Güncelleme Tarihi:
Dünya Sağlık Örgütü ile UNICEF’in Birleşik Raporu’na göre dünyada her gün yaklaşık 2 bin 500 çocuk istemsiz yaralanma sonucunda hayatını kaybediyor. Kanıtlanmış önleme yöntemleri uygulanabilirse her gün, en az 1000 çocuğun hayatının kurtarılabileceği öngörülüyor. Kazalar ve yaralanmalar, çocuklarda ölüm nedenleri arasında ilk beş yaşta beşinci; dokuzdan sonra ilk sırada yer alıyor. Trafik kazaları 10-19 yaş grubunda ölümün ve engelliliğin başlıca nedeni.
Çocuk güvenliği üzerine kitabı olan, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Sosyal Pediatri Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serpil Uğur Baysal, Avrupa yaralanma veritabanı örnek alınarak Türkiye’de de kaza ve yaralanma veritabanı çalışmasının başlatıldığını belirtiyor. Prof. Dr. Baysal, ölüme yol açan kazaları sıklık sırasına göre “trafik, boğulma, yanık, düşme, zehirlenme” diye sıralayarak şunları anlatıyor:
YOKSUL AİLELERDE DAHA ÇOK
“Çocukların başına gelen kazaların önemli bölümünü, ev kazaları oluşturuyor. Daha fazla kazaya uğramaları, yaşları ve gelişim düzeyleriyle ilişkili. Küçük çocuklar çok meraklı, hareketli ve tehlikeden habersiz. Üç yaşından küçükler, kendi kendilerini kontrol edemeyeceklerinden yakından izlenmeli. 10 yaşını tamamlamamış bir çocuğun tek başına ev dışına çıkmasına, karşıdan karşıya geçmesine izin verilmemeli. Bu yaştaki çocuklarda görme alanı dar; tehlikeyi tanısalar da karar verme becerileri gelişmemiş.
Yaralanma ve ölümün yanı sıra engelli yaşama başlıca neden olan kazalar; yoksul ya da kalabalık ailelerde, ilk çocuklarda, hiperaktiflerde, ebeveynin 20 yaşından küçük olduğu durumlarda ve ailede ölüm, taşınma gibi stres etkeni varsa daha fazla oluyor. Şiddet ve denetimsizlik de bunu artırıyor.
ÇÖZÜM BİLİNÇLENME ŞART
Önlenebilmesi için en önemli etkenlerden biri, çocuk bakımından sorumlu bireylerin, öncelikle annelerin bilinç durumları ve risk algıları. Çocuğa güvenli çevre sağlamak, erişkinlerin görevi. Çevreyi sürekli gözlemlemek, riskleri görmek, öngörmek, çözüm bulmak ve sürekli eğitmek kaza kontrolünün basamakları. Bunun sağlanabilmesi için parasal kaynak, yasalar ve düzenlemeler de gerek.
Sağlık sektörü, hükümet, sivil toplum örgütleri, özel sektör, medya da sorumluluk almalı. Güvenli Toplum Programları’na, Sağlıklı Kent Projeleri’ne ihtiyaç var. Bu alanda çalışan daha fazla profesyonel gerekiyor. Her çocuk, güvenli çevrede yaşama hakkına sahip. Yaralanmamak, her çocuk için bir hak.”
İSTATİSTİKLER TEHLİKEYİ GÖSTERİYOR
Prof. Dr. Baysal, şu istatistiki bilgileri veriyor:
Ev kazaları: Ülkemizde son beş yılda bu nedenle 120 bin çocuğun hastanelerde sağlık bakımı alması gerektiği, 2 bininin hayatını kaybettiği belirtiliyor.
Trafik kazaları: Türkiye’de bu yüzden ölenlerin sayısı, 11 Avrupa ülkesinde karayollarında hayatını kaybedenlerinkine hemen hemen eşit. 2020’de, bunların engelliliğe bağlı yaşam yıllarını kısaltan nedenler arasında ikinci, gelişmiş ülkelerde üçüncü sırada olacağı öngörülüyor. 2014 yılı verisi yaklaşık 5 bin ölüme, 250 bin yaralıya işaret ediyor. Trafikte ölenlerin yaklaşık dörtte biri çocuk.
Şiddet: Dünyada her yıl 1 milyon 500 binin üzerinde birey, bu yüzden hayatını kaybediyor.
BU ÖNLEMLERİ ALIN
Prof. Dr. Baysal, kanıtlanmış bazı yöntemlerin kapalı ve açık alanlarda uygulanabilirse kazalara bağlı ölümlerin yarısının önlenebileceğini söyleyerek, ailelerin bu konuda yapabileceklerini şöyle özetliyor:
Motorlu taşıtlarda araç içi güvenlik: Gelişmiş ülkelerde, 1-14 yaş grubunda bu kazalar önde gelen ölüm nedeni. Yaşa uygun güvenlik koltuğunun ve kemerinin kullanılması bunu azaltıyor.
Bisiklet: Koruyucu başlık, bu yaralanmalarda ciddi beyin hasarı oluşumunu yüzde 88’e kadar azaltıyor. Ancak bir çarpışmada kullanılan başlık değiştirilmeli. Başa uygun olması, alnı örtmesi, çeneden bağlanması ve bağ ile çene arasında uygun bir boşluğun bulunması önemli.
Yaya güvenliği: 10 yaşından küçüklerin caddede karşıya geçmesine izin verilmemeli. Çocuğa servise, taşıtlara binmeden ve indikten sonra araçtan bir metreden fazla uzakta durması öğretilmeli. Görünür olmaya uygun giydirilmeli.
Oyun alanlarında güvenlik: Parklarda, bahçelerde, yuvalarda güvenli mekân ve çevre düzenlemeleri gerekiyor.
Karyolada/beşikte: Uyanan çocuk yatakta uzun süre bırakılmamalı, alınmalı. Süt çocuğu karyolasında parmaklık aralığı 6 santimden geniş olmamalı. Alçak beşiklerde kenarlar, yataktan en az 25 cm yükseklikte yer almalı. Yüksek beşiklerde bu en az 65 santim olmalı. Karyola kenarı, kendiliğinden açılmamalı. Çocuğun boyu 90 santimi geçince kullanılmamalı. 2-2.5 yaştan sonra genç yatağına geçirilmeli. Dört yaşına kadar kenar koruyucusu ve yerde yaygılar kalmalı.
Uykuda (Ani Bebek Ölümü-SIDS- Riskinin Önlenmesi): Bebekler uyurken, dinlenirken, yalnız bırakıldıklarında her zaman sırtüstü yatırılmalı. Boyun ve sırt kaslarının güçlenebilmesi için, uyanıkken gözlem altında, kısa süreli yüzükoyun yatırılabilirler. En güvenli uyku yeri, anne-babasının ya da bakıcısının yatağının yanındaki kendi beşiğidir. Yatakta yastık, kalın örtü, doldurulmuş oyuncak, bir eşya bulunmamalı. Araştırmalar, emziğin, SIDS riskini azalttığını gösteriyor.
Merdivenler: Emeklemeye, ayağa kalkmaya başladığında, merdivenlerin tepesine, daha iyisi aşağıya da güvenlik kapısı yerleştirilmeli.
Zehirlenmeler, madde alımı: En çok 1-3 yaş arasında zehirlenme riski var. İlaçlar, vitaminler, temizlik ürünleri ve kimyasallar ulaşamayacakları kilitli dolaplarda saklanmalı. İlaçlar çocuklara şekere benzetilerek verilmemeli. Ebeveynler madde alımı, zehirlenme karşısında ne yapacaklarını öğrenmeli.
Yanıklar: Merkezi su ısıtıcı 48 dereceden daha yüksek sıcaklığa ayarlanmamalı. Çalışan duman alarmı evin her düzeyine yerleştirilmeli ve aylık kontrol edilmeli. Ev yangınlarının çoğundan, tam söndürülmeyen sigara kalıntıları sorumlu.
Boğulma: Çocuklar, beş santimden daha az derin suda boğulabilir. Banyo küvetinde, su kovalarının yanında, havuzda ve çevresinde yalnız bırakılmamalı.
Ateşli silahlar: Evinde silah olan çocuklar, yaralama, yaralanma riski taşıyor. Evde silah tutulmamalı, zorunlu ise kilitli ve içi boş saklanmalı.
Ultraviyole radyasyonu ve güneşte kalma: En güneşli saatlerde dış aktiviteler yapılmamalı. Deri, kol ve bacaklar, açık renk giysilerle örtülmeli. Cilt UVA ve UVB korumalı, en az SPF 15 olan koruyucularla düzenli korunmalı.