Güncelleme Tarihi:
Öğretmenler, İstanbul’da ekim ayı sonundan itibaren açılacak bilim, edebiyat, müzik ve lisan akademilerinde eğitim alabilecek. İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nün İstanbul Üniversitesi işbirliği ile açılacak bu eğitim akademilerine isteyen öğretmen katılacak. Dersler hafta sonları uzmanlar tarafından verilecek. Örneğin müzik akademisinde sembolik de olsa Alaattin Yavaşça, İdil Biret gibi duayenlerin ders vermesi isteniyor.
İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, martta oturduğu müdürlük koltuğunda karşılaştığı en önemli iki sorunun derslik ve öğretmen olduğunu, bunların da yavaş yavaş çözüleceğini söyledi. Müdür olarak yazılı basında ilk kez Hürriyet’e konuşan Yelkenci, projelerini ve eğitimle ilgili çalışmalarını şöyle anlattı:
BU YIL EĞİTİMLERE BAŞLIYORUZ
Öğretmen Akademisi, Bakanlığımızın gündeminde var. Elbette akademi kurulması için yasal zeminin oluşması lazım. Fakültelerin dönüşümü için de uzun bir sürece ihtiyaç var. Ama burada pratikte ne yapabiliriz, diye düşündük. Önce müfredatla ilgili düzenlemeler yapılmalı. Asıl sorunumuz yöntem, öğrenciye ulaşabilmek. Çocukların zihnine ve kalbine dokunabilmeliyiz. Öyle bir şey yapmalıyız ki hem öğretmen yetiştirmeyle hem de müfredatla ilgili hapsedilen sınırlardan çıkarak doğru işler yapabilelim. Bunun için de bilim, lisan, müzik ve edebiyat akademisi açıyoruz. Önümüzdeki yıllarda bunların sayısı artacak.
DUAYEN İSİMLER DERS VERECEK
İstanbul Üniversitesi ile protokol yaptık. Hafta sonları Milli Eğitim Müdürlüğü’müzün Sultanahmet’teki binasının alt katında eğitimler sürecek. İstanbul Üniversitesi’nin mekânlarında ve il içinde özel yerlerde de eğitimler yapılabilir.
Çoğunlukla İstanbul Üniversitesi ile beraber, işin uzmanlarından eğitim alacağız. Eğitim ihtiyacı hisseden öğretmenlere kapımız açık. Gönüllü olduğu için daha çok öğretmenin başvuracağını düşünüyoruz. Zorunlu değil. Bu ilk adım. İlk yıl her akademiye 40’ar, 50’şer öğretmen almayı planlıyoruz. Benim dertli olduğum bir konu Türkiye’de müzik pedagojisi yok ve bu eğitimi de yanlış yapıyoruz. Müzik eğitimine başlanması gereken yaşlarda bunu vermiyoruz maalesef. Müzik ağırlıklı bir ilkokul, ortaokul ve müzik lisesi olsun istiyoruz. Çünkü piyano, kanun, keman virtüözü o yaşlarda başlayınca olunuyor. 15-20 yaştan sonra olmuyor.
ALT ENSTİTÜLER OLACAK
Bilim akademisinde alt enstitülerimiz olacak. Örneğin sosyal bilimler enstitüsü. Öğretmenler kongre, sempozyum, çalıştayın nasıl yapılacağını öğrenecek. Bunları öğrenen öğretmenlerimiz, okulunda uygulayacak. Öğrenciye yöntemi vermenin en güzel yolu onu o yöntemin içine sokmaktır.
EN BÜYÜK AÇIK BİZDE
Geçen yıl itibariyle İstanbul’da 2 milyon 671 bin öğrencimiz, 5 bin 731 okulda eğitim gördü. Her yıl bu kentte yaklaşık 200 bin çocuk ilkokula başlıyor. İstanbul, Türkiye’nin bir prototipi. Yani nasıl Türkiye’nin doğusuyla, merkeziyle, başkentiyle, batısı arasında fark varsa İstanbul için de öyle.
İHTİYAÇLAR DEĞİŞİYOR
Beşiktaş, Üsküdar, Kadıköy, Bakırköy, Şişli gibi ilçelerimizde her şey olağan gidiyor ama buralarda nüfus azalmasından bahsedebiliriz. Fakat Sultanbeyli, Sultangazi gibi ilçelerde durum biraz daha değişik, burada da imkânsızlıklardan söz edebiliriz. Yani eğitim ihtiyaçları değişiyor aslında. Silivri, Büyükçekmece, Tuzla gibi şehrin sınırında olan ilçelerde de aslında her şey yerli yerine oturmuş, gayet düzgün bir şekilde işliyor. Bir de Bağcılar, Küçükçekmece gibi ilçeler var. En kalabalık ilçe Küçükçekmece, onu Bağcılar izliyor. İkili öğretimin olmadığı Kadıköy, Bakırköy, Beşiktaş gibi ilçeler de var. Öğrenci nüfusu artmıyor. Komşu ilçelerden öğrenci alıyorlar. Yaklaşık 57 bin derslik var İstanbul’da. Maliye Bakanlığı bize devredilen okullarla ilgili değerlendirmeler yapıyor. İlk etapta 40 okulun tescili yapıldı, yani Milli Eğitim Bakanlığı’na tahsis edildi.
El konulan okullardaki öğrenci sayısı 18 bin civarında. Bunların bir kısmı özel okullara, bir kısmı da devlete gidecek. Bize buradan 1.040 derslik kapasite geldi.
BİNA VE İNSAN KAYNAĞI SORUNU
Altyapı sorunlarından biri bina, biri de insan kaynağıyla ilgili. Öğretmen olmadan eğitim yapamazsınız. Herkes en büyük öğretmen açığının Doğu ya da Güneydoğu’da olduğunu sanıyor. Oysa en büyük öğretmen açığı İstanbul’da. Bir altyapı sorunumuz da bu ve Bakanlığımızın da takip ettiği bir husus.
ÇOCUKLARINIZI YETENEĞİNE GÖRE YÖNLENDİRİN
Veliler, çocuklarının ilgi ve yeteneklerini gözlemleyip, ona göre yönlendirsin, takip etsin. Türkiye’de maalesef yükseköğretime geçiş sistemi bu şekilde olduğu için hâlâ şunu rahatlıkla söyleyebiliriz, sınav merkezli bir eğitim sistemimiz var. Bu da kaygıyı, stresi ve öğrencilerimiz üzerindeki baskıyı sürekli artıran bir durum. Veli de etkilenince çocuğun üzerinde stres, kaygı oluşuyor. Faydalı, yeterli kaygı olmalı fakat çocuğu patolojik bir kaygı düzeyine çıkartmamalı. Ama şunu da özellikle belirtmek isterim ki, velinin okula katkısı maalesef bütün dünyada, Batı ülkelerinde de problem.
Anne-babalar okulla mümkün olduğu kadar irtibatta olmalı. Hem okula yardımcı olmuş olur hem de çocuk ailesi takip ettiği için daha dikkatli davranır. Sorun olduğunda veliler önce öğretmenle, sonra müdür, daha sonra ilçe milli eğitim müdürü ile ve sorunu çözülmezse bizimle görüşmeli. Kapılarımız velilere her zaman açık. Çocuğunuza çok fazla müdahale etmeyin, kendi eğitim planı noktasında ne istiyorsa onu yapsın.
Velilerimiz çocuklarımızın ilgi, yeteneklerini kendileri tespit edemeyebilirler. Rehber öğretmenlerden, eğitimcilerden yardım alsınlar. İlgi ve yetenekleri ne yöndeyse ona göre yönlendirsinler. Eğitimin niteliğini arttırmada anne-babanın bu tavrı çok önemli. Kısaca çocuklarımızı inşa etmeye kalkmayalım, onların kendilerini inşa etmelerine yardımcı olalım.
İSTANBUL ERKEK LİSESİ'NDE ÖĞRENCİLERLE İLGİLİ HİÇBİR DİSİPLİN İŞLEMİ YAPILMADI
2015-2016 eğitim-öğretim yılı sonu itibarı ile İstanbul Erkek Lisesi’nde yaşanan olay (mezuniyet töreninde okul müdürünü protesto için öğrencilerin sırtlarını dönmesi), son sınıf öğrencilerinden bazılarının protestosundan başka bir şey değil. Öğrencilerin böyle bir hakkı kullanmalarını da eğitimin bir parçası olarak görüyoruz. Dolayısıyla öğrenciler hakkında bir işlem yapılmadığı gibi, düşünülmemiştir bile. Ancak bağlantıları tarafımızca bilinen dışarıdan küçük gruplar müdahale ile buradan bir sorun devşirme çabası içinde oldular. Bazı basın organlarına yansıtılan da bu çaba.
Lisenin yurt binası depreme dayanıklılık kriterlerini sağlayamadığı için yerine yenisi yapılmak üzere yıkılıyor. 2009 ve 2014’te ilgili kamu birimlerince İTÜ ve ODTÜ’nün raporlarına göre yurt binasının yıkılıp yeniden yapılması gerekiyordu ki bu risk daha önce kamuoyunun da dikkatini çekmişti. Bu raporlar gereğince yapılan planlama ile süreç başlatıldı. Ancak okul tarihi eser komşuluğu nedeniyle, pansiyon binasının düzenlenmesi süreci titizlikle takip ediliyor. İnşaat sürecinde pansiyonlu öğrencilerin mağdur edilmemesi için gereken tedbirler alınıp, kalacakları yerler tespit edildi.
8 BİNİN ÜZERİNDE ÖĞRETMEN GÖREVDEN ALINDI
İlimizde özel öğretim kurumlarından 4 bin 153, kamuda çalışanlardan 3 bin 913 kişi görevden alındı ancak hepsi ihraç edilecek, meslekten çıkarılacak değil. Araştırmalar sürüyor. Bu konuda açığa alınanların hepsinin meslekten men edilmesi söz konusu değil. Bunların bir kısmı belki ihraç edilecek. Bilemiyoruz tabii, değerlendirme sonucu olacak bu. Norm fazlası öğretmenlerin rotasyonu sonrası ihtiyaçlarımız karşılanır diye düşünüyoruz.
DERSLERİN BOŞ GEÇMEMESİ İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ
Şehrimizin yeni eğitim dönemine hazır olması için gerçekleştirdiğimiz planlamalarla 3 bin 435 tane bizim yaptığımız, 40 da el konulan ve bize geçen okul var. Yapımı süren 117 okul da önümüzdeki yıl bitecek. Bunlarla derslik ihtiyacını yaklaşık 10 binden 5 bine indirmiş olacağız. 5 bin dersliği de yeni planlarımıza göre birkaç sene içinde yetiştireceğiz. İstanbul için tek fotoğraf yok. Bazı ilçelerin nüfusu artıyor, bazılarında öğrenci sayısı azalıyor. Öğretmenlerle ilgili değerlendirmelerimizi de yaptık, hiçbir sınıfta derslerin boş geçmemesi için elimizden geleni yapıyoruz.
KAYIT PARASI İSTEYEN MÜDÜRLERİ TAKİP EDİYORUZ
Kayıt parası ile ilgili şikâyetler son yıllarda biraz daha azalsa da yine oluyor. Bu noktada isim vermeyeceğim ama iki okulla ilgili anormal durumlar geldiği için inceleme başlattım. Ancak velilerin okul aile birliği üzerinden kendilerinin gönüllü olarak bağış yapmalarını da öneriyoruz.
ÖMER FARUK YELKENCİ KİMDİR?
1969 yılında Rize’nin Çayeli ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini İstanbul’da tamamladı. Haydarpaşa Lisesi’nde, tavana kadar yükselen pencerelerinden gemilerin Marmara’dan Boğaz’a girişini izleyebildiği tarihi binada başlayan lise yolculuğu, 1986 yılında sona erdi. 1992’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nü bitirdi. Yüksek lisansı 2008’de Yeditepe Üniversitesi’nde Eğitim Yönetimi ve Denetimi Anabilim Dalı’nda ‘Türk Modernleşmesinin Osmanlı Kökenleri: Sultan II. Abdülhamit Dönemi Eğitim Konuları’ tezi ile tamamladı. Bu tez ‘Türk Modernleşmesi ve II. Abdülhamit’in Eğitim Hamlesi’ adıyla kitap olarak yayımlandı. Şu anda Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Tarih Öğretmenliği’nde doktora yapıyor. Meslek hayatına özel sektörde başladı. Daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde İstanbul’a öğretmen olarak atandı. Dört yıl tarih öğretmenliği yaptıktan sonra tekrar özel sektöre dönerek üst düzey yöneticilik yaptı. Mart 2014’te Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü koltuğuna oturdu. Mart 2016’ya kadar bu görevi yaptı. 14 Mart 2016 tarihinden itibaren İstanbul Milli Eğitim Müdürü. Evli. 16 yaşında bir oğlu, 9 yaşında bir kızı var.
İlde 2016 - 2017 eğitim - öğretim yılında sisteme dahil olacak okul sayıları:
İnşaatı biten: 52
FETÖ'den el konularak açılan: 40
Yeni açılacak olan özel okul sayısı: 158