Güncelleme Tarihi:
Biçerli, Anadolu Üniversitesi Kongre Merkezinde, Açıköğretim sisteminin 30'uncu yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen "Türkiye'de Açıköğretim Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Hayat Boyu Öğrenme" konulu panele katılarak, genel müdürlük bünyesinde yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Türkiye'nin değişen demografik ve ekonomik yapısı dikkate alındığında hayat boyu öğrenmenin önemli olduğuna işaret eden Biçerli, "Aktif nüfusun artması, iş gücü piyasasının yeterince iş yaratmaması, geleneksel istihdam sektörlerinin hızlı bir şekilde küçülüyor olması, genç işsizliğin yüksek olması ve iş gücü beşeri sermaye kapasitesinin düşük olması dolayısıyla önem kazanıyor. Örneğin 25 yaşın üstündeki yetişkinlerde lise mezunu olmayanların oranı yaklaşık yüzde 69'dur" diye konuştu.
Avrupa ile kıyaslandığında hayat boyu öğrenmeye katılımın düşük olduğunu anlatan Biçerli, şöyle devam etti:
"Hayat boyu öğrenme fırsatlarının yeterince sunulamaması, hayat boyu öğrenme fırsatlarına erişimde karşılaşılan güçlükler ve özellikle yetişkinlerde hayat boyu öğrenme faaliyetlerine katılma konusunda isteksizlik nedeniyle Türkiye'de hayat boyu öğrenmeye katılım düşük. Hayat boyu öğrenmeye katılımı artırmak için genel müdürlüğümüz kuruldu ve çalışmalarına başladı. Son olarak 'Okullar Hayat Olsun' projesini hayata geçirdik. Açıköğretim denilince akla ilk Anadolu Üniversitesi geliyor ama biz de fakülte düzeyinin altında lise, ortaokul, ilkokul seviyesinde açıköğretim yapıyoruz. Toplamda 1 milyon 240 bin öğrencimiz var."
Ankara'da da bir merkez planlıyoruz
Hayat boyu öğrenmenin eksik taraflarını da dile getiren Biçerli, şöyle konuştu:
"Hayat boyu öğrenmede eksik olan şey koordinasyon ve yasal altyapı olmamasıydı. Biz de hayat boyu öğrenme koordinasyon kanun taslağını hazırladık. Taslağın henüz Bakanlıktaki iç istişare süreçleri tamamlanmadı. Tamamlanınca bunu aktörlerine de sunacağız. Çıkarmaları, eklemeleri yapacağız. Böylelikle illerde hayat boyu öğrenme koordinasyon birimleri ve Ankara'da da bir merkez planlıyoruz. Türkiye'deki tüm hayat boyu öğrenme faaliyetlerini organize edebileceğiz."
Biçerli, Türkiye'de ilk kez bu yıl, önceki öğrenmelerin değerlendirilmesi pilot çalışmasını tamamladıklarını belirterek, şunları söyledi:
"Üç alanda pilot çalışma yapıldı. Otel rezervasyon görevlisi, elektrik tesisat ve pano montajcılığı ve aşçılık. Bu işi daha önceden bildiğini söyleyen vatandaşlarımızı sınava tabi tuttuk. Pilot okullarda öğretmenlerimizi nasıl sınav yapacakları konusunda eğittik. Sınav sonunda yeterli olanlara ustalık belgesi verdik. Bu sistemi ilk kez başlattık, bu da AB ilerleme raporunda 'çok başarılı' diye altı çizilen hususlardan. İdealimizdeki şey şu, devir, nesil, şartlar, fırsatlar değişiyor. 1930'lardaki halk eğitim merkezini aşmaya çalışıyoruz. Bu merkezler sadece biçki, dikiş kursu veren yerler değil. Yüzde 40 oranında mesleki eğitim veriyoruz. Yabancı dil eğitimi veriyoruz. Hedefimizde olan şeylerden biri de uzaktan öğrenme. Çocuklar artık 3-4 yaşında tabletleri öğreniyorlar. Liselere de FATİH Projesi kapsamında tablet dağıttık. Tabletlere hitap eden, uzaktan eğitim sistemiyle bu işi verebileceğimiz, basit bir sınavla da sertifika sahibi yapabileceğimiz bir moda doğru yöneliyoruz. Bu konuda bir iki branşta çok ciddi çalışmalarımız var."
Panelde, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerim Banar, İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alper Cihan ve Erzurum Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Üstün Özen de fakültelerindeki açıköğretim sistemi ve yaşadıkları sorunları paylaştı.