Güncelleme Tarihi:
Okula başladığımız andan itibaren, sadece belirli derslerle başarılarımız ölçülüyor. Matematik, fizik, kimya, biyoloji gibi dersler her zaman önceliğimiz olurken; sanat eğitiminin hep ikinci plana atıldığı görülüyor. Oysa uzmanlara göre, sanat eğitimiyle desteklenmeyen çocuklar yaratıcılıktan uzak, sorumluluk bilinci gelişmemiş ve problem çözme yeteneği olmayan kişiler olarak büyüyor. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Çakır İlhan, sanat eğitiminin çocuklar üzerindeki etkisini şöyle anlatıyor:
SANAT EĞİTİMİ NİCEL VE NİTEL OLARAK AZALIYOR
“Dünya eğitim sistemi 21’inci yüzyıl becerilerine odaklanmış durumda. Öğretim programları, okul binaları, kullanılan materyaller gibi tüm eğitim girdileri bu bağlamda geliştiriliyor, yenileniyor. Okul programlarının yanı sıra öğretmen eğitiminde de önemli değişiklikler gerçekleştiriliyor. Fakat bunlara rağmen okul öncesi, ilkokul, ortaokul, lise ve sonrası sanat derslerinin her geçen gün hem nicel hem de nitel olarak azaldığına tanık oluyoruz. Bunun nedenlerini çok iyi anlamak gerekiyor. Yetişen yeni kuşak acaba bakar/görmez, işitir/duymaz, dinler/anlamaz ve topluma duyarsız olarak mı eğitiliyor? ‘Nerede eksiğimiz var’ diye düşünmek gerekiyor. Milli eğitimin temel amaçları incelendiğinde, Cumhuriyet’in ilk yıllarından bu yana yapıcı ve yaratıcı bir nesil yetiştirmenin, eğitimin en önemli hedefleri olduğu görülüyor. Bu hedefe ulaşmada bilim, teknoloji ve sanat eğitiminin bir bütün olarak verilmesi gerekiyor. Özellikle temel eğitimde bu nedenlerle, tüm alanlarda zorunlu dersler var. Hiçbir ders bir diğerinin yerine geçemez ve hiçbir ders birinden daha değerli ya da önemsiz değildir. Ancak sanat dersleri bir yetenek dersi olarak görülüyor. Gerekliliği ve önemi anlaşılamıyor. Eğitimin üç sacayağından birini oluşturan sanat eğitimidir ve ihmal edilen sistemin ayaklarının yere sağlam basması beklenemez.
BİLİM, TEKNOLOJİ VE SANATTAN UZAK DURMAYIN
Tabii sanat derslerinin ihmal edilmesinin bir nedenin de, sınıf öğretmenlerinin hizmet öncesinde sanat eğitimi alanında yeterli donanıma sahip olarak yetiştirilmemesi olduğunu söyleyebiliriz. 2018 - 2019 eğitim öğretim yılında uygulanacak olan öğretmenlik programları incelendiğinde, sınıf öğretmenliğinde dört yıl boyunca bir öğretmen adayının sadece haftada 3 saat ve bir yarıyılda görsel sanatlar ve bir yarıyılda haftada 3 saat müzik eğitimi dersi alarak mezun olacağı görülüyor. Türkiye gerçeklerinde özel bazı okullar hariç, diğer okullarda tüm derslerde olduğu gibi sanat ve spor derslerini de sınıf öğretmeni veriyor. Tüm insanlardan beklenen estetik duyarlılık, yaratıcılık, tasarım, girişimcilik yeteneklerinin sanat eğitimi olamadan kazandırılamayacağı bir gerçekse, ne yapılabilir? Şunu söylemek gerekiyor, sınıf öğretmeni yetiştirecek programlarda sanat dersleri eksik ve her geçen gün eksiliyor. “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” Aileler size sesleniyorum, siz ve çocuklarınız bilimden, teknolojiden ve sanattan uzak durmayın.
SANAT, ÇOCUĞUN ÖZGÜRLÜK ALANIDIR
Yaratıcı uğraşlar bir çocuk için çok zevkli olabilir. Gözle görülür yeni tasarımlar yaratabilmek insana güzel duygular yaşatır ve umut verir. Sanatın, çocuğun kendi aklı ve hayal dünyasının kurgularından yola çıkarak özgürce yaratabileceği, neredeyse en zevkli alan olduğunu söyleyebiliriz. Sanat aracılığıyla çocuk ve genç belli kurallara, hazır yöntem ve uygulamalara tamamen uzak kalarak çalışmalar yapabilir. Yapılanlar hiçbir şeye benzemeyebilir, size öğretilen güzellik ölçütlerine uymayabilir. Önemli olan da beğenilme ve not alma endişesi olmadan, çocuğun ne yapabileceğini süreç içinde özgürce keşfetmesidir. Yaratıcılığı beslemek, geliştirmek, yeni beceriler kazanmak için çocukla fikir paylaşımı ve bilgi alışverişi yapılabilir. Çocuğun hayal dünyasında araştırma yapma gereksinimine fırsat verilmesi gerekiyor. Çocuğun bu çalışmaları yaparken yenilikçi bakış açısı ve çözümlere doğru ilerleyebilmesi, kısaca sağlıklı bir gelişim içinde olabilmesi için süreç büyük önem taşıyor. Bu gibi derinlemesine çalışmaları yapabilmek için okul ortamının kısıtlı sanat programlarında yeterli zaman bulmak kolay olmayabilir. Bu konuda aile sorumludur ve çocuğuna bu fırsatı vermesi gerekiyor.
DÜNYA DEĞİŞİYOR
Sanat eğitimi düşünmeyle ilgilidir. Düşünmek için zamana, sürece ihtiyaç var. Sanatsal deneyim edinebilmek için bir sanatçının atölyesinden, müzelerden, sanat galerilerinden, kütüphanelerden, tiyatrolardan, sinemalardan, doğadan vb. ortamlardan yararlanma fırsatı verilmeli. Çocuğun farklı yaş dönemlerinde değişen ilgileri dikkate alınmalı. Alışılagelmiş bir bakış açısından uzaklaşmak, değişik malzemeler ve teknikler görmek, sanatçılarla tanışmak, farklı kişilerin dünyasını paylaşmak ufuk açıcıdır. Çocukla beraber geçen bu yaratıcı süreç eğlenceli ve verimli bir birlikteliğe katkı sağlar. Yetişkinin görevi de, çocuklardaki bu potansiyeli ortaya çıkarmaktır. Çocukların 21’inci yüzyıl becerileriyle donanımlı yetişebilmeleri için farklı disiplinlerde (matematik, fizik, kimya, biyoloji, resim, heykel, tiyatro, dans, müzik, yazı, sosyal konular, tarih, coğrafya vb.) bir bütün olarak uğraşması gerekiyor. Her türlü bilgi edinmede ‘oyun’ ve ‘eğlence’ anahtar kelimelerdir. Çocuğunuza yaratıcı, yenilikçi, eğlenceli ve sürprizlerle dolu bir ortam sağlayabilirsiniz. Yeni kültürel değerlerin oluştuğu, hızla değişen dünyamızda onların ihtiyaçlarına daha fazla özen göstermeliyiz. Dünya değişiyor, çocuklar değişiyor. Biz yetişkinler değişiyoruz. Bu hızlı değişim bir sel gibi önüne kattığı her şeyi sürüklüyor. Geçici, bilimsellikten, teknolojiden ve sanattan uzak önlemler bir işe yaramıyor. Bilim, teknoloji ve sanat birbirinden ayrı düşünülemez. Kanatlarından biri olmayan kuş uçamaz, karar sizin.