Güncelleme Tarihi:
İlhanlı Devleti, 1256 yılında Hülagun Han tarafından merkezi başkenti Tebriz'de kurulan, monarşi hükümet rejimiyle yönetilen bir Moğol devletidir.
1256 yılında Cengiz Han'ın torunu tarafından kurulan devlet, Azerbaycan'ın Tebriz şehrini merkez üstü yaparak yönetimi devletler arasında sağlamaya çalışmıştır. Moğol devleti olan İlhanlılar, Anadolu topraklarında varlığını sürdürmeye ve geliştirmeye devam eden bilim, kültür ve ticari yapıların yıkımına sebebiyet vererek, bu alanda birçok gerilemenin de ana aktörü görevini üstlenmişlerdir. Tengri inancıyla bütünleşen dini sembolleri, İslamiyetin dışında Budizm ve Şamanizm inancı ile de birleşmiştir. Yüzyıl kadar bir süre dahilinde devlet otoritesini sürdüren İlhanlı Devleti, 1336 yılında kendi iç siyasetinde yaşadığı karışıklıklardan dolayı birden fazla devletçik yapısına bölünerek parçalanmıştır.
İlhanlı Devletinin Kuruluşu
Anadolu Selçuklu Türkleri ile 1243 yılında yapmış oldukları Kösedağ Savaşı ile zafer kazanan İlhanlılar, birden fazla devleti içine alarak oluşturmak istedikleri Han topraklarını; İran, Irak, Suriye, Filistin, Mısır ve Azerbaycan işgallerinden sonra daha da genişletmiş ve 1256 tarihinde de Moğol hükümeti altında İlhanlı Devleti resmen kuruluş göstermiştir. Anadolu ve diğer topraklarda hakimiyet alanını geniş tutan devlet, İslamiyet’i de yerleştiği bu topraklarda benimsemiştir.
İlhanlı Devletinin Kurucusu
Cengiz Han'ın torunlarından biri olan Hülagun Han tarafından kurulan ilhanlı devleti sınırları genişletmek, bölge üzerinde tamamen bir han devleti kurma düşüncesiyle ortaya çıkmıştır. Hülagun Han, devletin hukuk sistemini şer ve hukuk sistemiyle harmanlamış ve hakim olduğu her bölgeye ayrı bir kadılkudat atayarak, otoritesini korumaya çalışmıştır. Devletin İslamiyet’i benimsemesinden sonra yaşadığı kültürel asimilasyon, hukuk sisteminde şeriat hususunu doğurmuş, bu sayede davalar şeriat eksenli kesin sonuçlarla baş başa bırakılmıştır.
İlhanlı Devletinin Hükümdarları
İlhanlı devleti, yıkılış tarihine kadar toplam 11 ayrı hükümdar tarafından yönetilmiş, 1336 tarihinden sonra da parçalanan devleti yapıda iki ayrı yönetim içerisinde atamalar dahilinde 6 hükümdar daha bu kronolojiye dahil olmuştur. İlk hükümdar devletin kurucusu olan Hülagun Han'dır. Hülagun'un ölümden sonra tahta geçen Abaka, beş yıl boyunca siyasi anlaşmazlıklardan dolayı tahta oturamamıştır. Budist inancıyla yetiştirilen Abaka, siyasi amaçlarını korumak maksadıyla Hristiyanlarla önemli etkileşimlerde bulunmuş ve devletin gelişimi için önemli adımlar atmıştır.
Abaka'nın vefatından sonra yerine geçen kardeşi Ahmet Teküder, iki yıl gibi bir süre dahilinde tahta kalmayı başarmış, devlet içinde yaşanan siyasi saltanat kavgalarından sonra Abaka'nın büyük oğlu Argun tarafından tahtan indirilerek, hükümdarlığı son bulmuştur. Argun'un hükümdarlığı zamanında yaşanan vergi gelişmeleri ve müsrif kişiliği devletin ilerleyişini duraksatmış ve genç yaşta ölümü üzerine kardeşi Geyhatu hükümdarlığa seçilmiştir. Tüm bu hükümdarlar haricinde de İlhanlı devletinin parçalanmasına kadar giden süreçte, Baydu, Gazan, Olcaytu, Ebu Said Bahadır, Arpa ve Musa hükümdarlıkları yaşanmıştır.
İlhanlı Devletinin Sınırları
İlhanlı devleti, uzun yıllar verilen savaşlar sonucunda Anadolu Selçuklu Devletinin ve diğer devletlerin yenilgi almasıyla ortaya çıkmıştır. Kösedağ savaşıyla başlayan sınır genişletme politikası, Irak'ta Bağdat'ın alınmasıyla, Suriye, Filistin, Mısır, İran işgalleriyle ve Azerbaycan'ın Tebriz şehrinin merkez başkent seçilmesiyle beraber kurulmuştur. Han topraklarına kavuşmak isteyen İlhanlı Devleti, sınırlarını genişletmek adına birden fazla devleti kendi himayesi altında yönetmeye çalışmıştır.
İlhanlı Devletinin Yıkılışı
İlhanlı devletinin parçalanmadan önceki son hükümdarlarından biri olan Ebu Said Bahadır'ın, ölümünden sonra yaşanan iç karışıklık bir yıl içinde merkezi otoriteyi sarsmış ve önüne geçilemeyecek bir hal almıştır. Devletin parçalanmasının ardından bölgesel yönetimlerle de hükümdarlar, devleti yönetmeye çalışmış ancak son İlhanlı hükümdarı olan Tagay Timur'un öldürülmesiyle beraber devletin varlığı tamamen son bulmuştur.