Güncelleme Tarihi:
İlk, orta ve liseyi devlet okullarında okuyan, Amerika’da yüksek lisans eğitiminin ardından Türkiye’ye döndüğünde farklı sektörlerde çalışan İstanbul Arel Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Özgür Gözükara, “Benim için asıl okul, babam Kemal Gözükara’dan üniversitemizin açılış sürecinde öğrendiklerim oldu. Benim için gerçek anlamda okul burasıdır. Geçmişte yaptıklarım da önemlidir ancak, babamdan öğrendiklerim de gerçek bir okul mahiyetindedir” diyor. Gençlere, “Sevdiğiniz, istediğiniz işi yapın. İşiniz hobiniz olsun. Çok okuyun” diye öneride bulunan Özgür Gözükara ile eğitimi konuştuk:
Ortaokul ve liseyi Beşiktaş Anadolu Lisesi’nde bitirdim. Bizim Beşiktaşlılığımız da biraz oradan geliyor. Lisedeyken güçlü bir kimya öğretmeni kadrosu vardı. Özellikle Orta Doğu Teknik Üniversitesi mezunları öğretmenlerimiz oldu. İşin gerçeği bana kimyayı onlar sevdirdi. Tabii matematikçi bir aileden geldiğim için ilkokuldan beri mühendis olacağım belliydi. Babam 55-60 yıllık matematik öğretmenidir. Kimyayı da sevince o alana yöneldim. Babam Kemal Gözükara’nın doğduğu, büyüdüğü Kahramanmaraş Elbistan’da o bölgenin en büyük tonajlı un fabrikası vardı. Ben de onun gibi üretime sıcak baktım. Kimya da o dönemde gelişen bir sektördü. Ben de Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’ne girdim. Daha sonra işletme yüksek lisansı için Amerika’ya New York’a gittim.
- Sonra Türkiye’ye dönüş başladı.
Evet. Askerliğe kadar da yine kimya sektöründeki büyük firmalarda çalışma imkânı buldum. Tabii Arel Grubu’nun dışında bu farklı şirketlerde çalışma deneyimi bana çok şey kattı. Çünkü ister istemez kendi grubunuzda hiçbir zaman bir çalışan gibi olmuyor insan. En üst seviyede olmasanız bile normal çalışan herkes gibi olamıyorsunuz. Dışarıdaki kurumların yapılanmasını, çalışan psikolojisini, farklı işleyiş ve yönetim politikaları gördüm. Çok şey öğrendim. Başka gruplarda çalışmanın bu açıdan çok büyük faydasını gördüm.
- Üniversite açılışı için çok uzun süre araştırma yaptınız.
Askerlik sonrası üniversiteyle ilgili onayımız geldi. Üniversite sürecimiz 90’ların sonunda başladı. Binamız, arsamız her şeyimiz hazırdı. Büyükçekmece Tepekent’teki 400 dönümün üstünde alanı üniversiteye bedelsiz olarak vermeyi taahhüt ederek vakıf üniversitesi açmak istediğimizi çok net bir şekilde ortaya koyduk. Bu da bizim vakıf üniversiteciliğine bakış açımızı net gösteriyordu. Zamanın YÖK Başkanı rahmetli Prof. Dr. Erdoğan Teziç bunu çok net gördü, önümüzü hızlıca açıldı. Bu kampüsün şu anda 500 milyon lira civarında bir değeri var. Biz bu değeri, bu üniversiteye bedelsiz verdik.
- 2007’de mi açıldı üniversite?
Evet. Üniversitemiz 2007-2008 ek yerleştirme döneminde öğrenci aldı. 600 civarı öğrencimiz, 30 civarı hocamız vardı. Küçük, butik bir üniversite edasıyla açıldı. Şimdi yüzü aşkın program, 15 bin üstünde öğrencimiz, sayısı her geçen gün artan akademik ve idari kadrosu olan bir üniversite haline geldik.
- Üniversite sizin için bir okul oldu sanırım.
Evet. Yüksek lisansımı Amerika’da yaptıktan sonra farklı kurumlarda çalışmam, yurtdışında yaşamam ve aldığım eğitimlerin ardından babamla birlikte üniversitenin kuruluş dönemi ve açılışındaki ilk beş yıl bana çok önemli deneyimler kazandırdı ve gerçek anlamda asıl okul oldu. Geçmişte yaptıklarım da önemli ancak, babamdan öğrendiklerim de gerçek bir okul mahiyetindedir. Kemal Gözükara çok özel insandır. Hayata sıfırdan başlamış bir köy çocuğudur. Öğretmen okullarında yetişmiş, sonrasında iş hayatına atılmış ve hep önemli kazanım ve başarılar elde etmiş. Tabii iş hayatının vermiş olduğu bir stres her zaman var. Kendisi iş sırasında ciddidir. Ben o zaman bunu sorgulardım, ancak, şimdi o sorumluluğu üstlenince bunun nedenini şimdi daha iyi anladım. Kalbi çok temiz ve iyi biridir.
BABAMDAN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİM
Harikulade bir ön görüşü var. Vizyonu çok yüksek, yatırım anlayışı farklıdır. Matematiksel bakış açısı müthiştir. Ben hemen yapalım, bitirelim derken o her işin analizini çok iyi yapar, risk olasılıklarını çok güzel değerlendirir. Anlaşma masasındaki Kemal Bey’in tutumları çok kendine münhasırdır. Ondan çok şey öğrendim. Bunları öğrenmek benim için çok değerli. Pazarlık metotları vardır. Bunların her biri ayrı bir derstir hepimiz için. Çalışanlarıyla olan ilişkileri çok özeldir. Çalışanlarıyla bir taraftan tatlı, babacan olurken, diğer taraftan denetleme-kontrol mekanizması da işler. Doğru karara giden yolda hem hislerini hem mantığını kullanması, bunu dengelemesi önemli derstir benim için.
YENİ VAKIF ÜNİVERSİTELERİ MEVZUATI ŞART
Akademisyenlerle birlikte çalışıyoruz, bizi ileriye götürecek rektör seçebilmek için 40’ın üzerinde adayla görüştük. İstanbul Arel Üniversitesi’ni stratejik amaç ve hedeflere götürerek ileriye taşıyabilecek bir rektörle devam etmek istedim. Türkiye’de vakıf üniversitelerinin en büyük temel sorunu bir kanunu, mevzuatı olmaması. Olanlar devlet üniversitelerine göre yazılmış, 1980 sonrası yazılmış bir mevzuatımız var. Bu mevzuatın üstüne çok kısa bir mütevelli heyet görevlendirmesiyle bir vakıf üniversiteleri anlayışıyla gidiyor. 1984’ten beri bu ülkede vakıf üniversiteleri mevcut. Yani bu yaklaşık 35-40 sene ediyor. Bilkent Üniversitesi ile başlayan Doğramacı döneminden beri bu da oldukça uzun bir süreç. 80’in üstünde de vakıf üniversitesi olduğu düşünülürse bu vakıf üniversitelerinin devlet üniversitelerinden farklı olduğu da açık. Mevzuat ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. İlgili kişilerle de bu düşüncemizi paylaşıyorum.
TÜRKİYE VE DÜNYA ÜNİVERSİTESİ OLMAK İSTİYORUZ
Hem kampüs, hem de şehir üniversitesiyiz. Hayalim Galatasaray Lisesi gibi köklü bir üniversite olmak. Mütevelli heyet başkanlıklarını kendi mezunlarımızın yaptığı, 100-150 sene sonra hala var olan, Türkiye’deki ve dünyadaki iyi üniversitelerden birisi olarak sayılan bir üniversite olma hayalimiz var. Tabi burada sürdürülebilirlik çok önemli. O nedenle yönetişim tarafına ağırlık verdim. Mütevelli heyet yapısını daha güçlendirdim. Üniversitemiz kurumsal hale gelsin ki sürdürülebilir olsun ve uzun seneler doğru bir kültürle nesilden nesile aktarılarak köklü bir üniversite haline gelsin istiyorum. Bunun temellerini doğru atmak ana hedefimiz. Önümüzdeki 10 yıllık süreçte bunun bu vizyonun temellerini atmak için çalışacağım.
SEVDİĞİNİZ, İSTEDİĞİNİZ İŞİ YAPIN
Gençler, sevdiği işe yönelmeli. İşleri aslında hobi gibi yapmalı. Hayatın asıl büyük kısmı işte çalışarak geçiyor. Çocuklardan, eşten daha fazlası iş hayatına ayrılıyor. Sevdiği, istediği işi yapması insanın hayatını daha güzel yaşamasını sağlar. Hep örnek veriyorum başarılı insanlar tatili sevmezler, tatilde fazla durmazlar. Çünkü hemen işe dönmek isterler. İşe gitmek onlar için mutluluktur aslında. Sabah kalktıklarında o enerjiyle çıkarlar. Kemal Gözükara da öyleydi. Biz de bunu böyle gördük. İşi sevdiğiniz zaman bir hobi haline geliyor, hobi olduğunda daha çok seviyorsunuz. Sevdiğiniz bir şeyde başarılı oluyorsunuz, ilgileniyorsunuz, okuyorsunuz ve daha iyi anlıyorsunuz. Bu da hayat kalitesini en yukarıya çıkarıyor. Etrafınızdaki insanları çok olumlu etkiliyor. O mutluluğu çevrenize yayıyorsunuz ve bu da zincirleme başarılı bir hayata doğru giden bir yol haline geliyor. Gençlere bunu öneriyorum. Sevdikleri, gerçekten yapmak istedikleri işi yapsınlar. Kendilerini yetiştirsinler. Okumak, öğrenmek, sürekli öğrenmeye açık olmak çok önemli. Bir konuda ne kadar çok bilgi sahibi olursanız, ne kadar çok kendinizi donatırsanız o kadar işi öğrenip, bir adım daha ileriye geçersiniz.
TIP FAKÜLTESİNE ÖĞRENCİ ALACAĞIZ
Önümüzdeki dört yıl içinde üniversiteyle ilgili çok planlarım var. Arel Park projemizi Büyükçekmece Belediyesi ile yapıyoruz. İçinde stadyum, büyük amfi, spor tesisleri olacak. Asıl heyecanımız Cevizlibağ’daki kampüsümüzde Ataköy’deki Memorial Hastanesi ile Türkiye’nin en kaliteli tıp fakültesi olacağız. Ağırlıklı burslu az öğrencili tıp fakültesi açıyoruz. En iyi öğrencileri yetiştirme hayali ve vizyonuyla yola çıktık.
KİMDİR?
İstanbul Arel Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Özgür Gözükara 1976’da Bakırköy’de dünyaya geldi. Ortaokul ve liseyi Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi’nde tamamladı. 1999’da Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği’nden mezun oldu. İşletme alanında yüksek lisansını 2000’de ABD’de tamamladı. 2007 yılına kadar özel sektörün önemli şirketlerinde mühendis olarak çalıştı. İstanbul Arel Üniversitesi’nde 2014’e kadar kurucu vakıf üyesi, 2014-2018 yılları arasında Mütevelli Heyet Üyesi ve Başkan Yardımcılığı yaptı. 23 Şubat’tan itibaren Mütevelli Heyeti Başkanlığı yapıyor, evli ve iki çocuk babası.