluyla duyuru yapamadı ve veliler bilgilendirilemedi. Burada en açık biçimi ile ifade edildiği gibi derneğimiz özel okulculuğun aleyhine olacak konularda bile şeffaf davranmaya çalışıyor.

Aslında, bakanlık sonuçları açıklamadığında, istemeden bazı özel okulların ekmeğine yağ sürüyor. Son iki yıldır, sınavların sonunda resmi sonuçların tümü açıklanmadığı için onlarca özel okul Türkiye birincisi ya da il birincisi olduğunu açıklıyor. Bakanlık tüm sonuçları açıklasa bu yanlışlığın önüne geçilebilir. Ayrıca bazı zincir okullar en başarılı öğrencilerini bir ya da birkaç okullarında toplayarak bu okulları ile birinci olduklarını iddia ediyorlar. Bu bilgi doğru dahi olsa ilgili zincirin tüm öğrencilerinin sonuçlarının şeffaf şekilde paylaşılması gerekir. Eğer ilgili zincirin tüm öğrencileri aynı başarı seviyesinde değilse, velinin ya da kanundaki tanımı ile tüketicinin aldatılması ancak bakanlığın şeffaf sonuç bildirmesi ile önlenebilir.

Sıkıntının nedeni gizlilik politikası

İşte bu yıl yaşanan en büyük sıkıntının çözümsüz hale gelmesi de bu gizlilik politikasının bir sonucudur. Bilindiği gibi yabancı dil sorularını Almanca veya Fransızca cevaplayan 718 öğrencinin cevap kağıtları İngilizce cevap anahtarı ile değerlendirildi ve durum tespit edilerek bu 718 öğrencinin kağıdı yeniden değerlendirilerek, bakanlıkça hatanın düzeltildiği duyuruldu. Bir kez daha altını çizmek gerekirse buraya kadar üzerinde konuşulan tüm bilgiler bakanlık açıklamalarıdır. Tüm sonuçlar şeffaf olarak incelemeye açık olmadığından, ‘Gerçekten durum düzelmiş midir, gerçekten sözü geçen öğrenci sayısı 718 midir?’ gibi konularda şüpheler yaşanması normaldir. İnsanların eşitlik ve adalet duyguları ancak şeffaflık ile sağlanabilir. Hataların kabul edilmesi ve tatmin edici olarak düzeltilmesi ise utanma gerekçesi değil erdem göstergesidir. Tüm sonuçlar açık ve şeffaf olmadığından veliler tatmin olamadı. Veliler tarafından davalar açıldığı gibi bir milletvekili de konuyu İdari Mahkemeye intikal ettirdi.

Eğer İngilizce cevaplanan milyonun üzerinde kağıdın değerlendirilmesinde doğru anahtar kullanıldıysa bu kağıtların tekrar okunmasına gerek yok. Sözü geçen 718 öğrenciye ait kağıdın yeniden okunması ve puanının değişmesi ile sadece yabancı dil sınavı ile ilgili ortalama puan ve standart sapma değişebilir. Büyük ihtimalle 718 öğrencinin sadece yabancı dil testindeki sonuç değişikliği kalan 1 milyon 100 bin öğrencinin sonuçlarının işlendiği ortalama puan ve standart sapmayı değiştirmeye yeterli olmayacaktır. Ancak genel ve il başarı sıraları değişecektir. Yani çok büyük ihtimalle bakanlık bu konuda haklı çıkacaktır.

Bu noktada en önemli husus bazı velilerce dile getirilen, Almanca ve Fransızca sorularının cevaplandığı kağıtların değerlendirilmesi sırasında farklı katsayı kullanıldığı iddiasıdır. İlan edilen SBS başvuru kılavuzu ve bu kılavuzda yer alan hesaplama teknikleri incelendiğinde, cevaplamada hangi yabancı dil kullanılırsa kullanılsın, öğrencilerin yabancı dil puanı hesaplaması için aynı katsayının, aynı yabancı dil ortalama puanının ve aynı yabancı dil standart sapmasının kullanılması gerekliliğidir. Eğer buralarda farklı uygulama yapıldıysa veliler açtıkları davaları kazanacaktır.

Sır perdesi arkasında kalan pireler deve oluyor

Bugüne kadar yaşanan tecrübeler bakanlığın titizlikle çalışma yaptığını ve herhangi bir haksızlığa fırsat vermediğini bir hata olmuşsa hatayı da düzelttiğini gösteriyor. Ancak tüm sonuçlar şeffaf olarak paylaşılmadığı için kamuoyu olarak sağlaması yapılıp insanlar rahatlatılamıyor. Aksine sır perdesi arkasında kalan pireler maalesef deve oluyor.

Sonuç olarak ÖSYM ve MEB’in kademeler arası geçiş ile ilgili yaptığı çalışmalar olumlu yönde ilerliyor. Ancak her iki kurumun da yaptığı tüm sınavlarda baştan sona şeffaf olması ve gerçekte varolduğuna inandığımız eşitlik ve adalet ilkeleri yönünde kamuoyunu da tatmin etmesi, sınav sonuçlarının özellikle bilimsel çalışmalarda kullanılması ve velilerin aldatılmasının önlenmesi açısından fırsat yaratılması gerekiyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!