Güncelleme Tarihi:
Hirfet kavramı Osmanlı dönemi içerisine ait olan bir ifadeyi kapsamaktadır. Osmanlı devletinde hirfet sistemi büyük bir öneme sahip olmuştur.
Hirfet Nedir?
Hirfet tanım itibari ile Osmanlı Devleti içerisinde kunduracılık, demircilik, duvarcılık, marangozluk ya da dokumacılık gibi küçük nitelikteki el sanatlarına verilen isim olmaktadır. Hirfet Sistemi, tek kelime ile özetlenecek olursa “rekabetsizlik” ekonomisi şeklinde ifade edilmektedir.
Osmanlı Döneminde Hirfet Sistemi Nedir?
Osmanlı Devletinde bulunan tüccar sınıfı büyük sermayeler ile başka bölgeler üzerinden mal getirip satan ve aynı zamanda da bu mala kâr koyarak parasına para katan, ilkel nitelikteki bir kapitalist sınıf olmaktaydı. Bir de mal üreterek bu malları pazar içerisinde satan ayrı bir kesim bulunmaktaydı. Bu kesim ise tüccar sınıfı şeklinde anılmamaktaydı. Yalnızca üretmiş olduğu malı satarak çok kar elde etmeyen, malın niteliğini bozmayan, pazara başka malları sokmayan bir sınıfı kapsamaktaydı.
Bahsedilen bu sınıf ise hirfet sistemine dahil olan sınıf olmaktaydı. Bu kişilerin arasında herhangi bir rekabet yasaktır. Bunun en önemli sebebi, Osmanlı toplumuna bakıldığında rekabetin malın niteliğinin bozulmasına, bir grubun çok daha fazla zenginleşmesine ve toplumun zararına yol açabileceği düşüncesinin yaygın olmasından dolayı kaynaklanmaktaydı.
Osmanlı Devletinde Hirfet sisteminin Temel Amacı Nedir?
Osmanlı Devletinde ilk amaç daima toplumun satın alacağı malı nitelikli ve ucuz olarak rahat bir biçimde satın alabilmesi olmuştur. Rekabetin getirebileceği riskler birtakım satıcıları fakirleştirir iken diğer satıcıları zenginleştirecek, kâr hırsı nedeni ile malın niteliğini bozacak olan satıcılar mevcut halka kötü nitelikteki mal satabileceğinden dolayı kesin bir şekilde rekabet yasaklanmıştır.
Esas olarak bu yaklaşıma ait olan yasakların bulunmasının nedeni o dönemlerde İslami olan anlayışın bu şekilde yorumlanması ve bununla beraber Orta Doğu halklarının mevcut geleneklerinden dolayı etkilenilmesidir.
İmam Gazali’ye göreyse bir satıcı malını satarak günlük yemek parasını çıkartmış ise pazarı terk etmelidir. Çok para için çalışmak ise doğru kabul edilmemektedir. Kişiler günlük parasını çıkarabildikten sonra zamanının geri kalanını öbür Dünya’yı kazanabilmek amacı ile için harcamalıdır şeklinde olan bir inanç söz konusu olmaktaydı. İşte bahsedilen inanç, o dönemin Osmanlı devletinin bir çeşit bir yasa ya da bir ilke olmuştur.
Osmanlı Devletinde Hirfet Sistemi Kapsamında Satıcıların Özellikleri Nelerdir?
Hirfet sistemine tabii olmuş satıcılar şayet pazarda çok kâr elde eden bir kişi olursa o kimseyi toplanarak devlete şikayet etmekteydi ve devlet de bahsedilen kimseye yaptırım uygulamaktaydı. Bu sebepten dolayı Osmanlı Devleti içerisinde tüccar sınıf hoş bir şekilde karşılanmamıştır. Kişilerin yalnızca gününü çıkartacak oranlarda para kazanmaları gerekmekteydi. Hirfet sistemine göre halk; daima istediği malı ucuz olan fiyattan satın alabilmelidir ve ayrıca bu malın da kalitesi yüksek olmalıdır. Bu sebepten dolayı esasında yeni çıraklar yetiştirebilen hirfet sistemine tabii olan küçük üreticiler ve satıcılar yetiştirmiş oldukları bu çıraklara çoğunlukla dükkân açabilme belgesi vermemiştir. Buna ek olarak çıraklar bin bir günde eğitilmekteydi. Aslında malın niteliğinin bozulmaması isteğinin beraberinde yeni satıcılar yeni olası rakipler olabilmekteydi. Bu durumda görülüyor ki esasında bu sisteme tabii bulunan kişiler, sistemi kendi çıkarları içinde kullanmıştır ve bir nevi pazar içerisinde tekel olmaya çalışmışlardır.