Güncelleme Tarihi:
Epigrafya kelimesini gerek günlük hayatta gerekse tarih, coğrafya gibi bilim dallarında mutlaka duymuşuzdur. Fakat bu alanda uzman olmayan ve bu işle uğraşmayan kişiler epigrafyanın tam olarak neyi incelediğini ve nerelerde kullanıldığını bilmeyebilir. Halk arasında epigrafya sadece yazıt bilimi olarak bilinmektedir.
Epigrafya Nedir?
Tarihi yapılardaki yazıları inceleyen ve yazıtları okuyan bilim dalına yazıt bilimi yani epigrafya denmektedir.
Bu bilimle ilgilenen kişiler yazıt bilimci veya epigrafist olarak anılmaktadır. Yazıt bilimi aynı zamanda tarihle iç içedir. Tarihe yardım eden yan bir bir dalı olarak da geçmektedir.
Epigrafi sözcüğünün anlamı üzerine yazmak, kaydetmek demektir. Türkçeye ise yazıt bilimi olarak çevrilmiştir. Bu bilim dalı sikke hariç olmak üzere tahta, mermer, taş, metal, seramik maddelerinin üzerine yazılmış Latin ya da eski Yunan dillerini okumaktadır.
Epigrafya Neyi İnceler?
Epigrafya anıtlar üzerinde yer alan yazıları incelemektedir. Bunun yanında kitabeleri de inceler.
Epigrafya incelediği bu konular sebebiyle tarihe yardımcı bir bilimdir. Aynı zamanda epigrafya bilimi tek başına çalışmaz. Paleografi ve filoloji bilimlerinden yardım alarak birlikte çalışır.
Aynı zamanda bu bilim sert yüzeyler üzerine yazılmış tüm yazıları incelemektedir. Sadece sikke üzerine yazılı yazıları incelememektedir. Sert yüzeylerden kasıt edilen sadece anıtlar değildir. Taşlar, tahtalar, mermerler, seramikler de bu gruba dahil edilmektedir.
Epigrafya Nerelerde Kullanılır?
Epigrafyanın çalışma alanı sert yüzey üzerine yazılmış yazılardır. Bu yazılar iyi korunur haldedir ve okunmaları da bu nedenle kolaydır. Alanında uzman bir kişi basit bir şekilde bu yazıları okuyabilir. Yazı dilleri genelde eski Yunan ve Latin dilleridir.
Epigrafya aynı zamanda tarihi araştırmalarda kullanılır. Arkeolojik kazılarda ortaya çıkan tarihi eserlerde sert yüzey üzerine yazılı yazıtlar ortaya çıkarsa epigrafya devreye girer.
Bu alanlarda eğer yazı eksik, kırık ya da zedeli haldeyse yazıt bilimcinin işi biraz zorlaşmaktadır. Bu durumda tarihi araştırmalarda yazıt bilimci yazıları tamamlamakla yükümlüdür. Metinleri orijinal haline yakın bir konuma getirir.
Epigrafya (Yazıt Bilimi) İle Tarih İlişkisi
Epigrafya ile tarih arasında doğru orantılı bir ilişki söz konusudur. Yazıt bilimi tarihe olumlu yönde yardımcı olmaktadır. Yazıt biliminin ilişkideki etkisi olumlu olacak şekilde bu yöndedir.
Anıtlar üzerindeki yazıların çözüme kavuşması, bu anıtların bu sayede ait olduğu döneme ilişkin bilgilerin elde edilmesi tarihle bağlantısını ifade etmektedir.
Yazıt bilimini tarihle ilişkisinin nedeninde anıtların üzerinde yer alan yazıların spesifik bir tarihi olayı ifade etmesidir. Yazıt bilimci bu yazıları okuduğunda döneme ait tarihi bilgilere de ulaşılmış olur. Bu bilgiler arasında dönemin yaşam tarzı, bitki örtüsü, tarihi savaşlar gibi pek çok olguya rastlanabilir.
Tarihçiler ise yazıt bilimcilerle iş birliği yapmak zorundadır. Yazıt bilimci tarafından okunan bu yazıları bir belge niteliğinde ele almak, yorumlamak ve değerlendirmek tarihçinin görevidir.
Yazıt biliminin tarihi yapıtlardaki yazıları incelemesi de tarihle ilişkisini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Çünkü eski dönemlerde var olan kitabeler, anıtlar, mermerler, taşlar, seramikler ve tahtalar aslında dönemine ait tarihi ürünlerdir.
Örneğin Orhun kitabeleri, 8. yüzyılda Orhun alfabesiyle yazılmış kitabelerdir. Bu kitabeleri okumak yazıt bilimcisinin işidir. Böylece kitabelerin Orhun kitabeleri olduğu anlaşılmıştır.
Yapılan tarihi ve yazıt bilimi araştırmaları sonucunda Orhun kitabelerinin Göktürk yazıtları ve Orhun Abideleri olarak tam altı adet olduğu ortaya çıkmıştır.