Güncelleme Tarihi:
Müdürü, meslektaşı, öğrencisi, velisi öğretmene not verecek. Kuşkusuz eğitim ne çektiyse duygusal kararlardan çekti. Öğrencileri daha iyi okula gitsin diye notları şişiren öğretmene, öğrenci de “Aman ona bir şey olmasın” diye torpil yapmaz mı?
Yüksek not için “Kendim aldım” düşük not için “Öğretmen verdi” diyen bir nesil bu puanlamada kuşkusuz pek de objektif olmaz. Ya çocuğuna iyi davransın, yüksek not versin diye öğretmenine pahalı hediye alan veli, sizce kaç puan verir?
Alt sınıflarda öğretmenlerine ‘kalpli mektuplar’ bırakıp, büyüdükçe sevgileri azalan öğrencilerin notlarını da hadi düşünelim.
Notla korkutulan öğrenci, fırsat kendisine geçince “Basarım sıfırı!” demez mi?
Ya köy okullarında durum ne olacak?
Kaç okul müdürü öğretmenin dersine girip, onu yakından takip ediyor?
Kim ne kadar dürüst olacak?
İşte bu soruların yanıtı iyi verilmeli.
Evet, öğretmenleri değerlendirelim, ama bunu somut verilerle ve ulusal ölçekte yapalım. Onun kendini geliştirmesi ve değerlendirmesine fırsat verelim. İyi olanı, maaşını artırarak motive edelim, geriye gideni de meslekten uzaklaştıralım.
Öğretmen, eğitim sisteminin en önemli unsuru kuşkusuz. Onlar iyi yetişmiyor ve mesleğini yapamıyorsa sistem de işte şimdi olduğu gibi tıkanır.
Bu sistemle öğretmen iyi not almak için herkese şirin görünmeye çalışır.
Çocuğunun durumunu öğrenmek için okula bile uğramayan veliyi, koltuğunu korumak için siyasetçileri dolaşan müdürü, okuldan çıkmak için zil sesini bekleyen öğrenciyi kim nasıl değerlendirecek?
Öğretmeni denetleyelim, sınav da yapalım, yeterliliğini de ölçelim, hizmetiçi eğitim de verelim. Tamam ama yeter ki onu da günah keçisi yapmayalım.
Öğretmene puan vermek yerine, değer verelim yeter...