Gönlünüzdekini tercih edin

Güncelleme Tarihi:

Gönlünüzdekini tercih edin
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 30, 2016 12:17

Vakıf Üniversiteleri Birliği Başkanı Rifat Sarıcaoğlu tercih yapacak öğrencilere her şeyden önce gönüllerinde olanın peşine düşmelerini ve üniversite hayatlarında bir hedefi takip etmelerini öneriyor. Ayrıca tercih döneminde üniversitelerin geleceklerini göz ardı etmemeleri gerektiğini de hatırlatarak, “Belki mezun olduğunuz üniversite 10 yıl sonra olmayacak ya da değerini kaybedecek” diyor.

Haberin Devamı

Vakıf Üniversiteleri Birliği Başkanı Rifat Sarıcaoğlu, sadece Türkiye’de değil, dünyada da yükseköğretimi yakından takip ediyor. Eğitimin daha iyi nasıl olabileceğini araştırıyor, bu alanda yazılar yazıyor, forumlara katılıyor. Sarıcaoğlu, öğrenci ve akademik camia ile sürekli bir araya geliyor. Adaylar için üniversite seçimi dönemi yaklaşırken Sarıcaoğlu ile doğru tercih, üniversiteli olmak, son dönemde Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından yapılan düzenlemeler hakkında konuştuk.

- Öğrenciler neye göre tercih yapmalı?

Öğrenciler tercih yaparken her şeyden önce bölüme göre hareket etmeli. Ardından üniversite dikkate alınmalı. Ama her şeyden önce öğrenciler gönüllerinde olana kulak vermeliler. Yıllardır analiz ediyorum, gönlündekini yapmayan öğrencinin içinde ileride bir uhte kalıyor. Bu durum hiç iyi değil. Ayrıca öğrencilerin bir kısmı eğitim aldıkları alanların dışında iş sahibi olacak. Bunu unutmasınlar. Dünyadaki rekabet, alanlardaki değişimler mezunları farklı alanlara yönlendiriyor. Üstelik birçok alan da yok oluyor. Hatta bazı alanlar yeni mezunları beklemeden ortadan kalkacak. Önemli olan öğrencinin formasyonu alması, bir kültürü biriktirmesi, analiz ve muhakemeyi yaparak iyi yazabilmesi. Bu kazanımları elde ettikten sonra değişik alanlarda önleri açılabilir.

Haberin Devamı

- Dediğiniz gibi bazı alanlar ortadan kalkarken, geleceğin meslekleri olarak birçok bölümle ilgili tanıtım da yapılıyor. Bunlar gerçekten iyi bir kariyer sunabilir mi, öğrenciler bunları nasıl değerlendirmeli?

Bu tarz trendleri yazarak öğrenciler için aslında iyi bir şey yapmıyoruz. Bu soruya “İnsan sağlığı ile ilgili alanlar ve hukuk daima var olacak” gibi herkesin dillendirdiği bir cevap da verebilirim. Ancak ben başka bir açıdan yaklaşmak istiyorum. Geleceğin mesleği diye bir şey yok. Altyapıyı oluşturmak var. Bazı meslekler, öğrenciler mezun olmadan yok olacak. Öğrenciler dünyaya hazırlıklı olmalı. Üniversitede oluşturduklarınızı hayatınız boyunca kullanıyorsunuz. Ben bilgisayar mühendisliği mezunuyum. 1981’de mezun olduğumda kişisel bilgisayar yeni çıkmıştı, biz gülüyorduk, bu ne diyorduk. Bu geleceği göremediğimizi gösteriyor.

Haberin Devamı

Kısacası bugün ve hazırlıklarımız var. Türkiye’de şu anki YÖK sistemi geleceğin mesleklerinin gelişimini kısıtlıyor. Dünyada kabul gören birçok bölüm üniversitelerarası kurulda kabul edilmiyor. Burada mevcut olmayan yeni alanlar onaylanmıyor. Biz Türkiye’de geleceğin mesleklerini bu nedenle boşuna konuşuyoruz. Öğrenciler akıllarındaki bölümü bulamazsa, yakın bir alana girsin ve zamanla istediği alana yönelerek uzmanlaşsın. Her şeyden önce gerekli yetkinlikleri, eğitimleri döneminde tamamlasınlar.

- Bu süreçte öğrenciler üniversitelerle ilgili neleri göz önünde bulundurmalı?

Öncelikle üniversiteden aldıkları diplomanın değerini iyi anlamalılar. “Diploma beni gelecekte nereye götürecek, sektör nasıl görüyor?”, bunu iyi belirlemeliler. Ayrıca üniversite ortamı da göz ardı edilmemeli. Yükseköğretim kurumlarının geleceği de düşünülmeli. Belki mezun olduğunuz üniversite 10 yıl sonra olmayacak ya da değerini kaybedecek. Bazı siyasi ve ekonomik durumlar üniversiteleri zor durumda bırakabiliyor. Bölümü veya fakültesi kapatılan öğrenci ve mezunlar kötü durumda kalıyor.

Haberin Devamı

LİSTELER HAZIRLAYIN, OKULLARI GEZİN

- Adaylar bu dönemde ne gibi stratejiler izlemeli?

Öğrencilerin eğitimi bir yatırım olarak görmesi gerekiyor. O yaşlardayken bu bilinç henüz oluşmuyor. Tercih için listeler hazırlayabilirsiniz. Okullara gidin. Öğrenci, mezun ve akademisyenlerle konuşun. Görüşüne başvurabileceğiniz kişilerden fikir alın. Ardından tercihlerinizi üçe indirin ve bu üniversiteler için özel vakit ayırın. Bu süreç karar almanızda size yardımcı olacak.

- YÖK bu yıl da yükseköğretim sisteminde bazı değişiklikler yaptı. Örneğin tıp ve hukuktan sonra baraj getirilen bölümler arasına mühendislik, mimarlık da eklendi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Haberin Devamı

Alanlara baraj getirilmesi benim fikrimdi. Bir üniversite yeni açıldığında taban puanları oluşmadığı için o alana başka bir yerde asla giremeyecek öğrenci alınabiliyor. Bunun önüne geçmek, bölüme girenlerin belli seviyede olmasını sağlamak için barajlar gerekli. Ayrıca doğrudan insan hayatını etkileyecek tıp gibi alanlarda eğitim alacak adayların disiplinli ve belli bir birikime sahip olması çok önemli. Bir doktorun yaptığı hata hayata mal olabilir ya da bir hakim yanlış kararla birinin hayatını karartabilir.

- Bu yıl tercih sayılarının 30’dan 24’e düşürülmesi sizce vakıf üniversitelerini etkiler mi?

Tercih sayısı sadece vakıflar için değil, devletler için de düşürüldü. Öğrenciler genellikle ilk 10’daki tercihlerine giriyor. Aslında öğrencinin kafasında tek bir tercih olur. Çok fazla tercih hakkını anlamsız buluyorum. Bu değişiklik öğrencileri de etkilemez.

Haberin Devamı

ÜNİVERSİTELİ OLMAK TOPLUMSAL BİR SORUMLULUĞU DA GETİRİYOR

Öğrencilerin “Büyüyünce ne olmak istiyorsun?” sorusunun cevabını, üniversiteye gelmeden önce cevaplamış olmaları gerekiyor. Bir hedefleri olmalı. Ben basketbolcu olmak istedim, bunun için gece gündüz çalıştım ve başardım. Gençler bu hedeflerini belirledikten sonra üniversite hayatları ona göre şekillenecek. Üniversiteye geleyim, bir sevgili bulayım, biraz keyif yapayım deyip, kervan yolda düzülür diye düşünmeyin. Çünkü üniversiteli olmak bir toplumsal sorumluluğu da beraberinde getiriyor. Mesela öğrenciler Türkiye’nin en iyi liselerinden geliyor ve İngilizce hazırlık sınıfına bir yılı rahat geçirmek için kaydoluyor. Ama bunu yaptığında bir arkadaşının hakkını yemiş oluyor. Üniversiteye bu bilinçle gelinmeli. Üniversite yaşamı farklı. İlk yıl bir bocalama dönemi olabilir. Artık üniversiteler bu dönemi nasıl yöneteceklerini öğrendi. Önemli olan bu sistemden nasıl yararlanabileceğimizi iyi kavramak. Yoksa dört sene kampusta dolanıp gidersiniz.

SÖZLEŞMEYİ DİKKATLİ OKUYUN

Vakıf üniversitelerinin, devlettekilere göre reflekslerinin daha hızlı olduğunu ve trendleri iyi takip ettiklerini belirten Sarıcaoğlu, bu kurumlarda burslu okumayı planlayan öğrencilere bazı önerilerde bulunuyor:

“Vakıf üniversiteleri imkânları daha çabuk bir şekilde sağlayabiliyor. Tesisleşme ve öğrenciye hizmet daha iyi yapılabiliyor. Alanlardaki en iyi akademisyenleri çekmek için daha fazla ücret verebiliyor. Bu yükseköğretim kurumları yurtdışı bağlantılarını çoğu hantal devlet üniversitesine göre daha iyi kuruyor ve öğrenci odaklı hareket ediyor. Ancak Türkiye’deki burs sistemi adaletsiz. ABD’de bazı burslarda not ortalamanız dört üzerinde ikinin altına düştüğünde bursunuz kesilebiliyor. Ayrıca spor bursluyla eğitim alıyorsanız, üniversitenin imajını zedeleyecek bir davranışta bulunduğunuz ya da olaya karıştığınızda da bursunuz elinizden alınabiliyor. Gözlemlerime göre, Türkiye’de vakıf üniversitelerine giren öğrencilerin yüzde 80’inin durumu iyi. Vakıf üniversitesine gelen öğrenci anaokuluna gitmiş, iyi bir liseden mezun, özel ders almış oluyor. Bu nedenle maddi durumu iyi olmayan çocuklar vakıf üniversitelerinden burs alamıyor. Hayata 2-0 mağlup başlayan bu genç, YGS-LYS’de de iyi bir puan yakalayamıyor. Bu çocukların da önünü açacak, üniversitelerin kendi burs kriterlerini belirleyebileceği bir yapıya ihtiyaç var. Sadece sıralamaya değil, öğrencilerin ihtiyaçlarına da bakmak gerekiyor. Adaylar vakıf üniversitelerinden burs kazanarak, sözleşmelerini imzalamaya geldiklerinde orada çok küçük yazılar yer alır. Bunları dikkatli incelesinler. Burs kaç sene için geçerli? Hangi durumlarda geri alınıyor? Şartlar neler? İyice okusunlar. Akıllarına takılanları mutlaka sorsunlar. Bu, burslarını kaybetme riskini azaltır.”

‘ASKERLİK’ YAPMAYI GÖZE ALIN

Sarıcaoğlu, yurtdışında eğitim almak isteyen öğrencilere şu önerilerde bulunuyor:

- İstediğiniz bölüm ve üniversiteyi iyi araştırın.

- Yurtdışında üniversite değerlendirmeleri şeffaf, bunları gözden geçirin.

- En önemlisi ‘askerlik’ yapmayı göze alın. Hayatı boyunca kendi sorumluluğunu almamış, yatağını toplamayı bile bilmeyen bir öğrenci yurtdışında nerede olursa olsun çok zorlanır.

- Oradaki hayatınızı iyi planlayın. “Nerede kalacağım, yurt seçimimi ne zaman ve nasıl yapmalıyım?” gibi soruların yanıtlarını iyi araştırın.

- Yurtdışında tüm gerçekler suratınıza çarpacak. Gidecekseniz, bunu göze alın.

- Altyapınızı gözden geçirin, yeterliliklerinizi iyi değerlendirin. Ben yurtdışında eğitimi daha ziyade yüksek lisans için tavsiye ediyorum.

 

 

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!