Güncelleme Tarihi:
Peki, sadece ev ödevi vermeyi bırakmak tüm bunların gerçekleşmesini sağlar mı? Şimdi, biraz geriye gidelim ve ev ödevi ile ilgili gerçeklere bir göz atalım.
Ödev çocuğun gelişim düzeyine uygun olmalı
Ben, Jorgianne Civey Robinson ve Erika A Patall ile yaptığımız (Ev ödevleri akademik başarıyı artıyor mu? Bir sentez araştırma, 1987-2003) araştırma bir gerçeği şiddetli bir şekilde gözler önüne serdi: Ödev yapan öğrenciler, yapmayanlara göre okulda daha başarılı.
Fakat araştırma ayrıca ödevlerin miktarının ve türünün de çocuğun gelişim düzeyine göre verilmesi gerektiğini de ortaya koydu. Öğretmenler genellikle ‘10 dakika kuralı’nı uyguluyor. Bu, öğrencinin okuldan eve geldiğinde ödev için harcaması gereken dakikanın, bulunduğu sınıfa göre verilmesi gerektiğini söylüyor. Yani buna göre, ilkokul ikinci sınıftaki bir öğrenci için ödev başında geçirilmesi gereken süre 20 dakika olmalı. ABD’de Ulusal Eğitim Birliği (The National Education Association) ve Ulusal Veli-öğretmen Birliği (National Parent Teacher Association) de bu kuralı uygun bulduklarını belirtiyor.
İnternette yaptığım araştırmalar okul politikaları arasında bu ‘10 dakika kuralı’nın büyük ölçüde uygulanmadığını gösterdi. Eğer bir ikinci sınıf öğrencisi eve iki saatini alacak ödevlerle geliyorsa, bu hiç iyi değil. Aynı zaman 11’inci sınıftaki bir diğeri de ödev başında 5 saatini geçiriyorsa, bu da çok fazla yük demek.
Amerikan çocuklarının çok fazla ödev yaptığı konusundaki yakın zamanda yapılan ulusal anket ilgi çekici sonuçlar ortaya koyuyor. Velilere ‘Çocuklarınızın çok fazla ödev yaptığını düşünüyor musunuz?’ diye soruldu. Yüzde 60 uygun miktarda, yüzde 15 çok fazla, yüzde 25 ise çok az ödev verildiğini söyledi.
Başarının ötesinde, ödevin savunucuları, bu aktivitenin öğrenci için birçok önemli faydasının da olduğunu iddia ediyor. Ödev savunucuları bu sayede iyi çocuklarda alışkanlıkların geliştiğini, ayrıca öğrenme ortamının ev taşınmasına olanak sağlandığını söylüyor.
Ailelere de fikir veriyor
Ev ödevinin bağımsız öğrenme ve sorumlu karakter özelliklerinin gelişmesinde olumlu etkisi olabilir. Bunlar ilerleyen yıllarda hayati beceriler halini alabilir. Örneğin öğrenci ileride iş hayatına atıldığında becerilerini yeni şeyler öğrenerek geliştirebilecek yapıda olur.
Ayrıca ev ödevi ailelere okulda neler olduğu ve çocuklarının akademik yönden zayıf ve güçlü yönlerini görmesine de fırsat verir. İki veli bir keresinde bana çocuklarının öğrenme bozukluğu olduğunu, ev ödevleri bunu onlara gösterene kadar inanmayı reddettiklerini söylemişti. Belki 20 dakika boyunca velileri de işe dahil etmeli ve televizyon izleme için ayırdıkları zamandan biraz almalı. Tabii ki anne-babaların çocuklarıyla yediği akşam yemeğini ya da birlikte yapılan interaktif oyun zamanlarını kastetmiyorum.
Karşıtları ise ev ödevlerinin çocukların sıkılmasına neden olduğunu ve bu aktivitelerin öğrenciler için ilginç olmayı sürdürmesi gerektiğini ileri sürüyor. Ev ödevleri öğrencilerin boş zaman aktivitelerini ertelemelerine neden olabilir. Bu aktivitlerse çocuğa hayatı boyunca lazım olacak becerilerin kazandırılmasında büyük öneme sahip. Aileler ev ödevlerine çok fazla dahil olduğunda bu çocuk üzerine baskı yaratır, ayrıca öğretmenlerine göre farklı öğretim yöntemlerini kullandıklarında bu çocukların öğrenmeyi reddetmesine de neden olabilir. Ne yazık ki, bu konuda yapılan çok fazla araştırma yok. Aslında bu konuda bir veri eksikliği de söz konusu. Ancak sağduyu az önce vurguladığım bu türlü negatif etkilerin, ödevlerin türüne ve miktarına göre ortaya çıkabileceğini söylüyor.
Benim deneyimlerime göre, ev ödevi konusunda yapılan eleştiriler toplumun göreceli olarak küçük bir kesiminden geliyor. Çocuklarının okulda başarılı, aynı zamanda dengeli bir yaşama sahip olması gibi birbiriyle çelişen isteklere sahip aileler için ev ödevi kendi kaygılarını ifade etmek için en kolay hedef haline geliyor.
Eğitimcilerse ödevin gerçekten de öğrencilerin 5 saatini alıp almaması gerektiği konusunu sorguluyor. Öğretmenlerin, gerçekten öğrencilerinin kaç saat ödev yapması gerektiği konusunda kafa karışıklığı yaşadığına eminim. Öğretmenlerin zaman zaman velileri, çocuklarının ‘harika’ olmaları konusunda zorladığı konusunda da endişelerim var.
Süreç arttıkça verim düşer
Ev ödevinde süre arttıkça verim de düşer. Çok az ödev iyi değil, çok fazlasınınsa faydadan çok zararı var. Peki öğretmenler ne yapmalı? Bir öğretmen kendi deneyimlerini ödev verirken kullanmalı. Deneyimler ve araştırmalardaki kanıtları biraraya getirerek çocuklar için en optimal süreyi belirlemek gerekiyor. Eğer ödevin kalitesi ve miktarı uygun olursa, aileler de şikayet etmeyecektir.
Ayrıca diğer bir endişem de ev ödevlerinin yasaklanmasını isteyen velilerle ilgili. Burada eğer aileler bunu kendi yollarıyla evde yaparsa hayal kırıklığına uğrayabilir. Çocukların başarısı yavaşlayabilir ya da hayat boyu öğrenen bireyler olma konusunda biraz geride kalabilirler. Aşırı az ya da aşırı çok ödev ideal değil. Başarı odaklı ailelerin hayatlarındaki dengeyi daha iyi bir hale getirmek için ödev konusunda dengeli yaklaşımlara ihtiyaç var.
Prof. Dr. Harris Cooper (Duke Üniversitesi-Psikoloji ve Sinirbilim Bölümü)
Dünyada ev ödevi konusunda yaptığı çalışmalarla, bu alanda en önemli isimlerden biri olarak kabul edilen Prof. Cooper, Duke Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdürüyor. Stanford Üniversitesi’nde de misafir öğretim üyesi olan Prof. Cooper ve ekibi, 1987 ile 2003 yılları arasında ‘Ev ödevleri akademik başarıyı artıyor mu? Bir sentez araştırma’ ile ev ödevi konusunda yapılan en önemli araştırmalardan birine imza attı. Akademisyenin ev ödevi konusunda yaptığı çalışmalardan yola çıkarak hazırladığı ve 2015’te yayınlanan ‘The Battle Over Homework: Common Ground for Administrators, Teachers and Parents’ kitabı da dünya çapında büyük ilgi topladı. Prof. Cooper, New York Times gibi ABD’nin önde gelen gazeteleri için de köşe yazıları yazdı.