Güncelleme Tarihi:
Düşünebilen, yorum yapabilen tek varlık olan insanın kendisi ile kuracağı iletişim, kendisi de dahil herkesi etkiler. Özellikle de yaptığı iş başkalarına bilgi aktarmak, rol model olmak, çocukların, gençlerin kısaca ülkenin geleceğine yön veren, güçlü bir toplumun inşasına tuğlalar ören eğitimciler için iletişim son derece önemli ve özel bir yetenektir. Tüm yetenekler gibi fark edilmesi ve geliştirilmesi gerekir. İçinde insan olan tüm meslek dalları özeni, iyi niyeti, önemsemeyi, değer vermeyi, önemsenmeyi en önemlisi de anlaşılmayı gerektirir.
EMPATİ EKSİKLİĞİ ÖNYARGIYI GETİRİR
Bir eğitimcinin sahip olması gereken özelliklerin başında iyi bir iletişimi mümkün kılan empati, dinleme, hoşgörü ve saygı gelmektedir. Neredeyse bir iletişim mucizesi sayılan bu özellikler öğrenciyi anlayabilmenin de temelidir. Öğrenci pırlanta gibidir. Çoğu kez de üzeri toz kaplamış pırlanta. Kendini tanıyamama ve özgüven eksikliği başta olmak üzere; yetişkinler tarafından anlaşılamamak, hedef belirleyememek, akranları ile sürekli kıyaslanmak, hayatın geri kalanı hakkında endişeler gibi nedenlerle üzeri tozlanmış, ne kadar değerli olduğu ilk bakışta fark edilemeyen pırlantalardır. Eğitimcinin yapması gereken ise güçlü bir nefesle tozu üfleyerek ya da üşenmeden tozun her zerresini en ince detayına kadar temizleyerek öğrencinin gerçek değerini özenle, önemseyerek ve öğreterek ortaya çıkarmaktır. Başkalarına kendini iyi değerli hissettirmenin başında gelen empati, herkesin bildiği gibi kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak onun duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışmasıdır. Çok basit bir tanım gibi görünse de üzerinde durulması gereken biz özellik olan empati bireylerin kendilerini iyi hissetmelerini sağlamaktadır. Koşulsuz kabul ve saygıyı esas alan empati ile eğitimciler; öğrencilerin cinsiyeti, ailelerin maddi durumu ve statüsü, öğrencinin doğup büyüdüğü coğrafya ve fiziksel özellikleri başta olmak üzere bireyi birey yapan etkenlere bakmadan onları anlamaya çaba göstermelidir. Empati eksikliği önyargıyı da beraberinde getireceğinden iletişim çoğu kez başlamadan bitmektedir. İnsanın yaşı kaç olursa olsun tek isteği 'anlaşılmak'tır ve empati ile karşımızdaki kişiye aslında onu anladığımızı söyleriz. Bu ise çoğu öğrencinin kendini iyi ve huzurlu hissetmesini sağlamaktadır. Empati ile eğitimcilerin öğrencilerine verdikleri en değerli mesaj ise onları “anladıkları” ve “önemsedikleridir”.
ÖĞRENCİLER BİRER AYNADIR
Öğrenci hiçbir detayı kaçırmayan, her şeyi yansıtan pırıl pırıl bir ayna gibidir. Kendisine rol model aldığı eğitimcileri tavırları, sözleri, davranışları, yaptıkları ve yapmadıkları ile örnek alarak kendi hayat yolunda yolunu aydınlatan ilham kaynağı olarak görmektedirler. Bu yüzden sağlam bir motivasyon kaynağı olan eğitimcilerin sözlü ve sözsüz iletişim özellikleri de çok önemlidir. Kendine güvenen, hayata pozitif bakan, insanı okumayı bilen eğitimciler bu özellikleri ile gençlerin hayatına ışık olmakta ve onların hayatları için geçecekleri yolları aydınlatmaktadırlar. Bazen anlatılan bir hikaye, bazen de konuşma içinde geçen bir cümle o an gerçek bir desteğe ihtiyacı olan birinin hayatında çok kıymetli hale gelmektedir. Olumsuz cümlelerden ziyade olumlu cümleler, güven veren beden dili ile samimi ve sıcak bir iletişim sadece öğrencilere değil yetişkinlere de iyi gelmektedir.
KİLİT NOKTA: SAYGI
Dinleme en temel ama en çok ihmal edilen iletişim özelliklerinin başında gelmektedir. Herkesin anlatacak bir hikayesi vardır ve bunu anlatmaları için özellikle küçük yaşlardan itibaren bireylerin konuşmaları konusunda cesaretlendirilmeleri gerekmektedir. “Söz gümüşse sükut altındır” atasözünün aksine konuşmak; bireylerin kendini anlatabilmesi, derdini tasasını ifade edebilmesi açısından önemlidir. Anlatılmaya değer görülüyor isek aynı şekilde dinleyerek bu değerin karşılıklı olduğunun belirtilmesi önemlidir. Dinlemek zaman, özen ve önem gerektirmektedir. Dinleme için sadece kulak yeterli değildir. Göz teması ve kalbin desteği önemlidir. Yaşça büyük olan bireylerin özellikle de eğitimcilerin, öğrencinin yaşı kaç olursa olsun, eğitim seviyesi ne olursa olsun dinlediğini hissettirmesi gerekmektedir. Bunu da anlatılan konuyla ilgili sorular sorarak, konuşmacıyla göz teması sağlayacak şekilde yönelerek ve “evet” “anlıyorum” “hı hı” gibi ifadelerle gerçekleştirmektedir.
İletişimin bir diğer yanı da saygıyı içermesidir. İlişkilerde yapıcı bir tavrı, nezaketi ve iyiliği içeren saygı genel anlamda bilindiği gibi yaşça büyük kişilere değil herkese hatta tüm canlılara ve doğaya gösterilmelidir. Eğitimcilerin öğrencilerin saygısını kazanmak için yapması gereken ilk olarak kendisine ve işine saygı duymasıdır. Bu da eğitimin ve paylaşılanların içeriğine olumlu olarak yansımakta ve öğrencileri de olumlu biçimde etkilemektedir. Saygı korku salarak değil, iyi niyetle, içtenlikle ve sabırla yürütülen bir iletişim ve ilişki sürecinin sonunda kazanılmaktadır. Korku ile elde edilen saygı 'mış' gibi olmaktan öteye gitmediği için eğitimciler başta olmak üzere tüm yetişkinlerin öğrenciler ve gençlerle kurdukları iletişimde bu düşünceyi esas alması önemlidir. Kendisini saygı ile yaklaşıldığını hisseden tüm canlılar aynı şekilde saygı ile karşılık vermektedirler. Tenis topunu duvara ne kadar sert atarsak o kadar sert ve hızlı bir biçimde bize geri döner. Yumuşak ve yavaş bir biçimde atılan top aynı şekilde hızını yavaşlatarak atıldığı noktaya geri döner. İletişimde de ne kadar sert ve öfkeli ve saygıdan yoksun olunduğunda tepki de benzer olmakta, aksi durumda ise iletişim saygı, iyilik ve hoşgörü üzerine kurulmaktadır. Kurulan sadece iletişim değil, sağlam bir eğitim dönemi, kendine güvenen bir kişilik ve sağlam düşünen bireylerden oluşan gelecektir.
İletişim kurulamadığı için ya da yanlış iletişimin sonucunda, kendini değersiz ve eksik hisseden, hedefleri olmayan, kendisi ve toplumla kavgalı, geleceğe dair ümit beslemeyen bireyler yetişmektedir. Her bireyin kıymetli olduğunu bilmesi, kendine güvenmesi, kendisi ve başkası ile olan iletişimini sağlıklı bir biçimde oluşturup yürütmesi ülkenin geleceğinin sağlam temellere oturması açısından önemli ve gereklidir.
DOÇ. DR. ZÜLFİYE ACAR ŞENTÜRK KİMDİR?
Aydın Söke doğumludur ancak aslen Konyalıdır. Ortaokul ve Liseyi Savaştepe Öğretmen Lisesi’nde bitirdi. 1997 yılında Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümünden mezun oldu. Aynı yıl Amerika’da Indiana Üniversitesi’nde İngilizce kursu aldı. Bir yılın ardından Türkiye’ye dönüp özel sektörde Halkla İlişkiler Uzmanı, Satış Pazarlama Sorumlusu ve Reklamcı olarak çalıştı. 2002 -2004 yılları arasında Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu’nda dışarıdan derslere girdi. Bu süreç kendisi için o kadar keyifli geçti ki akademisyen olmaya karar verdi. 2004 yılında Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Halkla İlişkiler yüksek lisansını bitirdi. 2006 yılında Manisa Celal Bayar Üniversitesi Turgutlu Meslek Yüksekokulu’nda öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. Bu süreçte farklı kurumlara eğitimler verdi. Turgutlu Ticaret Odası Kadın Girişimciler Kurulu üyeliği yaptı. Ticaret Odası’nın işbirliği ile iki adet kişisel fotoğraf sergisi açıp fotoğrafları satarak elde edilen geliri okullara ve derneklere bağışladı. 2013 yılında yine Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Halkla İlişkiler Ana Bilim Dalından Doktor unvanı aldı. 2014 yılında Gaziantep Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümüne Yardımcı Doçent olarak atandı ve bir yıl sonra evlenip Uşak’a geldi. 2016 yılında Yardımcı Doçent olarak başladığı Uşak Üniversitesi İletişim Fakültesinde çalışmaktadır. 2017 yılında Doçent unvanı almıştır. Bilimsel çalışma alanlarının başında Halkla İlişkiler, sosyal sorumluluk, reklam gibi konular geliyor. Editörlüğünü yaptığı iki bilimsel kitabı vardır. 2018 yılından beri Eşme Meslek Yüksekokulu Müdürü olarak görev yapıyor.
Öğretmen Lisesi anılarını yazdığı “Rutubetin Mavi Hırkası” adlı kitabı bulunuyor. Çok sayıda kurum ve kuruluşların davetlisi olarak 100’den fazla eğitim, seminer ve toplantıya konuşmacı olarak katıldı. Kitapları, yazmayı, fotoğraf çekmeyi, doğayı, öğrencilerini ve okulun bahçesinde baktığı 10’dan fazla köpeği çok seviyor. Beş adet kişisel fotoğraf sergisi ve kaleme aldığı çok sayıda hikayesi vardır.