Güncelleme Tarihi:
LİSELİ gençlerin günlerinin büyük kısmını geçirdikleri okullarda ne kadar mutlu olduklarını ortaya koymak için bir araştırma yapıldı. Yıldız Teknik Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Engin Deniz ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Öğretim Görevlisi Uzman Psikolojik Danışman Ayçe Büyükcebeci’nin, okul yaşantısının onları ne kadar tatmin ettiğini, sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarını ne kadar karşıladığını ortaya koymak için yaptıkları çalışmada ilginç sonuçlara ulaşıldı. Fen, mesleki ve teknik, Anadolu gibi 8 farklı lise türünde 602 öğrenciyle yapılan araştırmada ‘Ergenlerin Okul Öznel İyi Oluşları’ incelendi. Buna göre, fen liselerindekilerin okul doyumları diğer liselere göre daha düşük. Yani en mutsuzları, fen lisesi öğrencileri. En yüksek okul doyumu ise, meslek liselilere ait. Prof. Dr. Deniz, bunu akademik başarı kaygısına bağlıyor.
OKUL ÖNCESİ FARKI
Araştırmada dikkat çeken bir sonuç da, okul öncesi eğitim alanların okul doyumlarının anlamlı düzeyde yüksek çıkması. Buradaki ifadelere göre, okula ait olma duygusu, öğrencinin ilk okul yıllarında ait olma hissinin tatmin olup olmamasıyla yakından alakalı. Öğrencilerin okulla ilgili ilk deneyimleri ve duyguları tüm okul yaşamına genellendiğinden, ilk yıllarda ona olumlu bir okul-sınıf atmosferi sunulması; eğitimcilerin öğrencilerin kişisel, sosyal, duygusal ve kabul ihtiyaçlarına duyarlı olmaları ve bunu bilinçli karşılamaları çok önemli.
SANAT DA OLMALI SOSYAL FAALİYET DE
Prof. Dr. M. Engin Deniz, öğrencilerin mutluluğu için yapılması gerekenleri şöyle anlatıyor:
“Okulların müfredat programları incelendiğinde fen liselerinin yoğun olduğu, başarı odaklı bir bakış açısıyla da ders dışı etkinliklere minimum yer verildiği görüldü. Bunun tersine mesleki liselerde müfredat kapsamında akademik derslerin yanı sıra atölye ve uygulama dersleri de bulunuyor. Bunlarda akran etkileşimi yoğun. Ayrıca bu liselerde genel olarak akademik başarı kaygısı çok fazla yaşanmıyor. Okulun türü ne olursa olsun, geleneksel eğitim anlayışına dayalı müfredatların daha gelişimsel bakış açısıyla yorumlanması, ders işleyiş tekniklerinin zenginleştirilmesi ve olumlu akran etkileşimine olanak verecek şekilde geliştirilmesi yararlı olacak. Ayrıca liselerde müfredat dışında kalan sosyal, sanatsal, sportif faaliyetlere, sosyalleşme ihtiyaçlarını karşılayan ve gencin tüm yönleriyle kendini tanımasına olanak sağlayan etkinliklere yer verilmeli. Bu sayede genç, okula aidiyet duygusunu geliştirecek, doyum sağlayacak, kişisel, sosyal, duygusal ve akademik yönlerden sağlıklı ve etkin biçimde gelişecek.”