Güncelleme Tarihi:
Yazıya görselliğin nimetlerinden faydalanarak bir kolajla başlayayım istedim. “Görmek inanmaktır” derler ya… İşte ben de göstermenin, görmenin gücünden yararlanalım istedim. Fotoğraflara lütfen dikkatle bakın. Sonra gözlerinizi kapatıp biraz düşünün. Bunlar ne anlama geliyor? diye…
Olan bitenin ve olabileceklerin gerçekten farkında mıyız?
Acaba kaç ebeveyn, akademisyen, bakanlık görevlisi, öğretmen, iş sahibi, yetişkin vb. 2014’ün Kasım ayında haber bültenlerine sosyal medyaya, internete düşen;
- Finlandiya Hükümeti 2016’dan itibaren el yazısı eğitimine son verip, klavye ile okuma yazma öğretimine geçileceğini açıkladı!
Haberini ciddiye aldı? Hatta sırtından soğuk terler döküldü?
Fazla olduğunu sanmam…
Çoğumuz buna da diğer pek çok gelecek sinyali gibi “fantastik, ilginç” bir haber diye bakıp, birkaç RT (ReTweet, tekrar paylaşım), FAV (Favorilere alma), Like (Bunu açıklamıyorum bile artık. Çocuklar çoktan bu kelimeyi diğer pek çokları gibi Öz Türkçe zannediyorlardır) yapmışızdır, o kadar!..
Oysa pek “o kadar” değil! Daha doğrusu öyle olmamalı. Bu gelişmeler o kadar hafife alınmamalı, geçiştirilmemeli! Bu haberin ve yukarıdaki fotoğraflardaki durumların birinden diğerine geçiş sürelerini, aradaki zamanın darlığını algılayıp, adeta bir yerimize iğne batmış kadar keskin irkilmeli, kendimize gelmeliyiz.
Amerika kod öğrenme seferberliği başlattı!
Finlandiya haberine bir de bizzat Amerika Devlet Başkanı Obama’nın 2013’ten beri videolarda, hemen her konuşmasında yaptığı,
- Hepimiz ve özellikle çocuklarımı bilgisayar programcılığı ve kod yazmayı öğrenmeliyiz!
Çağrılarını eklersek…
- Bu konuyu hayati görmeli, ulusal bir mesele, politika olarak ele almalıyız!
Vurgusunu hatırlarsak durumun aciliyetini ve önemini tartışmaya gerek dahi kalmayacak.
Lütfen bu videoyu izleyin. Evet, tabii ki İngilizce… Hemen “ben İngilizce bilmiyorum” demeyin. Çünkü YouTube kaç senedir Settings-Ayarlar-Subtitles bölümünden ufak bir klick ile Türkçe alt yazıya geçiyor. Eğer İngilizce bilmiyorsanız, bunu artık dert etmeyin ya da mazeret olarak görmeyin, sunmayın. “eş zamanlı, anında tercüme” servislerinin peş peşe devreye girmesiyle “dil bilmiyoruz, olanağımız yok” gerekçeleri tarihe karışmaya başladı.
Bir de şu yazıyı okuyun. 2010’da Beyaz Saray’ın Blogunda yayınlandı. Ekonomik,-Teknolojik seferberlik ilan edilen, işsizliğe çare için yapılması gerekenlerin sıralandığı 4 maddelik Spectrum Planı’ndan bahsediyor. Kısaca Amerika’da Devlet-Özel Sektör işbirliği ile yapılacak kablosuz devrimin manifestosu. Birkaç kez okumakta, iyice anlamakta yarar var…
Kısacası lütfen artık “mazeretçiliği, mızıkçılığı” bırakın! Şu anda atacağımız her adımın, tercihlerimizin, çocuklarımızın, hepimizin geleceği için ne kadar önemli olduğunu görmüyor musunuz? Aklı evveller nelerle meşgul, farkında değil misiniz? Yapabileceklerinizin ne kadar sınırsız olduğunu algılayamıyor musunuz? Hadi uyanın, silkelenin artık!
Olumlu, olumsuz görüşler…
Bu gelişmeler beraberinde tabii ki birçok taraftar ya da karşıt görüşe, tartışmaya neden oluyor. Yine Finlandıya’nın büyük atağı hakkındaki haber üzerinden ilerleyelim. Farklı seslere kulak verelim. Bazılarına bir bakalım,
- El yazısı çocukların motor becerilerini, yaratıcılıklarını geliştirir. Kaldırılması halinde çocuklar bu becerilerini kaybederler.
- Henüz herkesin evinde klavye, bilgisayar, internet yok ki! Bu fikrin gerçekleşmesi mümkün de değil, gerekli de!
- Finlandiya’nın yaptığı açıklama yanlış tercüme edilmiş. Aslında sadece kendi içlerinde bu konuda çalışmaya başladıklarını açıklamışlar. El yazısının kalkması mümkün değil.
- Çok yerinde, cesur ve gerekli bir karar. Finlandiya dijital dünyaya resmen geçen ilk ülke olacak. Gelecekte kullanılmayacak bir becerinin kazandırılması zaten saçma. İyi olmuş.
- Zaman içinde el yazısı zaten doğal olarak yok olacak. Birini diğerine tercih etmek için henüz erken. İkisinin yan yana gitmesinde fayda var.
Gibi görüşler var…
Benim kanaatim de sonuncusu ile paralel. Koyu bir “hibrid yaşam” taraftarı olarak, ağırlığın hızlıca klavye, dokunmatik ekran hatta giyilebilir teknolojilerle iletişime, öğrenmeye kaydırılması koşulu ile bir müddet daha her ikisinin birlikte gitmesinden yanayım.
Geleceğin istediği becerileri yetkinlikler farklılaşıyor. Çünkü kullandığımız aletleri, yapmak istediklerimizi, hızla değiştiriyor geliştiriyoruz. Paradigmalarımız alt üst oluyor. Kültürel, sosyolojik devinim müthiş bir hızla ve yaygınlıkta sürüyor.
Şimdi klavye mi, el yazısı mı? diye tartışırken aslında birkaç yıl içinde,
- Klavye de neymiş? Artık her şey dokunmatik ekranlarda. Bir parmağın ucunda. Ne el yazısı, ne klavye! Derhal parmakla eğitime geçilmeli!..
Diyenler çıkacak. Ya da
- Siz hala farkında değil misiniz? Giyilebilir teknolojilerdeki gelişmeler, beyin okuma, telekinazi çalışmaları, sensörlerle donanmış dünya almış başını gidiyor. Hiçbirine gerek kalmayacak. El yazısı, klavye, parmak falan… Düşünmeyi öğrenmek, düşüncelerini yönetmek yeter. Belki biraz hareke gerekir, o kadar! diyenler saracak ortalığı…
Bunları okuyup, “yine uçtunuz” diyenlere birkaç hatırlatma ve bir video ile şimdilik veda edeyim,
- Eminim, zaman tünelinde geri gidebilseydik çivi ile taş tablet üzerine yazı yazanların, hokkadaki mürekkebe kalem gibi sivriltilmiş ince odun çubuk batırarak papirüs üzerine yazmaya çalışanlarla dalga geçtiğini görürdük.
- Ya da mürekkeple el yazısının nimetlerini ve daktilo ile daha sonra da klavye ile yazmanın güzelliğini, kolaylığını tartışanlara rastlardık.
- İyi sürücü olma becerisini iyi at arabası sürmek, iyi kürek çekmek olarak bilenlerle iyi sürücülüğü iyi şoför, iyi pilot, iyi kaptan olmak diye öğrenenler arasındaki çelişkiyi gözlemlerdik.
- Hatta hala at arabasının keyfini, başka türlüsünün olamayacağını savunan atalarımıza derdik ki, şunun şurasında 100 küsur sene önce atlı arabadan otomobillere geçildiğinde yeni çıkan araca “atsız araba” deniyordu. Şimdi ise dünyamızda “inansız araba”, “uçan araba” “insansız uçan şey – Drone” denemeleri yapılıyor. Daha doğrusu kullanılmaya başlandı bile. Ya buna ne dersiniz?
5-10-15 ya da 20 yıl önce nelerin nasıl yapıldığını hatırlayın. Ve bu gelişmeler, değişimler, gelecek sinyalleri karşısında daha dikkatli, uyanık olun.
Fütüristlere kulak verin. Bugüne kadar kimse eskiyi koruyamadı. Dünyayı durduramadı. Çünkü entropi yasası var.
Son sözleri gençlere bırakalım. Lütfen bu videoyu izleyin ve dijital vitesinizi yükseltin.