Güncelleme Tarihi:
Yelkenci, Suriyeli öğrencilerin eğitimi, geçici eğitim merkezleri ile çocukların rehabilitasyon ve entegrasyonlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Daha önce Suriyeli öğrencilerin eğitim ve öğretim süreçlerinin tamamen geçici merkezler üzerinden yürütüldüğünü anımsatan Yelkenci, ancak 2016-2017 öğretim yılı itibarıyla bir paradigmal bir değişiklik olduğunu söyledi.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın geçen yıl Suriyeli öğrencilere yönelik uygulamayla öncelikle 1-5 ve 9’uncu sınıflarda Türk okullarına kaydedilmesi zorunluluğu getirdiğini belirten Yelkenci, yeterli derecede Türkçe gelişimi sağlayamayanların ise yeni sistemin dışında tutulduğunu anlattı.
İstanbul'da bulunan geçici eğitim merkezleri ve Suriyeli öğrencilerle ilgili bazı istatistikleri paylaşan Yelkenci, şunları söyledi:
"Bu sene başı itibarıyla İstanbul'da var olan geçici eğitim merkezlerinin sayısı 55 oldu, yalnız geçici eğitim merkezleri de önceki yıllardaki gibi işlemedi. Önceki yıllarda bağımsız mekanlarda, bağımsız binalarda bunu yapabiliyorlardı. Ancak bu yıl itibarıyla bütün geçici eğitim merkezlerimizi bir okulumuza zimmetledik ve artık geçici eğitim merkezleri okullarımızın himayesinde ve okul binalarımızda Suriyeli öğrencilere eğitim vermeye başladılar. Bakanlığın yaptığı son paradigmal değişiklikten sonra geçen yıl 45 bin olan Suriyeli öğrencinin 7 bini okullarda, 38 bini geçici eğitim merkezlerindeydi. Bu uygulamadan sonra karşımıza çıkan tabloya baktığımızda şu şekilde oldu: 55 bin Suriyeli öğrencinin 29 bini okullarda, 26 bini ise geçici eğitim merkezlerinde eğitim görüyor. Geçen yıl 7 bin olan okullardaki Suriyeli öğrenci sayısı bu yıl 29 bine çıktı. İstanbul olarak biz bu politika değişikliğini net bir şekilde süreçlere yansıtmış olduk. Türkçe, Arapça ve rehber olmak üzere bin 711 gönüllü, 828 de sözleşmeli öğretmenimiz bu süreçte görev aldı. Bunun yanında bizim okullarımızda, normal süreçlerde eğitim kadrosu ve eğitim süreçleri ile beraber öğrenciler eğitimlerine devam etti. Sözleşmeli öğretmenlerin ücret ödemeleri ile ilgili UNICEF'in başlatmış olduğu program kapsamında yapılan desteklerle Suriyeli öğretmen istihdamını sağladık."
"GEÇİCİ EĞİTİM MERKEZLERİ 4 YIL SONUNDA İŞLEVİNİ TAMAMLAMIŞ OLACAK"
Yelkenci, yeni program kapsamında bu yıl ilkokulda 1 ve 2’nci sınıflar, ortaokulda 5 ve 6’ncı sınıflar, lisede ise 9 ve 10’uncu sınıfların devlet okullarında eğitime başlayacağını söyledi.
Ara sınıflardaki öğrencilerin ise geçici eğitim merkezlerinde eğitimlerine devam edeceğini anlatan Yelkenci, "Tedrici olarak dört yıl içinde okul çağındaki yani kayıtlı olan, nüfus bilgileri, geçici vatandaşlık numarası bulunan ve bilgileri bizde olan çocuklar okullara bu şekilde kayıtta bulunacaklar. Yani dört yıl içerisinde geçici eğitim merkezlerimizde okuyan öğrenciler tamamen mevcut okullarımıza yönlendirilecekler. Böylece yola çıkarken hatalarıyla, eksikleriyle, istismarlarıyla bütün boyutlarına rağmen önemli bir işlev gören geçici eğitim merkezleri dört yıl sonunda işlevini tamamlamış olacak."
TÜRK ÖĞRENCİLERLE AYNI MÜFREDAT
Eğitim öğretim müfredatlarına da değinen Yelkenci, geçici eğitim merkezlerindeki müfredatın serbest olduğunu ancak devlet okullarına geçen öğrencilerin ise Türk öğrencilerle aynı müfredatı göreceğini vurguladı.
Geçici eğitim merkezinde görev yapan gönüllü ve sözleşmeli öğretmenlerin kamuya geçişiyle ilgili şartların belli olduğunu belirten Yelkenci, şu bilgileri verdi:
"Öncelikli olarak Türkiye’de herhangi bir kamu görevi alabilmeniz için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanız gerekiyor. Türk vatandaşı olanlar dışındaki gönüllü ve sözleşmeli öğretmenler Suriye’deki eğitim sistemiyle öğretmen olmuş, lisans ve lisansüstü seviyede üniversite bitirmiş kişiler arasından belirleniyor. Ancak Türkiye’de öğretmen olmanın şartları belli. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı öğretmen adayları hangi koşullarla öğretmen olabiliyorsa Suriye’den gelip Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan öğretmen adayları da aynı koşulda öğretmen olmak durumunda. Öncelikle bitirdikleri üniversitenin denkliğinin Yüksek Öğrenim Kurumu tarafından kabul edilmesi ve bunun yanında öğretmen olabilme yeterliliğine sahip olmanın belgelenmesi, ondan sonra da KPSS sınavından yeterli puanı almaları gerekiyor."
Türkiye'de öğretmen olmayla ilgili genel çerçevenin bu şekilde olduğunu anlattı Yelkenci, "Şu an için bu konu ilgili yapılmış olan herhangi bir düzenlemeden bahsetmiyoruz. Bununla ilgili bir düzenleme yapılır mı yapılmaz mı o bakanlığımızın bileceği bir konu" dedi.
"OKUL İÇERİSİNDE SURİYELİ ÖĞRENCİLER DİYE BİR AYRIM YAPMAK YANLIŞ"
Ömer Faruk Yelkenci, Suriyeli çocukları, savaşın travması ve yaşadıkları zorluklar nedeniyle Türk öğrencilerle kıyaslamanın doğru olmayacağının altını çizerek, sözlerine şöyle devam etti:
"Okul içerisinde Suriyeli öğrenciler diye bir ayrım yapmak yanlış bir şey. Bu bizi Almanya'daki 'Sınavlarda başarımızı Türk öğrenciler düşürüyor' gibi tartışmalara götürür. Hiçbir eğitimcimizin de böyle yaklaşmasını istemeyiz. Bu aynı zamanda Suriyeli öğrencilere de haksızlık olur. Neticede bu insanlar büyük bir savaşın içine düştüler. Çocuklar, anne- babalarını, yakınlarını kaybettiler. Büyük travmalar yaşıyorlar. Bu şartlar altında başarılı olmaya çalışıyorlar. Bu sebeple onlar için önemli olan rehabilitasyon ve uyum. Ama şunu da söylemek gerekir ki okullarımızdaki Suriyeli öğrencilerin hepsi savaşın içinden gelenler değil. Artık burada doğanlar da okul çağına geliyorlar. Yani artık Türkiyeli olmuş Suriyeliler de var sistemin içerisinde. Biz bu noktada rehber öğretmenler ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte ciddi rehabilitasyon çalışmaları yapıyoruz. Bu da onların gidişatını olumlu yönde etkiliyor."
"SADECE EĞİTİMİ SAĞLAMAK DEĞİL, ONLARIN REHABİLİTASYONU YİNE BİZİM GÖREVİMİZ"
Savaş, sosyal ve ekonomik şartlar sebebiyle Türk ve Suriyeli çocukların ve ailelerinin gündemlerinin aynı olmadığını vurgulayan Yelkenci, "Bizim çocuklarımız akıllı telefon, televizyon, futbol gibi gündemlere sahipken Suriyelilerin gündeminde iş var, geçim derdi ve gelecek kaygısı var. Orada öğrenci olmakla öbür tarafta öğrenci olmak arasında çok büyük bir fark var. Bir kere kendi ülkenizde değilsiniz. Öyleyse madem Türkiye olarak kardeşlerimize kucak açtık ki bu tarihte bizim açımızdan çok fazla örneği olan bir şey ama başka ülkeler için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Bizim için büyük bir alicenaplık olmakla beraber bunu her yönde yapmamız lazım. Sadece eğitimi sağlamak değil, onların rehabilitasyonu yine bizim görevimiz" dedi.
Suriyeli öğrencilerin okullara kaydedilmeye başlamasından ardından durumun daha yönetilebilir bir hal aldığını dile getiren Yelkenci, şunları söyledi:
"Onlar da bizim çocuklarımız. Yeni uygulama sonrası Suriyeli öğrencilerimize daha rahat hizmet edebiliyoruz. İstanbul olarak da bu konudaki verilere bakarak performansımızın iyi olduğunu söyleyebilirim."