Güncelleme Tarihi:
Yan duran bir tabloyu düzelten birine, tatile giderken kendi nevresimini götürene, birinin yeni kalktığı yere oturmayanlara rastlamış olabilirsiniz. Takıntı yani obsesyon birçok insanda görülen, ağır vakalarda “Yok artık” dedirten düşüncelerden oluşuyor. Takıntılı kişiler sadece çevredekilerin şaşkın bakışlarına maruz kalmıyor, bazı takıntılar zaman kaybına yol açıyor, hayat kalitesini düşürüyor. En sık görülen takıntıları, tedavi yöntemini ve zararlarını Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzman Dr. Gökçe Küçükyazıcı anlattı:
ZAMAN KAYBINA NEDEN OLABİLİR
Takıntılar, herkeste zaman zaman belli oranda görülebileceği gibi, bazen de rahatsızlık kabul edilecek düzeyde olabilir. Örneğin, bazı insanlar bulundukları ortamda eşyaların düzgün durmasını isteyebilir. Biraz yamuk duran bir tabloyu düzeltmeden rahat edemez. Bazılarıysa temizlik konusunda diğerlerinden daha titizdir ya da çıkmadan evin kapısını kapattığından emin olmak için iki kere kontrol etme ihtiyacı duyabilir. Toplumda sık karşılaştığımız uğursuzluk getirir diye merdiven altından geçmemek gibi inanışlar da bir çeşit takıntı sayılabilir. Ancak normal kabul edilir. Eğer bu davranış veya düşünceler kişinin ya da çevresinin günlük yaşamını olumsuz etkileyecek düzeydeyse, kişiye içsel olarak çok sıkıntı veriyor, işini gücünü yapmasını etkiliyor ve ciddi zaman kaybına sebep oluyorsa, artık bu durum bir sorun demektir.
HER DÖNEMDE GÖRÜLEBİLİR
Takıntı, çocukluk çağlarından yetişkinliğe kadar her dönemde görülebilir. Çocukluk çağı ve ergenlikte başlayan obsesif- kompulsif bozukluklarda ailesel yatkınlığın daha fazla olduğu düşünülüyor. Bu yaşlarda buna tikler de eşlik edebilir. Erken yıllarda tanının doğru konulması ve tedavisi çok önemli. Bozukluk, kronik ya da alevlenmeler şeklinde seyredebilir, tabloya depresyon ve başka kaygı bozuklukları eklenebilir, bu da bireyin işlevselliğini ciddi oranda bozar.
SIKINTI YARATAN DÜŞÜNCELER
Takıntılar tekrarlayan, zihni meşgul eden ve kişide yoğun sıkıntı yaratan düşünceler (obsesyon) ve bu kaygıyı azaltma işlevi gören tekrarlayıcı ritüel benzeri davranışlarla (kompulsiyon) kendini gösterir. Kişi, bu düşünce ve davranışların saçma, mantıksız ve yersiz olduğunu bilir ancak kendini bunlardan alıkoyamaz. Bazen bu durumlardan dolayı gençler, çevre tarafından yanlış algılanabileceği endişesiyle sıkıntılarını paylaşmaktan kaçınabilir. Bu da tanıda ve tedavide gecikmelere neden olabilir.
EN ÇOK RASTLANAN TAKINTILAR
Kirlenme ve bulaşma, kendinin veya birilerinin zarar göreceği, cinsel ve dini içerikli takıntılar, şiddet içeren düşünceler, anlatma, sorma, itiraf etme gereksinimi duyma, simetri takıntısı en sık görülen obsesyonlardır. Bu düşünceler gençte korku ve kaygı yaratır. Kötü bir şey olacağı, bir şeylerin eksik ve de yanlış olduğu veya birilerine zarar geleceği düşüncesi kompulsiyon dediğimiz tekrarlayıcı davranışlara sebep olur. Hastalık bulaşmaması için sık el yıkama (belli bir sayıda olabilir), silme, kirli olduğunu düşündüğü ortamlardan kaçınma (örneğin dışarıda tuvalete gitmeme, yemek yememe gibi), kapının kapandığından, musluğun açık kalmadığından emin olmak için tekrar tekrar açma kapama, yanlış anlaşılmadığından emin olmak için sürekli karşı taraftan onay alma, aynı soruyu tekrar tekrar sorma, belli duaları belli sayıda okuma bu davranışlara örnek verilebilir.
YOĞUN STRES TETİKLER
Takıntılı gençler genelde kendi düşünce ve duygularına aşırı önem veren, sorumluluk duygusu fazla olan bir yapıya sahiptir. Dini, ahlaki, sosyal değerleri fazla önemserler. Düşünce ve duygularını kontrol edebilme açısından mükemmeliyetçilik gösterirler, kendilerine karşı acımasız ve eleştirel bir bakış açısına sahiptirler. Ayrıca genetik olarak bir yatkınlık söz konusu olabilir. Bu gençlerin aile bireylerine baktığımızda benzer sorunları yaşayanların sıklıkla var olduğunu görürüz. Yoğun stres (sınav dönemleri, ailevi sorunlar, taşınma, birinin kaybı gibi) zaten yatkınlığı olan gençlerde beyin biyokimyasında bazı değişikliklere neden olarak bozukluğun ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir. Bazen de gençlerin stresini atabileceği, kaliteli faaliyetler bulunmadığı ve belirgin bir stres kaynağının tespit edilemediği boşluk dönemlerinde de (yaz tatili gibi) şikâyetler başlayabilir.
TEDAVİSİ MÜMKÜN
Obsesif kompulsiyon bozukluk, tedaviye iyi yanıt veren bir sorun. Davranışçı ve bilişsel terapiler bu gençlerde çok faydalı. Ayrıca bozukluğun nörobiyolojik bir altyapısı olduğu için bu sistem üzerine etki eden ilaçlar da tedavide başarılı bir şekilde kullanılır.
Bu kadar da olmaz!
Takıntılar bazı insanlarda öyle ileri bir hal alabiliyor ki, zaman zaman medyaya bile taşınıyor. İşte uluslararası basında yer alan bazı ilginç takıntılar:
- Odalar dolusu oyuncak bebek biriktirmek
- Oda spreyi yemek
- Cenazelere katılmak
- Sürekli vücut alçısı giymek
- Kan içmek
- Her gün solaryuma gitmek
- Durmadan estetik ameliyat olmak
- Binlerce farklı türde peruk toplamak
- Sürekli buz yemek
- Beyazlatmak için durmadan diş fırçalamak
- Bir filmin ya da kitabın tüm kopyalarını almak
- Sinemada çiftler yan yana oturmasın diye belli aralıklarla tüm koltukları rezerve etmek
- Tüm dünyadaki plaklara sahip olmak için durmadan alım yapmak
- Wikipedia’da yayınlanan tüm içeriklerdeki hataları düzeltmek
- Vücudunun her noktasına piercing veya dövme yaptırmak