Güncelleme Tarihi:
Üniversite ve kolejin kurucusu Hüseyin Şimşek’in hayali ise gelecekte de eğitim alanında yatırımlarına devam edebilmek. Uzun yıllardır eğitimin içinde olan Şimşek, “Gençler aldıkları lise diploması ile istedikleri üniversitelere girmeli” diyerek, sınavın üniversite sonrasında yapılması gerektiğini belirtiyor.
Evet. Sınava hazırlık süreci de, sınavlar da kesinlikle kalkmalı. Bir gencin liseyi bitirdiğindeki başarısı ve gelişimi çok net bellidir. Gençler aldıkları lise diploması ile istedikleri üniversitenin seçme sınavına girmeli ve kendi alanıyla ilgili bölümü tercih etmeli. Asıl sınav üniversiteden mezun olanlara yapılmalı ki, üniversitenin de başarısı ortaya çıksın. Çünkü insanın da kurumların da başarısı, yetkinliği, yeteneği ancak böyle ölçülür.
- Evrensel değerlere önem veriyorsunuz.
Eğitim kurumları olarak akademik ve bilimsel bakışla mutlu bir çalışma ortamı yaratarak öğretim üyeleri, öğretmenler, çalışanlar, öğrenciler ve ülke için katma değer sağlayan projeler üretmek, patent almak, sosyal, kültürel ve bilimsel alanda uluslararası eğitim kurumlarıyla yarışan çağdaş bir kurum olma hedefimiz vardır. Bu hedefe giden yoldaki çalışmalarımızda nitelik ve nicelik olarak evrensel değerleri ve standartları örnek alıyoruz.
GELECEKTE DE EĞİTİM YATIRIMI YAPMAYA DEVAM EDECEĞİM
- Devlet okullarının özelleştirilmesi gerektiğini mi düşünüyorsunuz?
Devlet eğitim işini özel sektöre yavaş yavaş devretmeli, hatta bazı okullarını özelleştirmeli. Maddi imkânları yeterli olmayanlar çocuklarımız da bu okullarda ücretsiz eğitim alabilmeli. Benim üniversitemdeki 13 bin öğrenciden lisansta yüzde 40’ı, ön lisansta da yüzde 52’si burslu okuyor. Türkiye’de özel okullarda eğitim alan öğrencilerin, tüm orta öğretim öğrencileri arasındaki oranı yüzde 5 civarında. Devletin üzerindeki eğitim yükü, özel öğretim kurumlarına kapasiteleri oranında aktarılabilir. Özel okulların tam donanımlı olması gerekiyor. Apartman dairelerinden bu işi çıkarmalıyız. Gelecekte maddi imkanlarım yeterli olursa yeni okullar açmaya, eğitime yatırım yapmaya devam edeceğim.
- Meslek liselerine sınavla girilmemeli
Şu anki eğitim durumumuz, sınavlara endeksli, ezbere dayalı bir model. Yakın zamanda da bundan kurtulacağımızı sanmıyorum. Halen çocuklar meslek liselerine ve meslek yüksekokullarına bile sınavla giriyorlar. Türkiye’de hem ara eleman ihtiyacı büyük ve bu ihtiyacı karşılamak için çocukları sınava sokuyoruz. Üretime yönelik eğitim planlaması yaparsak bu işi kökten çözeriz. Öğrencilerimizde çalışma şevki oluşturmalı; başarıyı özendirmeli ve teşvik etmeliyiz. Gençler yapacağı işte mutlu olmalı. Meslek liselerinin mutlaka yaygınlaştırılması gerekir. Ülke ihtiyaçları doğrultusunda gençlerimizi beceri ve yeteneklerine göre yönlendirilmeli, yetkinliklerini geliştirmeliyiz.
NEZAKET KURALLARINI OKULLARIMIZDA ÖĞRETİYORUZ
Laboratuvar ve uygulama çalışmalarını çok önemsiyorum. Eğitim kurumlarımızda çok sayıda laboratuvarımız, atölyelerimiz ve her akademik birimimizin uygulama mekânları var. Öğrencilerimizi mümkün olduğu kadar uygulama laboratuvar çalışmalarına da yönlendiriyoruz. Bunun dışında beceri ve yetkinlik geliştirmeyi çok önemsiyorum. Eğitim kurumlarımızdan mezun olan her gencin yemek yapabilmesi, bir enstrüman çalması, sporla uğraşması ve en az bir yabancı dil bilmesi gerekiyor. Ayrıca nezaket kurallarını da öğretmeye çabalıyoruz. Milli Eğitim müfredatında böyle bir ders yok. Ama biz söyleşi, sohbet içinde bu kuralları öğretmeye kararlıyız. Ayrıca ahlak kuralları ve evrensel etik değerlerle, milli ve manevi kültür mirasımızı da gençlerimize aktarmak için çaba harcıyoruz.
ÖĞRETMENLER ÇOCUKLARI DERSLİĞİN DIŞINA ÇIKARMALI
İyi öğretmen ve akademisyen bulmakta sıkıntı yaşıyoruz. Öğretmenler çocuğu kucaklamalı. Mutlaka bir yol bularak gereken bilgiyi çocuğa vermeli. Öğretmen çalışkan olmalı. Öğretmen sadece çocuk yetiştirmez, toplumun da öncüsü ve örnek insanıdır; rol modeldir. Öğretmenlerin koşulları şimdi çok zor, her gün kendini yenilemeli, yarının dersini akşamdan bir öğrenci gibi hazırlamalı. Mümkün oldukça çocukları dersliğin dışına çıkarmalı. İş arayan değil aranan insan olma hedefini gözetmeli; öğrencilerimiz arasında evrenseli yakalayan, kalkınmanın ve toplumsal sorunların çözümünde bilimin rehberliğine inanmış, güçlü ulusal ve toplumsal değerlere sahip, farklı görüş ve düşüncelere saygılı, araştırıcı ve yabancı dilde yeterli kişiler yetiştirmeli.
GENÇLER ÇOK ÇALIŞMALI
Hayata atılacak gençlerin çok çalışmasını isterim. Sevdikleri işte azimle, yılmadan, saat mevhumu olmadan çok çalışarak başarıya ulaşacaklarına inanıyorum. Kendi işimizi yapsak bile başarılı olmanın yolu her zaman çok çalışmaktan geçiyor.
MADDİ DURUMU İYİ OLANLAR BİR ÇOCUĞUN EĞİTİMİNİ ÜSTLENMELİ
Eğitim, ücretsiz yapılacak kadar değersiz bir mesele değildir. İster devlet okulu ister özel okul olsun, maddi durumu iyi olan aileler, kendi çocuklarının yanında bir çocuğun daha eğitim ücretini karşılamalı; devletin üzerinden bu yükün bir kısmını almalıdır. Ayrıca özel okullar da burslu öğrenci kontenjanları ile başarılı ve maddi desteğe ihtiyaç duyan çocuklara eğitim imkânı sağlamalıdır. Türkiye’nin, Cumhuriyetimizin 100. yılında eğitim sistemine ilişkin reformunu tamamlamış ve uygulamaya koymuş olacağına yürekten inanıyorum.
SİHİRLİ DEĞNEKLE EĞİTİM SİSTEMİNİ DEĞİŞTİRMEYİ İSTERDİM
Elimde bir sihirli değnek olsa eğitim sistemini kökünden değiştirirdim. 1954’te kapattığımız Köy Enstitüleri modelimizi kentlere adapte eder, üretimin içine bunu koyardım. O sistemi kapatıp, yok ederek Türkiye’ye çok büyük zarar verdiğimizi düşünüyorum. Eğitim sorununu çözmeden Türkiye’nin hiçbir sorununu çözemeyiz. Anne babalar da çocukların üzerinden kesinlikle baskıyı kaldırmalı, çocuklarıyla arkadaş gibi olmalı. Hala bazı aileler çocuklarına şiddet uyguluyor, şiddetten şiddet doğar. Her çocuğun notları çok iyi olmayabilir. Ama herkes de doktor, mühendis olacak diye bir zorunluluk yok. Beceri ve yeteneğine göre çocukları yönlendirmeliyiz. Sporcuya, sanatçıya da ihtiyaç var. Bu ülkeyi daha iyiye götürmenin tek yolu, eğitim sisteminin mutlaka yeniden kurgulanmasıdır. Bu kapsamda, Milli Eğitim Bakanımızdan beklentimiz çok fazladır. Herkes, eğitime katkıda bulunmalı. Bu işi de devlete bırakmamalı. İşadamları, parası olanlar iki fabrika yapıyorsa bir de okul açmalı. Herkesi eğitime katkıda bulunmaya davet ediyorum.
KİMDİR?
1954 Yılında Rize’de doğdu. 1968 yılında İstanbul’a geldi. Öğrenimini Maltepe Lisesi’nde sürdürürken inşaat sektöründe iş yaşamına başladı. Kartal Semiha Şakir Lisesi’nde mezun olduktan sonra 20 yıl boyunca inşaat ve emlak işleriyle ilgilendi. 1988 yılına kadar binden fazla konut, site, iş merkezi, okul ve hastane binalarını yaptı. Aynı zamanda Azerbaycan International Üniversitesinde lisans eğitimini tamamladı ve Azerbaycan Mimarlık ve İnşaat Üniversitesi’nde Mimarlık (Şehir Planlama) yüksek lisansı yaptı. Cumhuriyet Türkiye’sini daha uygar ve aydınlık bir geleceğe taşımada katkıda bulunmak, insanımızı hak ettiği yaşam olanaklarına kavuşturmak amacıyla inşaat sektörünün yanı sıra önce eğitim alanında 1985 yılında Çağdaşım Ana Okulu ve kreşini, 1991 yılında ise “Ana Okulu’ndan Üniversite’ye” sloganıyla Özel Marmara Eğitim Kurumlarını ve 1997 yılında da Maltepe Üniversitesi’ni kurdu.