Güncelleme Tarihi:
Tıp dünyası kalp durması vakalarını hastane içerisinde ve dışında olmasına göre ayırır. Hastane içinde olan olaylarda kalbi duran kişinin sıklıkla bilinen bir sağlık problemi vardır ve sağlık ekiplerinin hızlıca müdahalesi mümkündür. Bu nedenle geri döndürülebilir bir nedene bağlı olan olaylarda kalbi duran kişinin tekrar hayata döndürülmesi daha olası. Ancak kalp durması olaylarının büyük kısmı hastane dışında gerçekleşiyor. ABD’de 2017'de 350 binden fazla hastane dışı kalp durması olayı yaşandığı bildiriliyor. Ülkemizde bu rakamın ne kadar olduğunu bilmesek de, tüm ölümlerin üçte birinden fazlasının dolaşım sistemi hastalıkları nedeniyle olduğunu biliyoruz.
Kalp durması sonrası kişinin sadece hayata geri döndürülmesi değil, beyinde hasar kalmasının engellenmesi önemli. Çünkü kalp durmasından sonra dakikalar içerisinde beslenemeyen beyinde hasar oluşmaya başlar. Olayın hemen fark edilmesi ve sağlık ekiplerinin haberdar edilerek olay yerine ulaşmalarının sağlanması en önemli müdahale şekli. Kalp durması olaylarının yüzde 70’ten fazlası evlerde olur. Çocukların evde ebeveynleri, akrabaları, okulda öğretmen ve arkadaşlarının acil sağlık problemlerine şahitlik etme olasılıkları fazla. Bu durumda kimden yardım isteyeceklerini bilmeleri önemli. Erken çağrı için aileler çocuklarını acil durumlarda 112’yi aramaları gerektiği ve nasıl arayacakları konusunda eğitmeli.
GELİŞMİŞ ÜLKELER KADAR İYİ
Ülkemizde çağrı sonrasında ambulans ekiplerinin olay yerine ulaşma süresi gelişmiş ülkeler kadar iyi. ABD ve İngiltere’de ambulans ekipleri 6-7 dakikada olay yerine ulaşıyor. Bu süre İzmir’de yedi dakika. Ancak bu süreden daha önce müdahale yapılması müdahalenin başarı şansını artırır. Çünkü kalp durmasından yaklaşık altı dakika sonrasında beyin hasarı oluşmaya başlar. Bu nedenle olaya şahitlik eden kişilerin müdahale etmesi ve bilinçli olarak kalp masajı yapmaları gerekiyor. Geçtiğimiz yıllar içerisinde, tıp dünyasındaki tüm gelişmelere karşın, kalbi duran kişilerin erkenden tanınması, sağlık ekiplerinin haberdar edilmesi ve olaya şahitlik edenlerin müdahaleye başlamasından daha etkili bir yöntem bulunamadı. Bunun tek istisnası elektroşok cihazlarının olay yerine hızlıca ulaştırılması ve gerekli ise elektroşok tedavisinin başlanmasıdır.
Ülkeler arasında farklılık olmakla beraber hastane dışında kalbi duran kişilerin yüzde 6-22’si hastaneden taburcu olabiliyor. Yüzde 8’i kendi başına işlerini yapabilir kadar iyi durumda hayatına devam edebiliyor. Ancak bazı ülkelerde kalp durması olgularının yüzde 20’ye yakının tamamen normal halde hayata geri döndürüldüğü bildiriliyor. Bunun en önemli sebebi, halktan kişilerin bu konuda eğitimli olması ve olaya hızlı müdahalesi. Bu nedenle tüm dünyada sağlık personeli olmayan kişilerin ‘temel yaşam desteği’ eğitimi alması için uğraşıyor. 17 milyon nüfusu olan Hollanda’da 18 binden fazla otomatik elektroşok cihazı bulunuyor, tüm ülkede 225 bin ilk yardım gönüllüsü var ve bu kişiler acil yardım ekiplerinden yaklaşık 2.5 dakika önce olay yerine ulaşabiliyor.
Kalp durması olaylarında yapılan müdahalelere tıpta ‘Temel Yaşam Desteği’ adı veriliyor. Çocuklar erken yaşta bu konuda eğitilmeli. Bugün birçok gelişmiş ülkede Temel Yaşam Desteği, zorunlu ders olarak okutuluyor. Zorunlu eğitim olan bölgelerde kalp durmasından müzdarip kişilere halkın müdahale oranlarının arttığı ısrarla vurgulanıyor. Okul çağında zorunlu eğitim uygulanan bölgelerde kalp durması olaylarında sağkalım daha iyi. 12 yaşından büyük çocukların etkin kalp masajı yapabilecekleri bildiriliyor. Bu yaştan itibaren eğitimlere başlanabilir. Eğitim, sertifikalı İlk Yardım eğitmenlerince verilmesi ise büyük önem taşıyor.
Yakın zamanda İzmir’de bir lisede öğrencilere bu eğitimi verdik. Bu eğitim sırasında gençlerin eğitime olan ilgisi ve kısa sürede uygulamaları öğrenmeleri bizi çok umutlandırdı. Umarım ülkemizde de okul çağından başlayarak Temel Yaşam Desteği eğitimleri verilmeye başlanır. Elbette her vatandaşımızın buna ilgi gösterip İlk Yardım gönüllüsü olması ve ülkemizde de çok sayıda İlk Yardımcının bulunması hepimizin daha güvende olmasını sağlayacaktır.
DOÇ. DR. BAŞAK BAYRAM KİMDİR?
Başak Bayram, 2000 yılında Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi ‘nden mezun oldu. 2008’de Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı’nda uzmanlığını tamamlayan Bayram, 2013’te aynı üniversitede yardımcı doçentlik unvanını aldı. Başak Bayram, 2017’de doçent oldu. Doç. Dr. Başak Bayram halen Dokuz Eylül Üniversitesi Acil Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olarak görev yapıyor.