Güncelleme Tarihi:
Tatilde ertelediğimiz hobilerimize zaman ayırabilir, geniş zamanda yapmak istediklerimizi, çalışma dışında yaptığımız planlarımızı gerçekleştirme fırsatı buluruz. Tatiller genellikle yaşamımızda güzel geçen günler olarak aklımızda kalır ancak tatiller sürelidir ve biter. Tatillere hem çabuk alışılır hem de her güzel şey gibi kısa sürede geçer gider. Hepimizin bildiği 2 günlük cumartesi pazarın ardından işe başlamanın zorluğu üzerine söylenen Pazartesi sendromu diye bir kavram var. Bu durumu bir de uzun tatil sonrası okula veya işe dönme olarak düşünelim. Tatil dönüşleri özellikle çocuklarımız için zorlayıcı bir durum olarak ele alınıyor. Çocukların tatil sonrası okula başlamaları ve uyum sağlamaları psikolojik açıdan zorlayıcı bir durum olarak görülüyor. Tatile uyum hızlı, okula uyum ise yavaş olabilir. Tatil ve okula uyum arasında ters orantı olduğu söylenebilir. Okula uyumunu etkileyen yaş, okula ve öğretmenine bağlılık düzeyi, okul iklimi, aile ortamı gibi faktörler bulunur. Durumu kolaylaştırmada aileye, öğretmene ve okul idaresine düşen görevler var.
AİLELER ÇOCUKLARINI ANLAYIŞLA KARŞILAMALI
Aileler okula başlamada, uyum sürecinde yaşayacakları korku, kaygı, endişe, tedirginlik, gerginlik gibi olumsuz duygular yaşayabileceğinin fakında olmalı ve anlayışla karşılamalı. Çocukların yaşadıkları duyguları ifade etmelerine, duyguları hakkında konuşmalarına izin verilmeli, yaşadığı duygular dikkatle dinlenmeli, sabırlı olunmalı, duygularıyla alay edilmemeli, küçümsenmemelidir. En önemli nokta tatilde çocukların rutininin olabildiğince bozulmamasıdır. Örneğin yatma kalkma saatlerinde aşırı farklılıkların olmaması, düzenli kitap okunması, kısa ödevler yapılması gibi. Burada dikkat edilmesi gereken nokta çocukların hoşlanacağı, ilgi alanlarına göre kitap seçiminin yapılmasıdır. Bu seçim onların okuma sürelerinin ve dikkat sürelerinin artmasına neden olabilir, okuma isteklerini arttırabilir ve okuma alışkanlığı kazanmalarına yardımcı olabilir.
OKUL FİKRİNE ALIŞTIRILMALILAR
Okul başlamadan birkaç gün önce okulun başlayacağı ve okula gideceği fikrine alıştırılmalı ancak sık sık tekrar okulun açılacağı da dile getirilmemelidir. Sık tekrar etmek çocuklarda strese yol açabilir. Okulun açılacağı küçük yaştaki çocuklara masallarla anlatılabilir. Bazı çocuklar duygularını doğrudan ifade edemeyebilir karın ağrısı, baş ağrısı şeklinde gösterebilir. Eğer fizyolojik bir sorun yok ise ebeveynler kararlı bir tutum sergilemeli ve çocuğu okula göndermelidirler. Ayrıca Çocuklar tatile girdiklerinde karne aldıklarında nasıl ödüllendiriyorsa, okula başlamalarını ve istekli gitmeleri de ödüllendirilebilir.
ZORLUKLARDAN KONUŞULMAMALI
Çocukların yanında ebeveynlerin okula giderken erken kalkma, servise yetişme, ödev yapma, arkadaş sorunları gibi okula başlamanın zorlukları ile ilgili konuşmamaları önemlidir.
Okulun ilk günlerinde akademik başarıya odaklanılmamalı, etkinliklere ve oyunlara daha çok yer verilmeli. Burada etkinlik ve oyunlarda teknolojik olanlara değil, aile üyeleriyle birlikte yapılan etkinlik ve oyunlar olmasına özen gösterilmeli. Okul sonrası eve dönen çocuklarla biraz daha fazla ilgilenilip, birlikte onların hoşlandığı etkinlikler, yemekler yapılabilir. Okula hazırlık sürecine çocuklar da dahil edilmeli, okul eşyaları birlikte hazırlanmalıdır. Tatil döneminde okul arkadaşları ile buluşmasına izin verilmesi okula uyumu kolaylaştıran diğer bir faktör olabilir.
OKUL AİLE İŞ BİRLİĞİ ÖN PLANDA OLMALI
Hem ailelerin hem de öğretmenlerin okulun ilk günlerinde çocuklara karşı daha anlayışlı olmaları uyum sürecinde oldukça önemlidir. Öğretmenler ise okulun ilk günlerinde yoğun dersler yerine çocukları rahatlatacak beden eğitimi, resim, müzik gibi derslere ve etkinliklere öncelik vererek uyum sağlamalarını kolaylaştırabilir. Diğer yandan öğretmenler öğrencilerden okula başlama ile ilgili olumlu veya olumsuz duygu ve düşüncelerini sınıfta paylaşmalarını isteyebilir. Sınıfta çocukların tatil anılarını ve okul için yeni dönemde planlarının neler olabileceği hakkında konuşmaları istenebilir. Okul idaresi ise okul aile iş birliğini ilk günlerde ön plana çıkararak çocukların uyum sağlamasına yardımcı olabilir. Örneğin okullarda ailelerin de dahil olabileceği ve çocukları ile birlikte katılacağı etkinlikler düzenlenebilir. Çocukların uyumunda problemler devam ediyorsa, artıyorsa profesyonel destek alınabilir, psikolojik danışmanlardan yardım istenebilir. Tüm öğrencilerimize başarılar, ebeveyn ve öğretmenlere kolaylıklar dilerim.
PROF. DR. NURTEN SARGIN KİMDİR?
Prof. Dr. Nurten Sargın, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitimde Psikolojik Hizmetler Bölümü’nü bitirdi. Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimleri Enstitüsünde yüksek lisans ve doktorasını tamamladı. Bu süreçte Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde Psikolog, Uzman Psikolog ve Psikolog Dr. olarak çalıştı. 2000-2011 yılları arasında Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi olarak çalıştı. Halen Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalında Profesör Doktor olarak görev yapıyor. Çok sayıda kitabı, kitap bölümleri, makaleleri, ulusal ve uluslararası düzeyde sunulmuş ve yayımlanmış bildirileri, proje görevleri, ABD ve Finlandiya’da mesleki deneyimleri bulunuyor. Evli ve 2 çocuk annesi.