Güncelleme Tarihi:
Tanrısal anlatım adıyla da bilinmekte olan iç çözümleme tekniği daha çok psikolojik romanlarda kullanılmaktadır. İngiliz yazar Virginia Woolf'un geliştirmiş olduğu ''bilinç akışı'' tekniği ile roman ve öykülerde iç çözümleme kullanımı söz konusu olmaya başlanmıştır. 20. yüzyılın başından itibaren tiyatro oyunlarında da karakterlerin duyguları ''dış ses'' ile izleyicilere aktarılması durumu söz konusu olmuştur.
İç Çözümleme Tekniği Nedir ve Nasıl Yapılır?
Anlatıcı ve onun hâkim bakış açısı doğrultusunda kurulmuş olan, anlatıcının kahramanın zihninden geçenleri okumuş olduğu anlatım tekniğine iç çözümleme adı verilir. Bu teknikte anlatıcı, figürün zihnine rahatlıkla nüfuz ederek onun kafasından geçen düşüncelerini “diye düşündü” gibi ifade ile okuyucuya aktarır ve figürü edilgenleştirerek anlatır.
İç çözümleme tekniğinin nasıl yapıldığının daha iyi anlaşılması adına bir örnek verilmesinde büyük fayda olacaktır. İşte örneği ile iç çözümleme tekniğinin yapılışı;
“Yavaş yavaş merdivenleri indi. Orta kata geldiğinde ise müdürün odası gözüne ilişti. Şakir Bey’i bir kere görmek hiçte fena olmaz diye düşündü. Kocası ile alakalı olarak ondan malûmat alabilirdi, hademe ile birlikte içeriye haber gönderdi.” (Peyami Safa, Canan)
Karakterlerin sahip olduğu duygu ve düşüncelerini yazarın ağzından anlatılması durumuna iç çözümleme adı verilmektedir. İç çözümleme tekniğinin uygulandığı örnek romanlar arasında;
- Peyami Safa'nın; Matmazel Noraliya'nın Koltuğu adlı romanı,
- William Faulkner - Ses ve Öfke adlı eseri,
- Vladimir Nabokov - Cinnet adlı eseri en iyi örnekler arasında yerini almaktadır.
İç Özümleme Tekniğinin İç Konuşma İle Farkları Nelerdir?
En çok merak edilen ve araştırılan konulardan bir tanesi de iç çözümleme ve iç konuşma tekniği arasındaki farklar olmaktadır. Bu sebeple hakkında bilgi verilmesi son derece önemli olan konular arasında kendisine yer bulmaktadır.
İç çözümleme tekniği: Anlatıcı hikaye içerisinde aklından geçen şeyleri sanki karşısında durup konuşuyormuş gibi aktarır. Burada anlatıcı 3.kişi ağzından anlatılmaktadır. Yine burada hakim olan bir bakış açısının varlığı söz konusudur. Hakim bakış açısı ise Tanrı gibi, bir diğer ifade ile bir karakterin zihninden geçen her şeyi bilen ve karşısındakinin hislerini anlayan olmaktadır.
İç konuşma tekniğinde: İç konuşmada varlık göstermekte olan kahramanlar kendi kendilerine konuşmuş gibi olmaktadırlar. Karakterin zihninden geçen düşünceleri okuyucuya oldukça açık bir biçimde iletilir. Bu teknikte yapılan anlatım ise 1.kişi ağzından yapılmaktadır.
İç çözümleme tekniği ve iç konuşma tekniği esasında birbirinden farklı olan teknikler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu iki tekniğin arasındaki farklılığı en net bir şekilde ortaya konan özellikleri ise uygulanış biçimleri olmaktadır.
İç çözümleme tekniğinde belirlenmiş durumda olan karakterlerin taşımakta oldukları duyguları yazar tarafından okuyucuya aktarılmaktadır.
İç konuşma tekniğinde ise bizzat karakterin ağzından anlatılma işleminin gerçekleştirilmesi durumu söz konusu olmaktadır. Bu yönden tamamıyla birbirilerinden önemli ölçüde farklara sahiptirler. İç monolog adı ile de bilinmekte olan iç konuşma tekniğinde, karakterin sahip olduğu duyguları her zaman belli durumda değildir.
İç çözümleme olayı ise yazar tarafından yapılmakta olduğu için hisler, gözlemler kadar net bir haldedir. Bu durum iç çözümleme tekniğini, ,iç konuşma tekniğinden ayıran en önemli özellik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu anlamda her iki tekniğin uygulanışı birbirinden farklı olmaktadır.