Güncelleme Tarihi:
Uluslararası otoritelere göre her ülkedeki nüfusun yüzde 3 veya 5’i arasındaki kesim ‘üstün zekâlı’. Fakat bu çocukların tespiti, eğitimi ve iyi değerlendirilmesi ülkeden ülkeye değişiyor. Bu noktada eğitimcilere ve ailelere büyük görev düştüğü vurgulanarak, her ülkenin bu çocuklarla ilgili ulusal bir politika geliştirmesi gerektiğinin altı çiziliyor. Öğretmen ve idarecilerin bu konuda farkındalığını artırmak için bazı eğitimler de düzenleniyor. Öğretmenlere yönelik eğitimler veren Üstün Zekâlılar Enstitüsü’nün etkinliğine katılan California Irvine Üniversitesi Üstün Zekâlılar Eğitim Direktörü ve Amerika Üstün Zekâlılar Ağı’nın başkanı Doç. Dr. Darlene Boyd, bu çocukların tespitinde 4 yaşın önemli olduğunu vurguladı. Soru soran, çabuk öğrenen, meraklı çocuklar için ulusal bir politika belirlenmesi gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Boyd, şunları anlattı:
NASIL ANLAŞILIR?
“Üstün zekâlı çocuklar ne kadar erken yaşta keşfedilirse o kadar iyi. Bunun için en uygun zaman 4 yaş. Çocuklarının üstün zekâlı olup olmadığı konusunda velinin ilk yapması gereken ise şüphelenmek. ‘Acaba çocuğumda da böyle bir şey var mı?’ sorusunu akıllarına getirmeleri gerekiyor. Şuna dikkat edilmeli; erken dönemdeki çocukların hepsi soru soruyor, çoğu meraklı ama hepsi üstün zekâlı değil. Üstün zekâlılar soru üstüne soru yöneltiyor, legolarla daha çok oynuyor. Farklı bir lisana karşı kabiliyetleri var, öğrenme yetenekleri çok gelişmiş. Anne-babalar bu belirtilerle karşılaştığında şüphelenmeli ve uluslararası alanda kabul gören testleri yapmalı. Ayrıca bu çocuklar özellikle ortaokulda öğretmen ve veli tarafından daha kolay tespit ediliyor. Çünkü bu dönemde akranlarına göre daha hızlı öğreniyorlar. Amerika Birleşik Devletleri’nde 1960’lardan bu yana üstün zekâlıların tanımı müfredatlarımızda yer alıyor. Ayrıca çocuklar için yoğun olarak testler geliştiriliyor. Öğretmenin ve ailenin görüşünün alınması, çocuğun iyi izlenmesi de tespitin doğru yapılması için önemli.
GÜNEY KORELİLERİN ÖĞRENME İSTEĞİ FAZLA
California Irvine Üniversitesi’ndeki merkezde farklı ülkelerden öğrencilerin katıldığı uluslararası yaz okulları düzenliyoruz. Buraya gelenler arasında özellikle Güney Koreliler daha azimli ve çalışkan bir grup olarak karşımıza çıkıyor. Çok disiplinli çalışıyorlar. Eğlenmek yerine öğrenme istekleri daha çok ön planda. Ancak yapılan bilimsel çalışmalar üstün zekâlılığın dünyada eşit dağıldığı ve her ülkede görülebileceği yönünde. Genelde bir ülkenin nüfusunun yüzde 3 ile 5 arasındaki kesimi üstün zekâlı oluyor. Ancak bu rakam, herkesin tespit edildiği anlamına gelmiyor.”
Darlene Boyd kim?
Lisans ve yüksek lisansını sınıf öğretmenliği, doktorasını Temple Üniversitesi’nde eğitimde liderlik ve politika çalışmaları konusunda yaptı. Bir süre okullarda çalıştı. Araştırmalarına Harvard Üniversitesi’nde yaratıcılık ve eleştirel düşünceler üzerine devam etti. Üstün zekâlılar ve yetenekliler sertifika programını tamamladı. 2004-2006 arasında Amerikan Yaratıcılık Birliği’nin başkanıydı. Amerika’da Üstün Zekâlılar Ağı’nın Başkanı ve California Irvine Üniversitesi Üstün Zekâlılar Departmanı Eğitim Koordinatörü.
‘Özel’ kime deniyor?
Üstün zekâlı çocukların tanımının tam olarak yapılamadığını söyleyen uzmanlar, “Üstün veya özel yetenek; akademik veya sanattaki yetenekleri açısından akranlarına göre üst düzeyde performans gösterme durumu olarak açıklanabilir” diyor. Uzmanlar bu çocukların soru üstüne soru yönelttiğini, farklı lisanlara kabiliyetlerinin olduğunu hatırlatıyor. Üstün zekâlıları daha hızlı öğrenen, hafızaları güçlü, derinliğine kavrayabilen, olay ve olgular arasındaki ilişkileri hızla anlayabilen, zihinsel yaratıcılıkları ve akıl yürütmeleri gelişmiş, akranlarına göre üstün zihin kapasitesine sahip çocuklar olarak tarif ediyorlar.
Sivil toplum liderleri daha zeki
Sivil toplum örgütlerinin liderlerine baktığımızda toplumu daha iyi bir noktaya taşımaya çalışanların çoğunun ‘üstün zekâlı’ olduğunu görüyoruz. Japonya’da katıldığım panelde bir katılımcı, “Bir ülkede ne kadar Nobel Ödülü kazanan kişi çıkarsa o ülke o kadar zekidir” dedi. Ben ise bunun doğru olmadığını söyledim. Bu insanların azimli, mütevazı ve meraklı olduklarını söyleyebiliriz. Bir ülkenin temel hedeflerinden biri mutlu, üretken ve başarılı çocuklar yetiştirmektir. Bunun için bu çocukları tespit etmek, iyi eğitim vermek, bunu üniversite sonrasına da taşımak gerekiyor.
TÜRKİYE 30 YIL ÖNCE ÇOK AKTİFTİ
Türkiye’ye ikinci kez geliyorum. 30 yıldır üstün zekâ alanında yoğun çalışıyorum. 30 yıl önce Türkiye, Dünya Üstün Zekâlı Çocuklar Konseyi’nde daha etkiliydi. Konuşmalar yapılıyor, bağlantılar kuruluyordu. O dönem bundan çok etkilenmiştim. Ama bu, giderek azaldı. Son yıllarda tekrar etkili olmaya çalışılıyor ama sadece Türkiye için değil, dünya için de çalışmalar yetersiz.