Güncelleme Tarihi:
Hayr-abad dışında en çok okunan mesnevilerden bazıları şunlardır:
1- Hamdullah Hamdi - Yusuf ile Züleyha
2- Şeyh Galip - Hüsn ü Aşk
3- Şeyhi - Hüsrev ve Şirin
4- Mihailoğlu Ali Beğ - Gazavât-nâme
5- Edirneli Güfti: Teşrifatü'ş-Şuara
Hayr-abad Kimin Eseri ve Kim Tarafından Yazılmıştır?
Hayr-abad, 18. yüzyılın en önemli divan şairlerinden biri olan Nabi tarafından kaleme alınmıştır. Asıl adı Yusuf olan Nabi, 1642 yılında Urfa'da doğdu. Kendisine mahlas olarak seçtiği Nabi ismi, Farsçada olumsuzluk eki olarak kullanılan ''Na'' ve ''Bi'' kelimelerinin birleşmesinden oluşur. Nabi, iki eki birleştirip mahlas olarak kullanan ilk şairdir.
Hikemi şiirin üstadı olarak kabul edilen Nabi, gazel türündeki şiirlerinde belli başlı tasavvufi konuları işler. Bu konuların başında vahdet-i vücut, fenafillah, bekabillah, nefs-i emmare ve insan-ı kamil gelir.
Şair, bir gazelinde her şeyin Allah'ın iradesine bağlı olduğunu şu şekilde ifade etmiştir:
''Sen isteme istersen o seni ister Nabi
Tayin olunan her ne ise ruz-ı emelden''
Şair başka bir gazelinde ise insanın özünde iyi olması gerektiğini, özünde kötü olan insanların sonradan hiçbir şekilde iyi olamayacağını belirtir.
''Lütf ile hased-i bed-hah'a nedamet gelmez
Telh olan meyveye sükkerle halavet gelmez''
Hayr-abad Konusu
Hayr-abad adlı eserde ilahi aşk konusu çeşitli karakterler üzerinden sembollerle anlatılır.
Hayr-abad Özeti
Hayr-abad adlı mesnevide, Fahr adlı bir gence aşık olan bir şah anlatılır. Fahr, hem huy hem de yüz güzelliği herkesin kendisine hayran olduğu bir gençtir. Hürrem Şah da onun yüzüne aşık olur. Ancak yaşanan bir dizi talihsizlikten sonra Fahr, derin bir kuyunun içine hapsedilir.
Kuyu, korkunç bir dev tarafından korunmaktadır. Hürrem şah, aşkı için tüm tehlikeleri göze alır. Dev ile savaşır ve sonunda Fahr'i hapsedildiği kuyudan kurtarır.
Hayr-abad Türü ve Özellikleri
Hayr-abad diğer tüm mesneviler gibi dua ile başlar. Daha sonra Sebeb-i Telif kısmında Nabi, kitabın yazılış nedenini açıklar.
Kitapta en çok kullanılan söz sanatıdır. Şair, suskunluğu ''söz pazarının terk edilmesi'' ve ''dudak dükkanının kilitlenmesi'' şeklinde betimler.