Güncelleme Tarihi:
Kendi işini kurmak isteyen gençlerin hem üniversite yıllarında hem de mezun olduktan sonra yapması gereken çok şey var. Bunların başında öğrencilik yıllarında yaz tatillerinde staj yapmak, girişimcilik üzerine en az beş kitap okumak, yeni girişimlerde ücretsiz çalışmak geliyor. Ardından mezun olunca da mutlaka kurumsal bir firmaya girip 5-10 yıl çalışmak lazım. Çünkü birçok girişimci, bir şirkette oldukça uzun bir çalışma döneminden sonra kendi işini kurmaya karar verip şirketten ayrılmış. Üniversiteden mezun olur olmaz girişimci olmaya çalışanların önemli bir kısmı, ilk denemede başarısız olmuş ve kurumsal hayata geçmişler. İşte girişimci gençler için öneriler:
1- ÜNİVERSİTEDEN PEK BİR ŞEY BEKLEMEYİN
Kanımca Türkiye’de ne üniversitelerin kuruluş modelleri, ne akademideki hakim algı, ne üniversitelerdeki (olmayan) özerklik, ne üniversitelerin işleyiş biçimi, ne akademik örgütlenme, ne bilgi ve deneyim, ne (olmayan) ödül/ceza sistemi, ne destek sistemi, ne de var olan kanunlar girişimci bir üniversitenin kurulmasına uygun. Gençlere ilk tavsiyem üniversiteden fazla bir şey beklememeleri. Fakat her üniversitede girişimciliğe yatkın birkaç akademisyen vardır ve tek tük de olsa girişimciliği destekleyen etkinlikler organize ediliyordur. Ayrıca başka yükseköğretim kurumlarından, üniversite dışındaki kurumlardan ve internetten girişimcilik desteği almak da mümkün. Ülkedeki tüm kuluçka merkezi veya hızlandırıcılar (örneğin İTÜ Çekirdek) tüm öğrencilere açık. Üniversite dışındaki kurumlardan TÜSİAD’ın düzenlediği ‘Bu Gençlikte İş Var’ yarışması (ve kampı), Hamdi Ulukaya Girişimi’nin düzenlediği girişimcilik kampı, Açık İnovasyon Derneği’nin düzenlediği ‘HacknBreak’ kampı ve benzerleri tüm üniversite öğrencilerine açık. İnternette de girişimcilikle ilgili çok sayıda (ücretsiz) kaynak bulunuyor. Girişimcilikle ilgilenen her öğrenciye Steve Blank’in Udacity’deki ‘Lean Launchpad’ dersini kuvvetle öneriyorum (https://www.udacity.com/course/how-to-build-a-startup--ep245). Daha iddialı öğrencilerse, yine Udacity’nin tekno-girişimcilik nano-derece programını alabilirler (https://www.udacity.com/tech-entrepreneur).
2- EN AZ İKİ STAJ YAPIN, AYRICA YAZ TATİLİNDE ÇALIŞIN
Fanusta girişimci olunmaz. Ülkemizdeki öğrenciler ortaöğretim sırasında gerek kültürel gerek kurumsal nedenlerle maalesef iş deneyimi edinemiyorlar. Deneyim edinmeyi üniversite sonrasına bırakmak çok yanlış. Üniversite öğrencilerine her fırsatta staj yapmalarını ve yarı-zamanlı çalışmalarını öneriyorum. Profesyonel olarak çalışmayı planlayanlar için bu deneyimi edinmek, sonrasında bu deneyimi anlamlı bir şekilde özgeçmişe ve mülakatlara yansıtabilmek çok önemli. Belki daha önemlisi, bu deneyimler sırasında öğrenci hangi sektörde, hangi büyüklükteki bir kurumda ve hangi fonksiyonel alanda çalışmanın kendisine daha doyurucu geleceği, hangi tür işlerde de hiç çalışmak istemeyeceği hakkında epey bir bilgi toplayabiliyor. Bu deneyimler profesyonelliği hedefleyen bir öğrenci kadar girişimciliği hedefleyenler için de değerli. Bir kurumda çalıştığınız her an, sizin o kurumun yaptığı işlerde fırsat tespiti yapmanızı ve girişim alternatifleri üzerinde fikir yürütmenizi kolaylaştırıyor.
3- GİRİŞİMCİLİK ÜZERİNE EN AZ BEŞ KİTAP OKUYUN
Girişimci adaylarına önerim, Steve Blank’in Udacity dersini izledikten sonra şu dosyayı incelemeleri: https://www.slideshare.net/slideshow/embed_code/key/e5HDKQz8dZsSq1
Bu iki giriş hamlesinden sonra sıra kitap okumaya geldi. Girişimciliğin ‘öğrenilebilir’ olduğuna inandığımdan, her alanda olduğu gibi bu alanda da kitaplara güvenmenizi öneriyorum. Aşağıda yolun başındayken mutlaka okunması gerektiğine inandığım kitaplar yer alıyor, bu kitapları okuyarak iyi bir temel oluşturabilirsiniz. İyi bir girişimci olmak istiyorsanız bu kitapları okuyarak elde ettiğiniz temelde durmamalı, mutlaka ekosistemdeki diğer önemli kaynakları okuyarak yolunuza devam etmelisiniz.
- Girişimcinin El Kitabı: Adım Adım Bir Şirket Kurmak (Steve Blank, Bob Dorf)
- Disciplined Entrepreneurship: Başarılı Startup İçin 24 Adım (Bill Aulet)
- Yalın Yeni Girişim: Bugünün Girişimcileri Sürekli Yeniliği Kullanarak Çok Başarılı İşleri Nasıl Ortaya Çıkarır? (Eric Ries)
- İş Modeli Üretimi (Alex Osterwalder ve Yves Pigneur)
- Kendi İşini Kurmak İsteyen Girişimcinin El Kitabı (Guy Kawasaki)
- Mutluluk Dağıtmak (Tony Hsieh)
- Sen Başla Gerisi Gelir (Reid Hoffman ve Ben Casnocha)
- Türkiye’deki girişimleri konu alan iki kitap: Kaldıraç Etkisi (Ekim Nazım Kaya), Girişimcilik Öyküleri (ODTÜ Genç Girişimciler Topluluğu)
4- GİRİŞİMCİLİK AKTİVİTELERİNE KATILIN
10 yıl önce ülkemizde neredeyse hiç girişimcilik etkinliği yapılmazken, son yıllarda gerek üniversiteler gerek hızlandırıcılar gerek özel sektör gerekse dernek ve vakıflar tarafından çok sayıda etkinlik yapılmaya başlandı. Bildiğim kadarıyla bu etkinliklerin büyük çoğunluğu ücretsiz ve yine büyük çoğunluğu web üzerinden canlı yayınlanıyor. Gidebildiğiniz kadar çok etkinliğe giderek diğer girişimci adaylarıyla tanışmanızı ve fikir alışverişinde bulunmanızı öneriyorum. Eğer yukarıda saydığım kitapların bir-ikisini okuyup giderseniz etkinlikten daha fazla yarar sağlarsınız. Etkinlikleri takip etmenin en kolay yolu Webrazzi’yi takip etmek olabilir (https://etkinlik.webrazzi.com/).
5- EKOSİSTEM OYUNCULARINI TANIYIN
Dünyadaki her girişimcilik ekosisteminin dört temel oyuncusu vardır: Devlet, özel sektör, Sivil Toplum Kuruluşları (STK), üniversiteler. Ülkemizde her gruptan birkaç kişiyle tanışmaya çalışın. Devlet tarafında en az dört bakanlık girişimcilikle ilgileniyor: Kalkınma Bakanlığı (Kalkınma Ajansları yolu ile), Ekonomi Bakanlığı, Sanayi, Ticaret ve Teknoloji Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. Özel sektörde girişimcileri en çok ilgilendiren kurumlar melek yatırımcılar ve yatırım sermayesi kurumları. Aktif olan melek yatırım ağları arasında Galata Business Angels, BIC, Keiretsu, eTohum, TRAngels ve Şirket Ortağım; yatırım sermayesi kurumları arasında ise 212, Revo Capital, iLab, Earlybird ve ACT yer alıyor. Lisanslı melek yatırımcı sayısının 400’ün üzerinde olmasına rağmen, aktif melek yatırımcı sayısı 20’yi geçmiyor. Bu grubun en aktif üyeleri arasında ise Hasan Aslanoba, Sina Afra, Nevzat Aydın ve Emre Kurttepeli bulunuyor. Girişimcilikle ilgilenen STK’lara örnek olarak TOBB Genç Girişimciler Kurulu’nu, Endeavor’u, Kagider’i ve Girişimcilik Vakfı’nı saymak mümkün. Üniversiteler tarafındaysa girişimci adayları için en önemli oluşumlar kuluçka merkezleri ve hızlandırıcılar. İTÜ Çekirdek, Özyeğin’in Girişim Fabrikası, Koç’un Kworks’ü, Sabancı’nın SUCool’u, ODTÜ’nün Atom’u kayda değer kuluçka merkezleri arasında. Girişimci adaylarına önerim, her fırsattan yararlanarak bu oyuncular hakkında bilgi sahibi olmaları ve zamanı gelince temasa geçmeye çalışmaları.
6- BİR KULUÇKA MERKEZİNDE BİR GÜN GEÇİRİN
Kuluçka merkezlerinde ne olup bittiğini merak ediyorsanız -ki etmelisiniz-, yukarıda sözünü ettiğim kuluçka merkezlerinden birisine gidip içerideki startuplar ile birebir görüşmelisiniz. Hemen her merkez yılda birkaç defa içerideki girişimleri görücüye çıkardığı ‘demo günü’ organize eder. Bunlara katılarak hem girişimcilerin sunumlarını dinleyebilir hem de girişimcilerle sergi alanında birebir sohbet şansı yakalayabilirsiniz. Bu günlerin en büyüğü olan ve İTÜ Çekirdek tarafından düzenlenen ‘Big Bang’i kaçırmamalısınız.
7- BEŞ YENİ GİRİŞİM SEÇİP YAKINDAN TAKİP EDİN
İlgilendiğiniz alanda Türkiye’den 5-10 yeni girişim seçip onları yakından takip etmeniz, yeni girişimlerin yaşam döngüsü hakkında ciddi bir bilgiye kavuşmanızı sağlayacaktır. İki yıllık bir takip sonunda ne zaman ortak aldıklarını (veya çıkardıklarını), ne zaman yeni işe alımlarla büyüdüklerini, ne zaman yatırım aldıklarını, ne zaman protip çıkardıklarını, ne zaman pazara girdiklerini, hangi hızla büyüdüklerini, ne zaman ‘pivot’ladıklarını neredeyse günü gününe izleme şansınız olacaktır. Özetle, seçtiğiniz girişimlerin ‘çekilmemiş belgesellerini’ izlemenizi öneriyorum. Eğer girişimcilerle tanışıp bir güven ilişkisi kurabilirseniz, haftalık temaslarla girişimi iyice yakından takip etmeniz mümkün olabilir.
8- YENİ BİR GİRİŞİMDE ÜCRETSİZ YARI-ZAMANLI ÇALIŞIN
Ekosistemi yeteri kadar iyi tanıdığınıza ve bir girişime belirli bir alanda fayda sağlayabileceğinize emin olduğunuz zaman, seçtiğiniz bir veya birkaç yeni girişime ücretsiz destek teklifi yapmanızı öneriyorum. Teknik (mühendislik, temel bilimler, medikal vs.) bilgiye sahipseniz ürün geliştirmede; kodlama biliyorsanız uygulamada, ara yüz tasarımında, veri tabanı oluşturmada; yöneylem araştırması ve veri analizi biliyorsanız veri işleme ve karar destek sistemlerinde; işletmeden anlıyorsanız muhasebe, finans veya pazarlamada; iletişimden anlıyorsanız kurumsal iletişimde fayda sağlayabilirsiniz. Hiçbir şey yapamasanız, potansiyel müşterilerle konuşup girişime geri bildirim sağlayabilir, ürünün satılmaya başlamasıyla birlikte de satış desteği verebilirsiniz. Olası bir staj veya yarı-zamanlı çalışma sırasında bir startup’ta, kurumsal bir firmada öğrenebileceğinizden çok daha fazla şey öğrenebilirsiniz. Startup’ın desteğe ihtiyacı olduğundan size sadece fotokopi çektirip kahve yaptırmayacaklarına emin olabilirsiniz. Ayrıca startup’larda neredeyse herkes her işi yapmak zorunda olduğundan, ne amaçla başlamış olursanız olun, tüm alanlarda deneyim kazanacağınızı düşünüyorum. Birkaç ay haftada bir veya iki gün ücretsiz çalıştıktan sonra, eğer çok şey öğrendiğinizi düşünüyorsanız aynı şartlar altında çalışmaya devam edebilir veya startup’tan ücret veya küçük ortaklık talep edebilirsiniz. Yatırım almamış bir startuptan ücret almanız pek mümkün olmayabilir, fakat değerli bir iş yapan çalışanların (ilk 3-4 yıl boyunca) yılda binde beş civarında bir ortaklık alması beklenebilir.
9- BİR KURUMA GİRİP BEŞ YIL ÇALIŞIN
Tüm bu yukarıda saydıklarımı öğrencilik sırasında yaptıktan sonra, mezuniyet sonrası kurumsal bir şirkette 5-10 yıl kadar çalışmanızı öneriyorum. Bu önerimin birkaç nedeni var: Deneyim kazanmak, farkındalığınızı artırmak, iş ağınızı kurmak veya güçlendirmek ve sermaye birikimi sağlamak. Kendileriyle konuştuğum birçok girişimci, bir şirkette oldukça uzun bir çalışma döneminden sonra kendi işini kurmaya karar verip şirketten ayrılmış. Üniversiteden mezun olur olmaz girişimci olmaya çalışanların önemli bir kısmı ilk girişimlerinde başarısız olmuş ve kurumsal hayata geçmişler.
10- İÇERDEN GİRİŞİMCİLİĞİ (İNTRAPRENEURSHİP) DENEYİN
Kurumsal yaşamınız süresince mutlaka aklınıza, yapılan işleri iyileştirmek için çok sayıda fikir gelecektir. Bunların arasından yeni bir ürün, hizmet veya sürece çevirmeye en yatkın olan bir veya ikisi kuruma başvurup ‘iç girişimci’ olmayı denemelisiniz. Şu anda maalesef ülkemizdeki kurumlar iç girişimciliğin önemini anlamıyorlar ve iç girişimciliği nasıl tetikleyip yönetebileceklerini bilmiyorlar. Kanımca iç girişimcilik, kurumların ayakta kalabilmesinin en önemli anahtarıdır. Zaman içerisinde daha fazla kurumumuzun iç girişimciliği destekleyeceğini ümit ediyorum. Aklınıza gelen iş fikrini hayata geçirmek için kurumdan ayrılmadan önce, fikrinizi kurum içinden hayata geçirme alternatifini düşünmenizi öneriyorum. Eğer kurum kabul ederse, girişimle ilgili birçok probleminiz (ürün geliştirme için laboratuvar kurma, yatırım sermayesi bulma, dağıtım kanalı oluşturma vs.) çözülmüş ve riskiniz azalmış olacaktır. Tabii kurumun girişimi yeni bir şirket altında konumlandırması ve bu şirketten iç girişimciye ufak da olsa bir ortaklık veriyor olması gerekecektir. Eğer bu ‘maaşlı girişimcilik’ çabanız boşa giderse, kurumdan ayrılıp kendi işinizi kurma yolunu seçebilirsiniz.
PROF. DR. ERHAN ERKUT KİMDİR?
Prof. Dr. Erhan Erkut, lisans derecesini 1980’de Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden, doktorasını ise 1986’da Florida Üniversitesi’nden aldı. 1985-2005 yıllarında Alberta Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde ders veren Prof. Erkut, bu dönemde ‘INFORMS Teaching of Management Science Practice Award’ ile ‘3M Teaching Fellowship’ başta olmak üzere dokuz eğitim ödülü ile Canadian Operational Research Society tarafından verilmiş beş başarı ödülü aldı. 50’den fazla hakemli dergide makalesi yayınladı. Eğitim ve araştırmanın yanında birçok endüstriyel projeyi de yöneten Prof. Erkut, Centre for Excellence in Operations adlı bir uygulamalı araştırma merkezi kurdu, ve INFORMS Transactions in Education dergisinin kurucu editörlüğünü yaptı. 2005’de Türkiye’ye dönen Prof. Erkut, 2005-2007 arasında Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanlığı, 2008-2013 arasında Özyeğin Üniversitesi Rektörlüğü yaptı. 2014’ten bu yana ise MEF Üniversitesi’nde rektör yardımcılığı görevini sürdürüyor. İstanbul Erkek Lisesi Eğitim Vakfı, Kariyer Planlama Derneği ve Bilim Kahramanları derneklerinde yönetim kurulu üyeliği yapan Prof. Erkut, son yıllarda Türkiye’de girişimcilik ve yetkinlik gelişimi konularında aktif olarak çalışıyor.