Güncelleme Tarihi:
MEB tarafından 2011 yılında başlatılan ve Avrupa Birliği tarafından desteklenen Türkiye’de Hayat Boyu Öğrenmenin Geliştirilmesi Projesi’nin birinci döneminin tamamlanmasına ilişkin tören düzenlendi.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, törende yaptığı konuşmaya, “Birazdan söyleyeceklerim aslında bir Milli Eğitim Bakanı’nın on düşünüp bir söylemesi gereken şeyler ama epeydir düşündüğüm şeyler olduğu için artık söylemekte bir beis görmüyorum” diyerek başladı.
Bulutsuz bir gecede, şehrin ışıklarından uzak bir yerde gökyüzüne bakıldığında yıldızların göründüğünü belirten Avcı, şöyle devam etti:
“Ama gökbilimciler diyorlar ki, bu gördüğünüz gök haritası bir yanılsama. Siz gökyüzüne bakarken aslında o gördüğünüz yıldızların uzaklıklarına göre, belki milyonlarca yıl önceki ışıklarını ancak bugün ulaştığı için görüyorsunuz. Belki sizin gerçek zamanınız açısından dünya zamanıyla baktığınızda o yıldızların birçoğu belki de artık söndü. Ama aradaki mesafe o kadar büyük ki, ışıkları ancak yüzbinlerce, milyonlarca yılda bize ulaşabildiği için biz onları hala varmış gibi görüyüruz.”
Sosyal kurumların da böyle olduğunu ifade eden Avcı, “Kendi doğum koşullarında çok anlaşılabilir taleplere göre biçimlenmiş pekçok sosyal kurum, onlardan birisi de okuldur, artık o doğum koşulları ya büsbütün ortadan kalktığı halde veya çok radikal bir biçimde değiştikleri halde sanki hala o günün koşulları geçerliymiş gibi varlıklarını sürdürmeye devam edebiliyorlar” diye konuştu.
“Şartlar çok değişti”
Bakan Avcı, bugün genellikle anlışıldığı, muhafaza edilmek istendiği biçimiyle okul denilen kurumun da geriye bakıldığında, doğum koşulları itibariyle Fransız İhtilali, Endüstri Devrimi ve fabrika atölyeleriyle eş zamanlı, iç içe olduğunu, bunların dayattığı talepleri, zihniyetleri hayata geçirmek üzere örgütlenmiş kurumlar olduğunu belirtti. Avcı, şöyle konuştu:
“Oysa şartlar o günden bugüne çok değişti. Sanayi Devrimi miadını doldurdu, Fransız İhtilali’nin dogmaları artık Fransız Milli Eğitim Bakanlığı’nın astığı şartlara rağmen çok değişti. Ama sanki o koşullar hala sürüp gidiyormuş gibi bazılarımız bu kurumsal yapıları, eski biçimleriyle nasıl doğdularsa, hangi koşullarda doğdularsa o koşulların ön kabulleri ile sürdürmeye çalışıyorlar. Meryem Hanım aslında o koşulların artık yetmediğini, dünyanın çok değiştiğini ve okul denilen toplumsal kurumun da kendini bu değişikliklere uydurması gerektiğini sadece sözle değil, eseriyle de kanıtlıyor.”
Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğümüz, işte bu tutucu okul anlayışının ortadan kalkması ve toplumsal taleplerle formel arzların daha makul bir yerde buluşması için elinden geleni yapıyor. Avrupa Birliği de bize bu konuda destek oluyor. Ama Avrupa Birliği de ulus devletlerin ortaya doğuş koşullarını hala sürüyormuş gibi görüp, kendini ulus devletlerin aritmetik toplamı gibi gördüğü sürece ve Türkiye’ye de eklenecek artı bir ulus devlet olarak baktığı sürece bu eski zihniyetin baskısından ne yazık ki kurtulamayacak demek.”
Ulus devletlerin, her artıyla mahiyeti bir kere daha değişen, canlı bir organizma gibi düşünülmediği sürece çok fazla mesafe alınamayacağını belirten Avcı, “Sayın büyükelçinin konuşmasından ümitlenerek, inşallah hep birlikte, el birliğiyle, bu artık miadını doldurmuş olan köhne zihniyetlerden ve kurumlardan yenilere, yeni hayatın yeni organizasyonlarına geçme yolunda bu projenin ilk bakışta çok mütevazi ama çok stratejik öneme sahip olduğunu düşünüyorum” dedi.
”Türkiye istikrarlı büyüyor”
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Jean-Maurice Ripert de, hayat boyu öğrenmenin Avrupa Birliği’nin kilit önceliklerinden biri olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin istikrarlı büyüme içinde olduğunu belirten Ripert, hayat boyu öğrenmede güçlü fırsatların yakalanabilmesi için eğitim ve öğretimin reforme edilmesinin etkili olacağını bildirdi.
Hayat boyu öğrenmenin sadece hükümetler için geçerli olmadığını anlatan Ripert, geniş bir alanı kapsadığını söyledi.
Bu öğrenmenin gerçekleşebilmesinde paydaşların da önemli etkisinin olduğuna işaret eden Ripert, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin uygulamalarını takip etmeye devam ettiğini dile getirdi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mustafa Konuk ise bakanlığın yürüttüğü çalışmalara değinerek, yürütülen projelerle eğitim ve isitihdam ilişkisinin sağlam adımlarla ilerlediğini söyledi.
Vatandaşlara yeni beceriler kazanmaları için fırsat sunmanın önemine vurgu yapan Konuk, yürütülen projelerde kurumsal işbirliğinin de çok önemli olduğuna dikkati çekti.
”İlk defa önceki öğrenmeler tanındı”
MEB Müsteşar Yardımcısı Salih Çelik de projeyle eksik olunan alanların tespit edildiğini belirterek, hayat boyu öğrenmeye katılım oranının yüzde 4’lere ulaştığını, bu oranın yüzde 15’lere çıkarılması gerektiğini söyledi.
Bu projeyle ilk defa önceki öğrenmelerin de tanındığını belirten Çelik, böylece öğrenmenin nereden olursa olsun değerli hale geleceğini, insanların öğrenme güdülerinin teşvik edileceğini bildirdi.
Çelik, proje kapsamında vatandaşların özellikle eğitim fırsatına erişimleri için bir web portalının da sisteme sokulduğunu ifade etti.
MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürü Kemal Biçerli ise yetişmiş insan gücünün önemli olduğunu ifade ederek, geçen sene Türkiye’de hayat boyu öğrenmeye katılım oranının yüzde 2.6, bu sene ise yüzde 3.2 olduğunu belirtti.
Türkiye’de hayat boyu öğrenmenin geliştirilmesine ihtiyaç olduğunu anlatan Biçerli, projeyle bu konuda farkındalığın yaratıldığını, fırsatlara erişim anlamında web portalının sisteme sokulduğunu ve önceki öğrenmelerin tanındığını söyledi.
Konuşmaların ardından, proje kapsamında düzenlenen kısa film yarışmasında, İzmir’de bir köyde yaşayan Meryem Düzgün’ün hayat öyküsüyle ikincilik kazanan film gösterildi. Çocuk felçli olan Düzgün’ün, keşfettiği resim becerisini köydeki çocuklarla, gençlerle paylaşması ve hayata tutunma çabası salonda duygulu anların yaşanmasına neden oldu.
Törenin ardından Düzgün, yaptığı bir resmini Bakan Avcı’ya hediye etti ve kendisiyle bir süre sohbet etti.
“Eğitime Yüzde 100 Destek” ve “Okullarımız Hayat Olsun” projeleri kapsamında, Ankara Büyükşehir Belediyesi ile Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü arasında protokol imzalandı.
Milli Eğitim Bakanı Avcı, Ankara Valiliğinde gerçekleşen imza töreninde yaptığı konuşmada, yeni eğitim-öğretim yılına başlarken Ankara Büyükşehir Belediyesinin çocukların daha iyi şartlarda eğitim almasına sağlayacağı katkılar nedeniyle mutluluk duyduğunu belirterek, “Çocuklarımızın daha cazip ve daha yaşanılır eğitim ortamlarına kavuşması, her türlü sosyal, kültürel ve sportif etkinliklere katılabilmeleri hepimizin ortak çabalarıyla mümkün. Belediyelerimizin eğitim alanlarına yaptıkları katkılar bu bakımdan çok önemli” dedi.
Birçok ilde uzun soluklu ve verimli işbirlikleri kurduklarını belirten Avcı, Ankara’da en güçlü paydaşlarından birinin protokolden önce de Ankara Büyükşehir Belediyesi olduğunu ve imzalanacak protokolle bunun pekişeceğini vurguladı.
Avcı, emeği geçen herkese teşekkür ederek protokolün çocuklara, başkente ve ülkeye hayırlı olması temennisinde bulundu.