Güncelleme Tarihi:
Ergenekon Destanı Türkler için çok önemli bir yere sahip olan destanların başında gelmektedir. Göktürkler'in türeyişini yani çoğalması anlatan bir destan olan Ergenekon Destanı Türk tarihi için oldukça önemli bilgiler de vermektedir. Genel anlamda düşman tarafından yenilgiye uğratılan Türkler Ergenekon Ovasında türeyip yurtlarına tekrar döner. Bu da Ergenekon Destanı genel hatlarıyla anlatımıdır.
Ergenekon Destanı Nedir ve Hangi Devlete Aittir?
Ergenekon Destanı Türk tarihi için en önemli destanların başında gelmektedir. Göktürkler'in yeniden doğuşuna ait bilgiler verir. Ergenekon Destanı başlangıçta sözlü olarak anlatılan bir destan da ancak ilk defa bu destanı yazılı hale getiren kişi Moğol Devleti'nin tarihçisi, Reşideddin adlı bir tarihçidir. Ancak Reşideddin bu destanı anlatırken daha çok Moğol kültürünün özellikleri ile karıştırmıştır. Türk boylarının bir kısmını oluşturan Moğol boyları da millet ve dil açısından birçok konuda birbirleri ile benzerlik göstermektedir. Bu sebeple benzerlikler oldukça normal kabul edilir.
Ergenekon Destanı Kısaca Özeti
Ergenekon Destanı Göktürklere ait önemli destanların başında gelir. Göktürkler'in türeyişi anlatan bu destanı kısaca özeti ise şu şekildedir. Savaşta yenilen Türkler Ergenekon adlı bir bölgeye yerleşerek burada 400 yıl kadar yaşar. Zamanla buraya sığmayan Türkler çevrelerinde bulunan demir dağı eritmek zorundadır.
Moğol ilinde Oğuz Kağan soyundan İlhan'ın Hükümdarlığı sırasında Tatar Türklerinin hükümdarı Sevinç Han Tatar ülkesine savaş ilan eder. Bu sırada İl Han'ın idaresindeki orduyu bozguna uğratır. İl Han'ın ülkesinde bulunan bütün insanları öldürür. Sadece İl Han'ın küçük oğlu Kıyan ve eşi ile yeğeni Nüküz ile eşi kurtulmayı başarır. Buradan kurtulmayı başaran bu kişiler onları kimsenin bulamayacağı bir yere kaçmaya çalışır.
Yabani koyunların yürüdüğü yolları izleyerek yüksek bir yerde bulunan bir geçide varırlar. Bu geçitten geçtikten sonra içerde akarsuların, pınarların, farklı bitki ve çalıların, meyve ağaçlarının bulunduğu bir alana varırlar. Tanrıya şükrederler ve burada kalmaya karar verirler.
Dağın doruğunda bulunan bu yere dağın kemeri anlamına gelen Ergene kelimesini aynı zamanda dik anlamına gelen kon kelimesini birleştirerek Ergenekon adını verirler. Kıyam ve Nüküzün oğulları burada geniş bir aile oluştururlar.
400 yıl kadar bir zaman geçtikten sonra burada çok fazla çoğaldıkları için bu bölgeye sığamaz olan Göktürkler atalarının da buraya geldiği geçidi unutmuşlar ve geçit aramaya başlamışlardır. Geçit bulamayan Göktürkler boy içinde bulunan demircinin teklifi üzerine dağın demir kısmını eritilerek yol açabileceğini söylemesi üzerine demirin bulunduğu yere bir sıra odun bir sıra kömür dizerek ateş yakarlar. 70 yere konulan 70 körükle bu odun ve kömürleri yakarlar ve körüklerler. Burada bir geçit açarlar bu geçit yüklü bir deve geçecek kadar yer açılır. Daha sonra İl Han'ın soyundan gelen bu Türkler yeniden güçlü bir boy olarak eski vatanlarına döner. Atalarının intikamını alırlar.
Ergenekon'dan çıkılan gün 21 Mart olarak bilindiği için her yıl bayram yaparlar. Bu bayramda bir demir parçasını kızdırarak örs üzerine koyup demiri döverler. Ergenekon Destanı yeniden özgür olma ve Baharın Bayramı olarak halen 21 Mart gününde kutlanır.