Güncelleme Tarihi:
“İşimi çok sevdim, seviyorum” diyen yeni Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı’nın velilere de sık sık okullara gitmesi yönünde çağrısı var. Yazıcı ile projelerini ve eğitimi konuştuk:
İlkokul ve ortaokulu çok farklı şehirlerde okumuşsunuz.
- Evet. İlkokulu Siirt ve Balıkesir’deki üç farklı okulda okudum. Ortaokul, lise ve üniversite de farklı illerde oldu. Farklı sınıflarda okumamın özellikle topluma uyum sağlama, insanları ve kültürleri anlayabilmem konusunda büyük katkısı oldu. Her öğretmenimden farklı değerler öğrendim. Hepsi sınıf öğretmeniydi ama üç tane sınıf öğretmenimin de gördüğü eğitim, her birinin yatkın olduğu alan, becerileri farklıydı ve onlardan çok şey öğrendim. Bazen öğretmen değişikliğinden veliler rahatsız oluyor, ben de aynı zamanda veliyim. Ama bunun bazen kazançları olduğunu da görmek gerekiyor. Kimi öğretmenin sayısal becerileri çok açıkken, birinin sosyal becerileri, fen okur yazarlığı, Türkçe yetkinliği daha üst düzeyde olabiliyor. Her birinden farklı şeyler öğrenilebilir. Mersin Tevfik Sırrı Gür Anadolu Lisesi’nden mezun oldum. Erzurum Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi ve daha sonra da Malatya İnönü Üniversitesi’nde eğitim gördüm.
Eğitimle ilgili iki üniversite diplomanız var.
- Evet. Erzurum Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi sınıf öğretmenliğinden mezun olunca 5-6 yıl sınıf öğretmenliği yaptım. Aldığım eğitimin biraz daha artması, kendimi biraz daha geliştirmem gerektiğini düşündüm. Bir kez daha üniversite sınavına girdim. İnönü Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü’nü kazandım. Eğitim yönetimi, teftişi ve planlama üzerine eğitim aldım. Üniversitede okurken 4 yıl boyunca hem yarım gün öğretmenlik yaptım hem de üniversiteye devam ettim. Kendi alanımla ilgili iki üniversite bitirdim. Bu arada farklı düzeylerde okul yöneticiliği ve eğitim müfettişliği yaptım. Ayrıca İnönü Üniversitesi eğitim yönetimi alanında yüksek lisans yaptım. Eğitim aldığım konuları da sahada uygulama imkânı buldum.
Eğitiminizi sürdürürken çalışmaya da devam ettiniz mi?
- İşimi çok sevdim. Hafta içi yarım gün üniversite, yarım gün sınıf öğretmenliği yaptım. Hafta sonu yüksek lisansa üniversiteye gidip, hafta içi çalışırken öğrendiklerimi uyguluyordum. Böyle çalışmaktan çok büyük keyif aldım. İşimi çok severek yaptım. Bütün bu çalışmaları yaparken de süreç gelişti. Eğitimin her kademesinde görev yaptım. 1991’den bu yana sahadayım, kesintisiz olarak çalıştım.
LÜTFEN OKULLARA DAHA SIK GİDİN
Kendime de sık tekrarlıyorum, çocuklarımızı çok sevmeliyiz, sevdiğimizi hissettirmeliyiz onlara. Sevdiğimizde, saygı gösterdiğimizde, onları dinlemeye alıştığımızda, onlara gerçekten nitelikli zaman ayırdığımızda, göz göze baktığımızda hiç çözemeyeceğimiz problem kalmaz. Oysa çoğunlukla onlara zaman ayırmıyoruz, ayırıyormuş gibi yapıyoruz. Zaman ayırıp, onları iyi anladığımızda ilişki farklılaşıyor. Öğüt temelli yaklaşımdan uzak duralım. Çünkü, onlar bunu sevmiyor. Sadece anlaşılmak istiyorlar. “Babam, annem, öğretmenim beni anlasın” diyorlar. Sessizce onları dinlemek bazen çok iyi geliyor çocuklara. Onlarla çok iyi bir iletişim kurmaya gayret edin. Veliler, lütfen okullara daha çok gitsin. Okul onların, bizim değil. Okullarına sahip çıksınlar, önemsesinler. Öğretmenlerle göz göze gelsinler, konuşsunlar. Okul bahçelerinde otursunlar, zaman geçirsinler, gözlemlesinler, yapıcı yetiştirici önerilerde bulunsunlar. Okul aile birliği çalışmalarına katılsınlar. Okulda üretilen politikalarda söz sahibi olsunlar.
MUTLU BİREYLER YETİŞTİRMELİYİZ
Hayata hazır, sağlıklı ve mutlu bireyler yetiştirmek temel vizyonumuz. Şunu bilmek gerekiyor. Çocuk mutlu olmazsa, biz mutlu olmazsak öğretmen olarak eş olarak da mutlu olamıyoruz, işimize de mutluluk ortamı sağlayamıyoruz. Mutlu insanlar mutlu iş sahibi oluyor, hayatta doğru yönlendiriliyor, mutlu aileler kuruyor, üretime katkıda bulunuyor. İnsan mutlu olunca güzel şeyler yapabiliyor, üretebiliyor. O nedenle çalışanlar olarak da okula mutlu gelmeliyiz hepimiz. Öğretmen olarak, yönetici olarak, memur olarak kendimiz bir mutsuzluk modunda olursak bu büyüyor, diğer insanlara mutsuzluk bulaşıyor. Mutluluğun yolunu bulmalıyız. Bunu da çok büyük şeyde aramamalıyız. Bir öğretmen olarak çocuğa dokunmak, katkı sağlamak büyük mutluluk. Yapılan araştırmalar başka birinin mutlu olmasına katkı sağlayan kişinin, kendisini daha mutlu hissettiğini gösteriyor. Öğretmenlik de mutluluğu getiren en önemli mesleklerden biri. Birçok insana dokunabiliyorsunuz. Farklı problemlerle sınıfa gelen çocuğa katkı sağlayabiliyorsunuz. Çocuklar öğretmenleri çok iyi bir yere koyar. Öğretmenin bir yürüyüşü, bakışı onları çok olumlu etkiler.
VELİLER BİZDEN BEKLENTİSİNİ YÜKSEK TUTSUN
Veliler Milli Eğitim camiasından beklentilerini daha yüksek tutsunlar. Bunu Bakanımıza güvenerek söylüyorum. Bizden beklentilerini yüksek tutsunlar ki, çok iyi şeyler yapalım. Beklentilerin yüksek olması verimliliği beraberinde getirecek unsurdur. Biz de o oranda çok daha fazla çalışacağız. Bütün okullarımızda birlikte gelişmeye, çalışmaya hakim kılmaya gayret edeceğiz. Her alanda çaba harcayacağız. Öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz, velilerimiz ve destek personelimiz ile birlikte çalışacağız. Çok yönlü projelerimiz olacak. Gelişmeyi hedef alacağız. Özel eğitim çok önemli bir çalışma alanımız olacak. Sadece özel eğitim okullarına devam eden değil, kaynaştırmaya ihtiyaç duyan tüm öğrenciler için çaba harcayacağız. Okul öncesi eğitime çok önem veriyoruz. Her kesimin okul öncesi eğitimden yararlanmasını sağlayacağız. Çünkü, okul öncesi eğitimi almak çocukların kaderini çok etkiliyor.
EŞİMLE SINIF ARKADAŞIYIM
Eşimle üniversitede sınıf arkadaşıydık. İki çocuğum var. Kızım Ankara’da hukuk fakültesinde okuyor. Oğlum Tokat’ta lise son sınıfa geçti, İstanbul’a gelip gelmeme konusunda kendisi karar verecek.
SPORSUZ OLMAZ
Spor yapmaya gayret ediyorum, yürüyorum. Her gün düzenli olmasa da haftada en az 3-4 gün imkân buldukça yürüyorum. Gece 23.00’te de sabah erken de kalkıp yürüyorum. Mutlaka zaman bulmaya çalışıyorum. Sporu çok seviyorum, yaşamın içinde spor olması gerekiyor. Öğrencilerimiz için olumsuz alışkanlıklardan korunmada, birlikte yaşamada birlikte spor yapmanın önemli olduğuna inanıyorum. Tokat’ta görev yaparken her okulda spor yapabilme imkanı olması için çaba harcadım. Yüzme kurslarını öğrenci, veli ve kendi personelimize açtık. Her okulda halk oyunları, enstrüman kursları için çalışmalar yaptık.
KİMDİR?
1988 yılında Kazım Karabekir Eğitim Fakültesinden, 2000 yılında İnönü Üniversitesi Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi ve Denetimi Bölümünden mezun oldu. 2006 yılında, İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Bilimleri Eğitim Yönetimi ve Denetimi alanında yüksek lisansını tamamladı. 1989-2011 yılları arasında farklı illerde öğretmenlik, eğitim yöneticiliği ve eğitim müfettişliği ve başkanlığı yaptı. İstanbul’da Eğitim Müfettişleri Başkanlığı görevini yürütürken 2012 yılında Tokat’a Milli Eğitim Müdürü olarak atandı.
→ KULİS
Eğitim patronları son zamanlarda yazdıkları yaşam öyküleri ile gündemde. Son olarak Enver Yücel, “Hayatım Eğitim” adlı otobiyografi, görüş ve anıları içiren bir kitap yayınladı. Daha önce de Rüstem Eyüboğlu “Akıllısın Neden Okumuyorsun” adlı kitabı bir süre önce yayınlandı. Daha önce de Fahamettin Akıngüç’ün İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan “Eğitim Mühendisi” Fahamettin Akıngüç kitabı yayınlanmıştı.