Güncelleme Tarihi:
Çocuktan artan beklentiler içinde en dikkat çekeni sorumluluklarını almasıdır ki bunlar arasında derslerine düzgün çalışması, okul başarısının yüksek olması, ev işlerine ve alış-verişe yardım etmesi gibi küçük görevlerdir. Bunlar ergen ile birlikte büyür. Bazı ergenlerden işe girmesi, derslerinin yanı sıra çıraklık, araba yıkama gibi işlerde çalışarak ailenin geçimine katkıda bulunması beklenir. Bu tür çocuklar sorumluluk duygusunu daha erken kazanıp, daha erken büyürler. Dolayısıyla ergenin sorumluluk duygusu, daha çok beklentilere göre değişir. Dolayısıyla ergenin sorumluluk duygusu daha çok ailenin ve çevrenin beklentisine göre değerlendirilir. Bazı çocuklarda sadece derslerine çalışması sorumluluk açısından yeterli bulunur. Bazılarından ise beklenenler çok daha fazladır.
Ergen de kendisinden beklenen görevleri yerine getirerek çeşitli sorumluluklar alabilir ve böylece erişkinliğe doğru giderken, bir yandan da kişilik özelliklerini, sorumluluk duygusunu geliştirir. Bunlar olurken, zaman zaman çeşitli rolleri de sınar. Bazen, kendinden beklenenleri yerine getiren, çevre tarafından çok takdir edilen davranışlar gösteren bir ergenken, bazen de tam aksine dağınık, hırçın, ilgisiz, ulaşılması zor bir çocuk haline gelebilir. Burada önemli olan, başta sorumluluk duygusu olmak üzere, çeşitli özellikleri deneyip, kendine en uygun olanları seçerek, sorumluluk duygusu ile birlikte kimlik duygusunu geliştirmektir.
Bebeklikte gelişir, ergenlikte şekillenir
Sorumluluk duygusu kuşkusuz ki, yanlızca ergenlik dönemine ait bir kavram değil. Bebeklikten itibaren yavaş yavaş gelişir, en çok da ergen döneminde şekillenir. Bebeklik döneminde anne-baba farkında olmadan çocuklarına ufak sorumluluklar verirler. (Ayakkabını kendin giyebilirsin, çorbanı kendin içebilirsin, oyuncaklarını beraber toplayalım, suluğunu kendin taşı gibi.) Bir yandan ona verilen bu küçük görevler, öğretiler ile bebek hem yeni beceriler kazanır, hem de giderek büyüyen sorumluluklar geliştirir. Burada anne-babanın tutumu önemlidir, bazı ailelerde çocuklara daha çok sorumluluk verilirken, bazılarında çok üstünde durulmayabiliyor. Bazı aileler çocuklar için uygun model olurken, bazıları ergen kendine uygun rol model bulamadığı için sıkıntıya düşebilir. Bazı ailelerde de aşırı kollayıcı koruyucu bir tutum nedeniyle ergenin yeterince büyümesine izin verilmeyebilir.
Ergenin gelişmesine katkıda bulunan bir başka etken de okuldur. Okulun katkısı her şeyin önünde. Çocuklara güzel beceriler kazandıran, belirli prensipleri olan, geniş ufuklu bir okul ile dar müfradat programını yetiştirmeye çalışan, sınırlı olanakları olan bir okul arasında kuşkusuz farklar olacaktır. Bütün bunların yanı sıra bir diğer önemli etmen de çocuğun kendisidir. Ergenlik dönemde çocuk süratle değişip büyüyerek kimlik duygusunu geliştirirken, bir yandan da erişkinliğe hazırlanıyor. Bu dönemde kendisine en uygun kimlik özelliklerini bulup benimsemeye çalışırken, çeşitli rolleri de deneyecektir. Bazen aşırı sorumlu, bazen de çok ilgisiz kalabilme gibi.
Her an şaşırtabilir
Dolayısıyla ergenin olayları değerlendirişi ve yaklaşımı her an etrafındakileri şaşırtabilir, hiç beklenmedik bir anda evdeki sorun ile ilgili olarak çok ciddi, akıllıca bir çözüm getirebilir. Bazen de ondan beklenen çok basit bir konuda son derece ilgisiz kalabilir. Ergendeki bu değişimler doğaldır ve büyüme sancılarıdır. Genelde sağlıklı gelişen bir ergen kendi sorumluluğunu giderek üstlenir. Örneğin kendi zamanını, derslerini programlayabilir; ne yapacağına, ne olacağına kendisi seçenekler üretebilir, parasını idare edebilir, evde olduğu kadar ülke sorunlarını ve dünyada neler olup bittiğini de izleyip tartışabilir, yaz aylarında veya tatillerde çalışıp, hem para kazanabilir, hem de hayatı öğrenebilir.
Sağlıklı gelişen bir ergen kendisinden beklendiği ve yapabildiği ölçüde çevrenin de katkısıyla sorumluluk sahibi olabilir ve bu beceri ona erişkin döneminde de olumlu özellikler kazandırır. Ancak bunun aksi de söz konusudur. Her ergen gelişimini destekleyen sağlıklı bir gelişim gösteremeyeceği gibi, sorumluluk kavramı da kazanamayabilir. Bu kuşkusuz yukarıdaki tartıştığımız gibi aile, okul ve çocuğun kendisinden kaynaklanan özelliklere bağlıdır. Sorumluluk duygusunu zamanında, yeterince kazanamayan ergen daha ileriki dönemde uygun ortam bulduğunda diğer kişilik özellikleri ile birlikte sorumluluk duygusunu da yeniden düzene sokabilir.
Bu duygunun yeterince gelişemediği durumların başında çocuğa ait özellikler geliyor. Çocuğa ait özellikler de sorumluluk duygusunun gelişimini yönlendiriyor. Okul başarısı düşük olan, ailesi ile iletişimi beklenen düzeyde olmayan, zihinsel yönden sıkıntıları olan, sosyal çevrenin çok düzgün olmadığı durumlarda, sorumluluk duygusunun gelişimi de zor olabilir. Çocukluğundan itibaren kıpır kıpır tavır sergileyen, belli konulara odaklanamayan, kurduğu arkadaşlıkları sürdüremeyen, verdiği sözü tutamayan gibi ortak özellikler gösteren ve yaşları büyüdüğü halde bu özellikleri pek değişikliğe uğramayan bir grup ergen ise bu özellikleri nedeniyle dikkat eksikliği, hiperaktive bozukluğu tanısı alırlar. Bu onların sosyal ilişkilerine, özellikle yaşları arttıkça çoğalan ve üstlenmek zorunda oldukları yeni sorumluluklarını yerine getirmekte zorlanmalarına yol açabilir.
Mutsuzluk, güvensizlik, aşırı titizlik...
Ergenlik dönemindeki sorumluluklar daha çok kendilerine aittir ders çalışmak, sınavlara hazırlanmak, parasını idareli kullanmak, odasını temiz tutmak gibi. Oysa ki erişkinlik döneminde bunlar giderek çoğalan ve kesinlikle yapılması gereken sorumluluklar olarak çıkıyor karşımıza. (İş sahibi olmak, eş olmak, anne-baba olmak gibi.) Böylece ergenlik dönemindeki özellikler, sorumluluk alma ile olan becerileri erişkinlik döneminde ergenin kendisini iyi hissetmesine veya tam tersine kötü hissetmesine yol açabilir. Eğer erişkinlikte görevlerini yerine getirebiliyorsa çevreden de takdir ile karşılanacak, beğeni toplayacaktır, bu da ona mutluluk verecek. Buna karşın yapılması kaçınılmaz olan görevlerini ve sorumluluklarını taşıyamayan ve üstesinden gelemeyen bir erişkin hem çevre tarafından sürekli eleştirilecek, hem de karşılaştığı başarısızlıklar nedeniyle kendini mutsuz hissedecek.
Ergenlik dönemindeki çatışmalardan biri de, sorumluluk duygusunun aşırı “verilmesi veya alınması” şeklindedir. Çocukluktan itibaren fazla şey beklenen, büyük adam muamelesi gören ergenlerde bu aşırı yüklenme nedeniyle mutsuzluk ve başarısızlık duygusu gelişebileceği gibi kendine güvensizlik ve verilen görevleri yapmakta mükemmelliyetçilik, aşırı titizlik de gözlemlenebiliyor.
Bu bir kimlik arayışı dönemidir, ergen çeşitli rolleri deneyerek kendine en uygununu seçmek ve kimliğini belirlemek, diğer bir deyiş ile “Ben kimim?”sorusuna yanıt bulmak durumunda. Sorumluluk duygusu da bu dönemdeki geliştirilen önemli öğelerden bir tanesi. Ancak tek başına ele alınmaktan daha çok tüm gelişim içerisinde değerlendirilmeli.