Güncelleme Tarihi:
Üniversitede yapılan seçimlerde 908 oy alarak ikinci sırada yer alan ve YÖK tarafından Cumhurbaşkanlığ’na gönderilen listede birinci sırada bulunan Prof. Dr. Mahmut Ak, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne atandı. İstanbul Üniversitesi’nin (İÜ) yeni Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, atama sonrası yaptığı yazılı açıklamada kanunlara uygun atandığına vurgu yaparak, “İstanbul Üniversitesi Rektörü Atanma Süreci kanunlarımızda belirtildiği şekilde gerçekleşmiş ve bu sürecin sonunda 3 Nisan 2015 tarihinde İstanbul Üniversitesi Rektörü olarak atanmış bulunuyorum” dedi.
İÜ’nün bilime ve eğitime yaptığı katkılarla dünyanın en iyi üniversiteleri arasında yer aldığını ve akademik kariyerinin her aşamasında İÜ’nün bilimsel, eğitim ve toplumsal hizmet işlevlerini en iyi şekilde yerine getirmesi için tüm gücüyle çalıştığını belirten Ak’ın açıklaması özetle şöyle:
“Bu onurlu görevi en iyi şekilde yerine getirmek için tüm gayretimle çalışacağım. İsteğimiz İstanbul Üniversitesi’nde ‘Çeşitliliği destekleyen yönetim felsefesi’nin ve ‘şeffaf, hesap veren, saygın ve özerk üniversite’ anlayışının devam etmesi, İÜ’de akademik özgürlük, tüm paydaşlarla işbirliğine açık bir yönetim anlayışı, AR-GE faaliyetleri ve inovasyon, üniversite-sanayi işbirliği, uluslararasılaşma, e-dönüşüm, öğrenen odaklı eğitim çalışmaları, toplumla bütünleşme, fiziksel altyapının yenilenmesi, akademik ve idare personelimizin yaşam standartlarının yükseltilmesi konularının öncelikli olduğu bir yönetim anlayışının sergilenmesidir.”
Prof. Dr. Tükel: Seçilmemiş adayın rektör atanmasını meşru kabul etmiyoruz
Prof. Dr. Raşit Tükel ise İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, İhsan Şükrü Aksel Toplantı Salonu’nda bir basın açıklaması yaptı. Öğretim üyelerinin de katıldığı toplantıda alkışlarla kaşılanan Tükel, “Sandık iradesi yok sayıldı” dedi. Prof. Dr. Tükel özetle şunları söyledi:
“Bu antidemokratik şartlarda yapılan seçim 12 Mart’ta sonuçlandığında en yüksek oyu aldığım, en yakın adayla aramda yaklaşık 300 oy fark olduğu ortaya çıktı. Bunun arkasından YÖK’ün sıralamasını bekledik. 20 Mart’ta YÖK açıklamasını yaptı. Sıralamayı değiştirmişti. Gerekçesini sorduk. Sıralama değiştirmenin neye dayandığını, hangi bilimsel, nesnel ölçüte göre bunun yapıldığını sorduk ancak yanıt alamadık. Aslında bu ilk değildi. Şimdiye kadar diğer üniversitelerde de bu sorunlar hep oldu. Bir seçim niye yapılır? Bir seçimin sonucuna bağlı kalmayacaksınız, sandığın, oy verenlerin iradesine bağlı bir atama yapmayacaksanız seçimi niye yaparsanız? Bunları sorduk. 25 Mart’ta da bu görüşlerimizi Beyazıt meydanında kamuoyuyla paylaştık. İlk aşamadan itibaren geri adım atmadık. Seçimin sonucuna göre atama yapılması gerekliliğini vurguladık. Bunun dışındaki her türlü atamanın meşru olmayacağını vurguladık. Bütün bu seçim sürecinin son aşamasında, ikinci sırada olan, 300 oy gibi yüksek bir oyla geride olan adayın rektör olarak atandığı bilgisini aldık. Sandığın iradesinin bir kez daha yok sayıldığı şu ana kadar sadece oy verenlerin değil, duyarlı bizi destekleyen kamuoyunun beklentisine sandığın iradesine saldırı olarak bunu değerlendirdik. Üniversiteler yalnız değil. Önümüzdeki görev bundan sonra bu mücadeleyi yükseltmek. Üniversitelerin özgür, katılımcı kurumlar olması için çalışmalarımızı her koşulda sürdürmemiz önümüzde bir görev olarak duruyor. Bu sürecin bizim önümüze koyduğu en önemli getirilerden biri budur. Bu görevimizi bundan sonrada yerine getireceğiz. İkinci sırada olduğu için, seçilmemiş olan bir adayın rektör olarak atanmasını meşru kabul etmeyeceğimizi bir kez daha burada sizlerle paylaşıyoruz.
Prof. Dr. Yunus Söylet’in yaptıklarına karşı olabiliriz, eleştirebiliriz ama en yüksek oyu almıştır. Meşru rektördür. Bu her koşulda her dönemde böyle olması gerekir. Buna inanıyoruz ve başından beri de bunu savunuyoruz. Demokrasinin gereğidir bu."
Yeni İÜ Rektörü’nden ilk açıklama: Atanma süreci kanunlara uygun