Güncelleme Tarihi:
Kadıköy Çarşısı’ndaki Baylan Pastanesi’ne uğruyor, Hacı Bekir şekercisine gidip, dünyaca ünlü lokum ve akideleri tadıyorlar. Çekmeköy’deki Özel Sezin Okulları’nın anasınıfı öğrencilerinin hafta sonu ödevleri, aileleriyle birlikte onları nostalji yolculuğuna çıkarıyor. Okul yönetimi, böylece çocuklarda ödev sorumluluğunun gelişmesini sağlayarak, hafta sonlarının öğrencileri için ailece eğlenceli ve verimli bir şekilde kullanılmasını, eskimeyen değerlerin, kültür ve geleneklerin tanıtılmasına katkıda bulunmayı ve alışveriş merkezlerinin keşmekeşinden uzaklaşarak şehrin enerjisini hissettirmeyi hedefliyor.
Öğrencilerin ilk ödevi, Kadıköy Çarşısı’nı gezme oldu. Çarşının tüm canlılığını hissetmeleri için balıkçılarla sohbet etme, balıkların isimlerini öğrenme, manavların bir sanatçı titizliğiyle hazırladıkları sebze, meyve, yeşillik raflarından alışveriş yapma, fırından yeni çıkmış mis gibi kokan ekmeklerin tadına bakmaları telkin edildi. Kadıköy Çarşısı’na gitmişken Baylan Pastanesi’ne uğrayarak Kup Griye yemelerini, Bay Hanri Lenas’la sohbet etmeleri de öğretmenleri tarafından önerildi.
Veliler de bu ödevi sevdi
Okulun ana sınıfları koordinatörü Halide Karaaslan, “Ödevlerimiz o kadar çok beğenildi ve övgü aldı ki bizler de cesaretle yeni önerilerde bulunmaya devam ettik” diyor. Ve anlatmayı sürdürüyor:
“Sonraki haftalarda öğrencilerimiz ve velilerimiz Hacı Bekir şekercisine gidip dünyaca ünlü lokumları, akide şekerlerini tattılar, demir hindi şerbetinin tadına baktılar. Okula döndüklerinde ise onlarla bayram gelenekleri, lokum ikramı vb. gelenek ve değerler üzerine sohbetler yaptık. Ödevlerimiz Vefa Bozacısı’na, İstanbul’un en eski eczanesi Rebul Eczanesi’ne, Beyoğlu’ndaki Hacı Abdullah Lokantası’na yapılan gezilerle devam etti. Ödevlerimizden birisinde de velilerimize ve öğrencilerimize Fenerbahçe Parkı’na gitmelerini önerdik. Buradaki asırlık ağaçları incelemelerini ağaçların çevresini minik adımlarıyla ölçmelerini, gövdesine minik kollarıyla sımsıkı sarılmaları ve küçük karışlarıyla ölçmelerini istedik.”
Öğrencilerin daha sonraki turları ise Büyükada’ya gidip faytona binmek oldu.
Halide Karaaslan (Uzman pedagog): Çocukların pek çoğu sofradaki balığın, meyvenin, sebzenin adını bilmiyor ama tarih öncesi canlıları, gezegenleri vb. duraksamadan sayabiliyorlar. Kuşkusuz tüm bilgiler çok kıymetli, ama çocuklarımızın gerçek yaşam ve şimdiki zaman bilgisi yetersiz. Bu düşünce sonunda velilerimizle çocuklarımızın birlikte yapacakları hafta sonu ödevleri fikri ortaya çıktı. Bu ödevlerin bizim için de çok keyifli bir tarafı vardı. Çocuklar her hafta sonu bu gezileri gerçekleştirdikten sonra ellerinde fotoğraflar daha da önemlisi zihinlerinde fotoğraflarla heyecan içinde gelerek heyecanla yaşadıklarını anlatıyorlardı. Velilerimizden gelen olumlu geri bildirimler de bizi çok mutlu etti. Bu çalışmaları geliştirerek sürdürmeyi hedefliyoruz.
Cumartesi sabahları ailece ödevimizi yapmak için heyecanlanıyoruz
A.Çağla Bozer (veli,Sabancı Üniversitesi, Yönetim Bilimleri Fakültesi): 2 yaş ara ile dünyaya gelen iki kız çocuğu annesiyim. Son iki yıldır kızlarımla birçok farklı yeri okulumuzun önerilerini izleyerek gezdik. Biz hafta sonlarımızı biraz daha farklı ‘ödev’ler yaparak geçiriyoruz. Ana sınıfı öğrencilerine hitaben harika bir uygulama. Cuma günleri özenle hazırlanmış birer kâğıt gönderilmeye başlanıyor. Bu tavsiyeler ile ailelerin İstanbul’u İstanbul yapan geleneksel değerlerini hatırlamasını, çocukları ile birlikte buraları ziyaret ederek onlara da aktarmasını hedefliyorlar. Gelen kâğıtları her cuma heyecan ile bekliyor ve büyük bir keyifle çocuklar ile birlikte gidip geziyoruz. Bol bol fotoğraflıyoruz, hafta başında çocuklar okula döndüklerinde bu fotoğrafları da kullanarak birbirlerine neler gördüklerini ve öğrendiklerini anlatıyorlar.
Alışveriş merkezlerinden hiç hoşlanmayan ve çok mecbur kalmadıkça uğramayan bizim gibi aileler için bu ödevler paha biçilmez. Çocuklar da ödevlerinin en büyük takipçisi. Cumartesi sabah kahvaltısında başlıyor sabırsızlık, toparlanıp evden çıkarken hep birlikte, minik yüzlerde birer gülümseme. Sonra bol bol sohbet ediyoruz varana kadar; gittiğimiz yerin neresi olduğunu ve neden önemli ve özel olduğunu anlatıyoruz onlara.
Çocuklarım belki alışveriş merkezlerindeki oyuncakçı vitrinlerindeki son çıkan oyuncakları ya da PSP oyunlarını takip etmiyorlar ama hünkâr beğendi’nin adının nereden geldiğini, günümüzden yüz yıl önce eczanelerin neye benzediğini, yan yana dizilmiş çeşit çeşit balığın birçoğunun adını, tramvayların sürücülerine eskiden vatman denildiğini, Kup Griye’nin tadının neye benzediğini, lale’lerin hangi mevsim açtığını söyleyebilirler hiç duraksamadan.
Hayatla ilintili, sosyal çevreye duyarlı ödevler
Esra Özdoğan Akaş (veli, çevirmen): Ev ödevleri de yine hayatla ilintili, sosyal çevreye ve doğaya duyarlılık yönünde sorumluluklar üstüne kuruldu. Lale dikim mevsimi geldiğinde, kendi seçtikleri soğanları kendileri ektiler, bu bitkilerin gelişiminden sorumlu tutulup bakım ve büyüme aşamaları konusunda sınıfa bilgi verdiler. Çamlıca tepesinde göçmen kuşların gidişini izleyip fotoğraflarını çektiler. İyilik ödevleri için bir sokak hayvanı seçtiler, onu besleyip su verdiler. Fenerbahçe Parkı’ndanki yüzlerce yıllık ağaçları tanıyıp gövde genişliklerini ölçtüler. Çocukların yaşadıkları çevreyi tanımaları, sahiplenmeleri ve aktif bir biçimde çevrenin içinde yer almaları okulun öncelikli sosyal gelişim hedeflerinden biri oldu. Artan nüfus, genişleyen İstanbul, büyüyen endüstri ve teknolojiyle birlikte yaşadıkları kentte unutulmaya yüz tutmuş, kıyıda köşede kalmış son mekânları ziyaret ettiler. Bir haftasonu Vefa Bozacısı’na gidip boza içmek oldu ödevleri, bir başka haftasonu Kadıköy’deki Baylan Pastanesi’ne gidip Kup Griye yemek. Tatil günlerinde büyük alışveriş merkezlerinin hummalı tüketim ortamına girmek yerine Rebul Eczanesi’ni ziyaret etmeleri, radyoda bir çocuk programını dinlemeleri önerildi.