Güncelleme Tarihi:
Abdülhak Hamid Tarhan, Türk edebiyatında çok önemli bir yere sahip olan yazarlarımız arasında yer alır. Pek çok farklı dalda eser vermiştir. En önemli eserlerinden birisi olarak da Eşber adını verdiği tiyatro oyunu yer alır.
Eşber Kimin Eseri ve Kim Tarafından Yazılmıştır?
Abdülhak Hamit Tarhan, Eşber adını verdiği bir tiyatro oyunu kaleme almıştır. Bu eser, sergilendiği dönemde çok dikkat çekmiş ve edebiyatın önemli eserleri arasında yer almayı başarmıştır.
Eşber Eseri Konusu
Eşber ası verilen karakter, Hindistan’da Keşmir hükümdarıdır. Büyük İskender ise, Hindistan’ı zapdettiği sırada, Eşber kendi askerinin azlığına aldırmadan karşı koymak ister. Hükümdarlıkta ortağı olan Sumru ve kız kardeşi, İskender’i çok sevdiği için, kardeşini bu fikirden caydırmak için uğraşır.
Eser, yüksek kahramanlık fikri içerdiği için vatanına hıyanet etmiş olarak görünen kız kardeşini öldürmesi gibi olay örgüsüne sahip olması nedeni ile bu eserle Fransız şairi olarak bilinen Coneille’in Horace piyesi arasında bir benzerlik içeren noktaları vardır. Abdülhak Hâmid’in tüm tiyatroları arasında kronolojik sıraya göre sekizincisi olan Eşber, gördüğü ilgi ve başarısına göre de en önemli eserleri arasında yer alıyor. Aslında kahramanlardan olan Eşber’le Sumru arasında geçen uzun diyalogu gösteren “fasl-ı sâlis”ten ibaret olan bu tiyatro oyunu, tek perde olarak düşünülmüş olsa da Nâmık Kemal’in tavsiyesi ile genişletilmiştir.
Eşber Eseri İnceleme
Doğu seferinde ve yolu üzerinde bulunan ülkeleri zapdederek ilerleyen İskender, küçük Pencap ülkesinin hükümdarı olan Eşber’in ümitsiz ama kahramanca direnişi ile de karşılaşır. Bu arada bir yandan mağlup olan İran Hükümdarı Dârâ’nın kızı Rokzan, diğer yandan da Eşber’in kız kardeşi Sumru İskender’e aşıktır. Abisini savaşı bırakması için İkna etmek için uğraşan Sumru, Eşber tarafından öldürülerek yaptığı ihanetinin cezasını çeker. Ama İskender’le çarpışan Eşber de esir ve mağlup düşmüştür. Kahramanlığına hayran kalan İskender ise, iade ettiği kılıcı ile kendini öldürüyor. İskender Sumru’nun asılmış olan cesedine doğru ilerlerken kıskançlık yüzünden onu engellemek isteyen Rokzan da atların ayakları altında çiğnenerek ölür. Son sahnede ise, kanlı bir tablonun ve harap Pencap şehrinin önünde hocası Aristo’nun İskender’e söylediği “Zafer veya hiç” cümlesi ile biter.