Gençliğin anlamı, gelecek beklentileri

Güncelleme Tarihi:

Gençliğin anlamı, gelecek beklentileri
Oluşturulma Tarihi: Mart 23, 2015 09:05

Gençlik, farklı disiplinlere göre tanımlanabilen inter-disipliner bir kavram. Genel olarak gençlik dönemi kronolojik açıdan 15-24 yaş aralığı içinde değerlendiriliyor.

Haberin Devamı

En genel anlamda ise gençlik, buluğa erme ile başlayan fizyolojik ve psikolojik değişmeyi içeren, bireyi sosyal olgunluğa hazırlayan bir yaş dönemi olarak tanımlanıyor. Ancak bu tanım, genci anlamak için yeterli değil. Bu metinde gençliğe sosyolojik perspektiften bakılıyor.

Toplumun değer ve normları ile gençlik üzerine kurumlaşan davranış kalıpları, gençliği sosyolojik açıdan değerlendirme imkanı sunuyor. Özellikle kuşak olarak içinde bulunduğu dönemin olayları, gençliğin tanımını farklı kılabiliyor. Gence ilişkin oluşturulan toplumsal normlar ve değerler, ülkenin ve dünyanın içinde bulunduğu sosyo-politik ve sosyo-ekonomik olaylardan bağımsız değil.

Gençlik dünyadaki konjoktürel gelişmelerden de etkilenir. Bu dönemler gencin bir taraftan sosyal ve kültürel sermayesinin oluşmasına yardım ederken diğer taraftan toplumun dönemsel özelliklerini üzerinde taşımasına yol açar. Örneğin 68 kuşağı olarak literatüre giren gençliğin haksızlığa tahammül edemeyen, isyankar, kendi grubu içerisinde dayanışmacı, eşitlikçi ve demokratik anlayışı döneminin siyasal ve ekonomik olaylarından bağımsız değil. Aynı şekilde ‘Gezi Parkı gençliği ve müzik alanındaki repçiler’ ya da ‘Apaçi gençliği’ gibi farklı etiketlemeler 1990 doğumlu ve sonrası için ‘Y’ veya ‘Z’ kuşağının özellikleri olarak yorumlanıyor.

Haberin Devamı

ABD’de 1960’lı yılların gençleri kendilerini ifade etmenin bir yolu olarak çeteler kurmuşlardı. Bütün bunlar gösteriyor ki, gençliği anlamanın yolu dönemsel olayların özelliklerini tanımak ve bilmekten geçiyor. Bu bağlamda gençlik bir inşa etme/edilme süreci. Dönemsel olarak çağa damgasını vuran olaylardan ve dünyadaki konjoktürel gelişmelerden soyutlayarak genci anlamak imkansız.

Genç kadınlar, genç erkeklerden daha mutlu

Gençleri anlamak için elbette istatistiki verilere de bakmak gerekir. TÜİK’in 2013 verilerine göre, Türkiye’de gelecekten umutlu olduğunu belirtenlerin oranı yüzde 77 iken, bu oranın genç kadınlarda yüzde 84.4, genç erkeklerde ise yüzde 83.4 olduğu tespit edildi. Bu durumda genç kadınlar ve genç erkeklerin gelecekten umutlu oldukları söylenebilir.

Haberin Devamı

Yine TÜİK’in 2013 verilerine göre mutlu olduğunu belirten bireylerin oranı yüzde 59 iken, genç nüfusta bu oran yüzde 65.1 oldu. Genç kadınların yüzde 69.2’sinin, genç erkeklerin ise yüzde 60.9’unun mutlu olduğu görüldü. Genç kadınların genç erkeklerden daha mutlu oldukları sonucu çıkarılabilir. Bu sonucun lisede ve üniversitede okuyan genç kadınların sayısının geçmiş yıllara göre giderek artmasından kaynaklandığı söylenebilir.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2014 yılı verilerine göre lisede okuyan öğrencilerin nüfusu genç kadınlarda 1 milyon 418 bin 254, genç erkeklerde ise 1 milyon 488 bin 37. YÖK’ün verileri kapsamında 2013-2014 akademik yılında, üniversite sınavını kazanan 16 yaşın altında 185 öğrenci bulunuyor. Bu öğrencilerden 106’sı genç kadın, 79’u ise genç erkek öğrenci. Üniversiteyi 21 yaşına kadar kazanan öğrencilerde genç kadınların sayısının fazlalığı kadın öğrencilerin üniversiteye giriş sayısındaki üstünlüğünü gösterirken, bu üstünlük 21 yaşından sonraki yaş kategorisinde genç erkeklere geçiyor.

Haberin Devamı

Yüzde 34’ü çalışma hayatında yok

Genç kadınların genç erkeklere göre hem gelecekten daha umutlu olmaları, hem de mutlu olduklarını ifade etmeleri önemli. Çünkü kentte yaşayanların oranı yaklaşık yüzde 70’lerde seyrederken genç kadınların önünde duran eğitim alanındaki toplumsal baskıların kırsala göre azalması, maddi refahın göreli düzeyde yükselmesi okumaya olan talebin artmasını getiriyor.

Ancak TÜİK’in 2013 verilerine göre üniversiteden mezun olan 20-29 yaş arasındaki genç kadınların yaklaşık yüzde 34’ü çalışma hayatına katılmıyor. Bunun nedeni istihdam oranındaki düşüş, ev işleriyle meşguliyet ve genç kadınların evlilikle birlikte çocuk sahibi olma ve bakımını üstlenme durumunda kalmaları ile ilgili.

Haberin Devamı

“Umutlu ve hedefli olmak” anlayışı

Türkiye’de 1990’ların sonlarından itibaren oluşan yeni sermaye sınıfı (Bunlara ‘Anadolu Sermayesi’ adı veriliyor) aynı zamanda kendi orta sınıfını da yaratmaya başladı. Türkiye’de önceki durumuna nazaran sermaye sahipliği oranı arttıkça orta sınıfın da nüfusunda artışlar oldu. Bu yükseliş, Anadolu’nun küçük kentlerinden metropollere doğru göçün akmasına büyük kentlerin hareketlenmesine ve sermayenin dönüşümüne neden oldu.

Hangi sistemde olursa olsun, orta sınıf insanının temel özelliği gelecekten “umutlu ve hedefli olmak” anlayışını taşıyor. Üst ve alt sınıf insanının ancak çok düşük bir oranı bu beklentilerden nasibini alır. Aynı zamanda orta sınıf bireylerinin gelecekten umutlu olmaları yeni üretilen teknik ürünleri takibi ve diğer metaları satın alması, iyi bir tüketici olmasından dolayı ekonomiyi hareketlendirme özelliği taşımasından da kaynaklanıyor.

Haberin Devamı

Hedefli insanlar üniversitede başarılı oluyor

Türkiye’de oluşan bu yeni orta-üst ve orta sınıfın bireyleri yaşam hedeflerini gerçekleştirmek adına mücadele verirken umutlarını en üst düzeyde tutmaya çalıştıkları görülür. Eski orta sınıfın yoksullaşmaya yüz tutması ve azalan nüfusu nedeniyle toplumsal ortamdan uzaklaşması bu sınıftaki gençlerin de gelecek beklentilerini etkiliyor ve düşük oranda da olsa Türkiye’den ayrılmayı düşünenler de söz konusu olabiliyor. Bu durumda bile denilebilir ki, onların faklı bir ülkeye gitme isteği de yine gelecek beklentisi içinde umutlu olmalarının göstergesi.

Farklı dünya görüşlerine sahip bu orta sınıf gençlerinin yeni gelişmelerden faklı biçimlerde etkilendikleri ve kendilerini farklı biçimlerde ifade ettikleri görülüyor. Liseyi bitirip üniversiteye girme hem gençlerin, hem de ailelerinin en büyük isteği oluyor. Bu da umudun bir göstergesi. Artık günümüzde hedefli insanlar üniversitede başarılı oluyor. Bu anlamda gençlerin geleceğe umutla bakmak adına üniversiteye girerken kendilerine bir hedef belirlemeleri ve bir yaşam planı düzenlemeleri, ileriki yaşamlarında görece daha rahat bir hayat sürmeleri için gerekli.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!