Güncelleme Tarihi:
Bu dönemde mekân kavramı nasıl gelişir, hangi duygulara sahip oluruz ya da olurlar hiç düşündük mü? Çocuklar ilk adımlarını atarak belirli süreç sonunda yürümeye başladıkları zaman yaşadıkları yerleri keşfetme isteği duyarlar. Mekâna dâhil olma ve keşfetme isteği bu kavramı algılamaları açısından önem taşır. Çocuk mekân içerisinde dolaşır, yuvarlanır, kalkar nesnelere tutunur, bu nesnelerin ne olduklarını öğrenme çabasıyla dokunur, inceler ve tamamen kavrayıncaya kadar bunu yapmayı sürdürür. Bu yaşam alanı çocuklar için vazgeçilmez bir mekândır. Yaşadıkları mekânın önemi küçümsenemez. Çocukların yaşadıkları ev, evin içerisinde varsa odaları, gittikleri okul gibi yapıların ve bu yapıların fiziki özelliklerinin yaşamında önemi büyüktür. Bu mekânları özellikle ev ortamını çocuklarımızı da düşünerek yaratmalıyız.
RESİMLERDE MEKÂN KAVRAMI VE GÖRSEL ALGI
Resimde mekân kavramının tek bir tanımından söz etmek mümkün değildir. Resimde mekânın bugüne kadar pek çok farklı tanımları yapılmıştır. Resimde mekân kavramında, fiziki gerçekliğinin yanında soyut mekândan da söz edilebilir. Resimde mekân, fiziki mekân olarak düşünüldüğünde derinlik duygusu hissedilen, sınırlandırılan ve içerisinde var olunan mekân olarak tanımlanabilir. Soyut mekân ise, perspektifin verdiği derinlik duygusundan yoksun ve sınırsız olan mekânlardır. Yani soyut mekân kavramında tüm algılamalar genellikle yüzeye bağlı olup, aralıklarla yaratılan bir derinlik duygusuna yer verilmez. Resimde mekân kavramını resimlerde oluşturmak için resmin temel öğeleri ve faktörleri arasında yer alan öğelere ihtiyaç duyarız. Bu öğeler aynı zamanda mekânın da öğelerini oluşturur. Bu öğeler arasında; renk, çizgi, biçim, yön, vurgu, denge, zıtlık, doku, leke gibi öğeler yer alır. Bu öğeler ilköğretim kurumlarında 1’inci sınıftan itibaren Görsel Sanatlar derslerinde çocuklara öğretilmeye başlar. Çocuklar, öncelikle noktaları birleştirerek çizgi oluşturur. Daha sonra bu çizgiler farklı çizgi çeşitlerine dönüşür. Resimler renklenmeye başlar ve çeşitli etkinlik konularıyla çocukların resimlerinde değişimler devam eder.
Resimde mekân kavramında, görsel algı en önemli öğelerden biri olarak karşımıza çıkar. Resimlerde görme duyusunun önemi küçümsenemez. İlköğretim kurumlarında, Görsel Sanatlar derslerinde yapılan etkinlikler, çocukların görsel algılama becerilerini kazanmasında ve geliştirmesinde büyük rol oynar. Çocuğun görsel algılama becerisinde görme duyusunu aktif ve etkili kullanımına katkı sağlayabilmesi yine bu derslerde yapılan etkinliklerle desteklenmelidir. Bu etkinlikler arasında mekân kavramını içeren konular mutlaka yer almalıdır. Resimde mekân kavramı İlköğretim öğrencileri için başlangıçta genellikle ev şeması olarak görülse de içerisinde bulundukları ortam olarak okul da zamanla resimlerinde yer almaya başlar. İlköğretim öğrencileri için mekân kavramı çocuğun içerisine yani mekâna dahil olduğu, önceden bilinen ve belleğinde yer edinen ortamlardır. Bu yaştaki çocuklar için mekânlarda yaşanılanlar arttıkça farklı mekânlarda ortaya çıkar ve aynı mekânlara farklı bakış açılarıyla bakmaya başlarlar.
YETENEK GELİŞTİKÇE MEKÂN KAVRAMI DA GELİŞİR
İlköğretim öğrencilerinin resimlerdeki mekânlarda nesnelerin yanında figürlerde belirgindir. Çocuklar yaptıkları resimlerin mekânlarında eğer yaşadıkları yerse mekân ağırlıklı olarak anne, baba ve kardeşlerin yer aldığı figürleri kullanırlar. Mekân okul ortamıysa öğretmeni ve arkadaşları figür olarak mutlaka yerini alır. Çocuk için öğretmenler vazgeçilmezdir. Onlar için öğretmen varsa mekân da daha anlamlı hale gelir. Bazen çizilen mekânın yanında figürler sıra sıra dizilir, bazen de önem derecelerine göre yerleştirilir. Çocuk için en önemli figür en büyüktür. Çocukların yetenekleri ve özellikleri geliştikçe mekân ve figür kavramında da gelişim görülür. Bu durum gelişime bağlı paralel olarak ilerler. Ayrıca çocuğun resimsel gelişimi yaşa ve gelişim evrelerine bağlıdır.
RESİMLERDE MEKÂNLAR NE ANLATIR?
Çocukluk döneminde resimlerdeki mekânlar aslında çocuk için çok şeyi ifade eder. Çocukların yaşadıkları yere yani var olan mekâna ait duygularını hissetmek ve anlamak için resimler en güzel araçtır. Onların sosyal ve kültürel hayatlarını değerlendirmek açısından da bizlere fırsat tanır. Çocuk resimleri içgüdüsel kontrolsüz olarak yapılan karalama evresinden sonra anlamlı hale gelmeye başlar. Bu durum normal gelişim gösteren çocuklar için geçerlidir. Çocuklar zamanla çizdiklerini benzetme çabasına girerler. Benzetme çocuklar için önem taşır. Resimlerde mekân kavramı başlangıçta boşluk olarak kullanılsa da beş yaşından itibaren bu kavram yavaş yavaş oturmaya başlar. Resimlerde mekânlar içerisinde güneş, bulutlar, gökkuşağı, ağaçlar, kuşlar, kelebekler, çiçekler, evler ve özellikle mutluysalar kalpler vazgeçilmezleridir. Bu dönem onlar için figürlerde çöp adam olarak adlandırdığımız figürlerle doludur. Figürlerde oranlar ve perspektif henüz görülmez. Resimler sevdikleri renklerle renklendirilir. Resimlerde nesnelerin ya da figürlerin kendi renkleri yerine sevdikleri renkler tercih edilir. Çocuklar bu dönemlerde kendilerine göre basit şemalar oluştururlar. Bir çocuk resmine baktığımızda ve mekân kavramı açısından incelediğimizde şema olarak görülen iki pencere bir kapıdan oluşan evler çocuk için aslında sadece bir ev değildir, yaşadığı yerin, duygularının ifadesidir. Çocukların küçük yaşta oluşturdukları bu basit şemanın anlamı onlar için çok büyüktür ve bu basit şemalar genellikle var olan mekânlardır.
PAYLAŞIMDA BULUNDUKLARI KİŞİLERE DE YER VERİRLER
İlköğretim öğrencilerinde yaş ilerledikçe ve içerisinde yaşanılan deneyimler arttıkça mekân içerisindeki nesnelerin birbirlerine olan konumu, mesafeleri, yön kavramı ve boyutları da belirginleşmeye başlar. Mekân kavrandıkça resimlerdeki mekânda değişir. Resimlerdeki mekânlarda yaşa bağlı olarak ev çizdiklerinde bazen saydam bir şekilde anlatma yolunu seçerler. Resimde evler genellikle önden şema halinde görülür ama evin içerisindeki nesne ve figürleri göstermek isterler. İşte o zaman onlar için duvarlar saydamdır. Bu şeffaflıkla mekânın içerisinde ne göstermek, ne resmetmek istiyorlarsa bize bunu mutlaka gösterirler. Artık onlar için duvarlar yoktur. Resimlerde, ev içerisinde koltuklarda oturan figürleri görmek zor değildir. Masanın üzerinde vazoda çiçekler yer alabilir. Bunu yaparken bazen de üstten bakmayı tercih ederler. Mekân içerisindeki nesneleri önden çizerler fakat mekâna üstten bakarlar. Onlar için önemli olan mekânın içerisinin resminde yer almasıdır. Ev mekânlarında özellikle aile bireylerini tanıtırlar. Resimde mekân okul olduğunda ise okuldaki paylaşımda bulundukları kişilere yer verirler. Önemli olan orada olanların resmedilmesidir. Asıl çabaları budur.
İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN RESİMLERİNDE DIŞ MEKÂNLAR
Çocuklar resimlerinde belirli bir gelişim döneminden sonra iç mekânların yanı sıra dış mekân resimleri de görülür. Ailece yapılan bir piknik onlar için bu günün anlamını açıkça gösterir. Peki ya hayvanlarla dolu çiftlikler… Evimizin bahçesi… Çocuklarla dolu sokaklar… Karlı bir kış gününde kalın giydirilmiş figürlerle birlikte kardan adamlar… Yaz tatilinin deniz kenarında yapılan kumdan kale günleri… Ormanın yeşil ağaçlarla ve hayvanlarla dolu oluşunun keşfi… Bu mekânlar çoğumuzun çocukluğunda yaptığı unutamadığımız belki tekrarını istediğimiz günlerin resmedilişidir. Aslında çok şeyi ifade eden dış mekânlar çocuk resimlerinde ne kadar güzeldir. Çocuklar için piknikler açık havada ailece yapılan bir tatil günüdür. Mekân resimlerinde piknikleri 7 yaşından itibaren sık görebiliriz. Resimlerde zeminde bir örtü üzerinde yenmek üzere hazırlanmış yiyecekler ve bunun yanı sıra genellikle yan tarafta kendisiyle top oynayan aile bireyleri yer alır. Bazen figürler ip atlar, bazen uçurtma uçururlar. Resimdeki yeşillikler üzerinde kuşlar ve kelebekler uçuşur. Bu hayvan figürlerinin yoğun bir şekilde görüldüğü diğer dış mekân resimleri ise çiftliklerdir. Hayvanlarla doludur ve resimlerde çitler mutlaka yerini alır. Resimlerdeki çiftliklerde belli bir yaşa kadar hangi hayvanın hangi büyüklükte olduğu onlar için önem taşımaz. Çocuk sevdiği hayvanları ya da paylaşımda bulunduğu hayvanları diğerlerine göre büyük çizmek ister. Bu hayvanlar arasında, atlar, köpekler, tavuklar, kuşlar, zürafalar, filler ve kelebekler gibi hayvanlar sık görülür. Aynı hayvanlar yine evlerinin bahçelerini resimlediklerinde yer almaz mı? Bazı hayvan figürlerine defalarca yer verirler. Hayvan figürleriyle birlikte çocuklarla dolu sokaklar en sevdikleri konular arasındadır.
MEKÂNLARA AİT DUYGULAR
Mekân resimleri incelendiğinde çocukların duygularını anlamak zor değildir. Çocukları resim yaparken etkileyen çok etken vardır. Bazen bilinçli olarak bir konuya yönelirler bazen de farkında olmadan içlerinden geleni resmederler. Bu konular arasında; aile, bayram ve tatil gibi konular yer alır. Çocuklar mevsimlere bağlı olarak da bazı konulara yönelirler. Mevsimler değişince çocuk resimleri de değişir. Resimlerde mekânlar karlı bir kış günüyse heyecanla resmedilir. Çocuklar her yerin bembeyaz oluşunu kardan adamsız göstermek istemez. Resimlerde konu karlı bir kış gününün mekânıysa hemen kardan adam merkeze oturtulur. Üst üste giderek küçülen üç daire onlar için ne kadar anlamlıdır. Kardan adam mutlaka bize bakar. Mekân içerisinde kalın giyinmiş figürler kartopu oynar ve yavaştan kar yağmaya devam eder. Peki çocuk duygusuyla kış mevsimi böyleyken yaz nasıldır? Yaz deyince çocuk için tatil mekânları vazgeçilmezdir. Güneş, deniz, dağlar ve gökkuşağı en sıcak, en canlı renklerle resmedilir. Deniz kenarında oynayan çocuk figürleri, kumdan kaleler, en canlı yeşile boyanmış ormanları yaz mevsiminin resimlerinde görmemek mümkün değildir.
AİLESİNİ RESMEDEN ÇOCUKLAR
Şimdi çocukluğumuza ya da çocuklarımıza tekrar dönelim. Bütün bu mekân resimlerimiz içerisinde en çok yer alan aile, öğretmen ve çocuk figürleri değil midir? Aileden bahsedelim biraz. Annesi ve babası çalışan çocuklardan bahsedelim. Bir dış mekân resmini ele alalım. Belki de biraz hüzün resmini. Mekân resimlerinde örneğin konumuz anneler günü olsun, annesine doyamayan annesi işe giderken elinde çiçekle evinin penceresinden “anne bugün işe gitmesen olur mu?” diye seslenen çocukluğumuz ya da çocuklarımız var. Bunun yanında babasını işten eve erken gelmiş oyun oynuyorlar gibi resmeden. Tatil gününü ailesiyle birlikte olmaktan çok mutlu olduğu için figürleri el ele yapmaktan keyif duyan çocuklar… Öğretmenlerine olan bağlılık ve sevgisini resimlerinde okul mekânı içerisinde kalpler ve çiçeklerle gösteren çocuklar… Aslında bu çocuklarda biziz, bizim çocukluğumuz, bizim çocuklarımız ve bizim yaşadığımız mekân resimleridir.
DOÇ. DR. AYLİN GÜRBÜZ KİMDİR?
1978 Edirne doğumlu olan (Beyoğlu) Gürbüz, 1994 yılında Edirne Lisesi’nden mezun oldu. Resim sanatına olan tutkusuyla özel yetenek sınavlarına giren sanatçı, sınavları kazanarak eğitimine başladı. Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Resim-İş Öğretmenliği Programını, Eğitim Fakültesi ve Bölüm birincisi olarak tamamladı. 2004 yılında Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı Resim-İş Eğitimi Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlayan Gürbüz yine aynı bölümde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı. 2010 yılında ise doktora eğitimi için Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü’ne geçiş yaptı ve 2013 yılında mezun oldu. 2014 yılından itibaren araştırma görevlisi olarak Trakya Üniversitesi’nde çalışmaya devam etti. 2017 yılında aynı Üniversitede önce Dr. Öğretim Üyesi daha sonra Doçent oldu. 2018 yılında Güzel Sanatlar Eğitimi Bölüm Başkanı oldu ve halen görevini sürdürmeye devam etmektedir. 2021 yılına kadar 3 uluslararası olmak üzere 9 kişisel sergi açtı.