Güncelleme Tarihi:
Ülkelerin eğitim durumu Bahçeşehir Üniversitesi’nde düzenlenen “PISA Verileriyle Eğitimde Avrupa Modeli ve Türkiye Karşılaştırması Konferansı”nda ele alındı.
Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Enver Yücel burada yaptığı konuşmada eğitimin önemine değindi. Yücel, “çözüm eğitimcilerde” diyerek şöyle konuştu.
“Dünyada eğitim tartışmalarının yapıldığı PISA çok önemli yere sahip. Türkiye’de çok fazla tartışılmasa da ABD’de Başkan Obama sonuçları haftalarca tartışıyor.
Türkiye ne yapıyor? Bunları yok mu sayalım? Böyle diyebilir miyiz? Küresel krizlerden, olaylardan bahsediyorsak bunlara da bakmak zorundayız. Güney’de Doğu’da farklar ne, bunların ötesinde dünyada ne durumdayız? Buna bakılmalı. Türkiye’nin jeopolitik açıdan çok önemli olduğu söyleniyor. Ama bugün bu yeterli değil. İnsan sermayesi hangi seviyede bunlara bakmak lazım. Türkiye’nin katma değeri yüksek iyi eğitim, kaliteli, teknolojik altyapılı eğitime ihtiyacı var. Çözümü bizde biz eğitimcilerde.
Ülkemizde sınavların ne kadar kötü olduğu söyleniyor hep ama sınavsız eğitim dünya yok. Ama Türkiye’de ölçeme değerlendirme sistemi yok.
Eğitim kaynakları yetersiz deniliyor ama sadece para ile de sorun çözülmez. Dünyada göstergeler bunu söylüyor. Eğitimin içeriği ve kalitesi tek ölçüt değil. Bu eğitimi verenler, öğretmelerin kalitesi önemli. Cumhuriyetten bu yana derslik sayısı arttı demek çözüm değil.
PISA’nın değerlendirmesini Türkiye’de bir kültür haline getirmek istiyoruz. Bu amaçla bu çalışmalar yapıyoruz.
Almanya Parlamentosu Yeşiller Milletvekili ve Eğitim Sözcüsü Özcan Mutlu ise şöyle konuştu:
Dünyada ilk bilgisayar Almanya’da üretildi. Bu bilim dünyasının şu an kullandığı tabletlerin babası. Başka bir icat fax makinası, LCD televizyonu yine Alman bilim adamları üretti. Japonlar dünyaya tanıttı. 2001 yılında açıklanan PISA sonuçlarında Almanya’nın eğitim sisteminin çok yetersiz olduğu eğitim sistemin yeniden gözden geçirilmesi gerektiği anlaşıldı.
14 yıl içinde çok reformlar yapıldı. Geçen yıl sonuçlar açıklandığında OECD ortalamasının az üzerinde olduğu büyük başarı olarak algılandı. Siyasetçiler detaylı incelediğinde hamle olmadığı, başarızlık olduğu, işçi ve göçmen ailelerin çocuklarının olduğu başarına baktık. Başarı oranı genel olarak oranı yüzde 15’ten yüzde 18’e çıktı. Refomların sadece kağıt üzerinde olmaması gerektiğini içeriğin çok önemli olduğu, her çocuğa eşit ve nitelikli eğitim verilmesi, paranın yeterli olmadığını gördük.
Almanya’nın en büyük hammaddesi insanların kafasındaki bilinç. Önemli Alman bilim adamlarının ve Nobel alanların ABD’de çalıştığını görüyoruz. Eğitimin toplum için önemli olduğunu biliyorum bu toplantının da buna katkı yapacağına inanıyorum.
OECD Eğitim Politikası Genel Sekreterliği Özel Danışmanı ve Eğitim ve Yetenek Direktörlüğü Direktör Yardımcısı Andreas Schleicher ise “PISA Okul Yöneticileri ve Öğretmenler İçin Ne Diyor?” başlığı ile sunum yaptı. Schleicher şöyle dedi:
Eğitimin güçlendirebilmesi için görüşüyoruz. PISA sınavlarına giren yarım milyon öğrenci var. Yeteneklere bakılmalı, bunları nasıl kullandıklarına da bakmamız gerekiyor. Dünya ekonomisi, yapabildikleriniz ve bildikleriniz için para ödeyeceksiz. Okulu başarılı hale getiren etkenler neler, buna bakmalı.
Yetenek ve rutin bilişşsel beceriler, istatistiksel olarak bakıldığında ezberlemeye dayalı eğitim yeterli olmuyor. Bildiklerinizi nasıl kullandığınız, displlinlerarası düşünebilme yeteneği olmalı
Eğitim sisteminde odaklanmamız gereken nokta, eğitimin kalitesini arttırma ve erişimi kolaylaştırmak gerekiyor.
Yüksek kaliteli , eşitliğe dayalı ve erişebilir olması gerekiyor. En yüksek kalite olduğu ülke Kanada gibi ülkeler. Türkiye’nin iyileştirme anlamında birçok şey yapmalı. Matematik alanında yapılması gereken çok şey var. Sosyal olarak eğitim eşitliği sağlanmasına bakıldığında çok geniş kitlelere ulaşmalı.
İyi bir eğitim dışında, İleri seviyedeki ülkeler bunu nasıl başardı buna bakılmalı. Para yeterli, tek başına kaynak, sizin kaynakları nasıl yönlendirdiğiniz önemli. Sınıfların boyutu sayısı, öğretmelerin kalitesi ve bunlara yatırım önemli. En yetenekli öğretmeleri seçim sınıflarda bunlarla eğitim veriyorlar iyi ülkeler.
Singapur ile Türkiye’nin eğitime ayırdığı para arasında fark yok . Aynı, burada bu durumun parayla ilgisi olmadığını görüyoruz.
Çok para harcamaya gerek yok ama yaratıcılığı kullanmak gerekiyor. Singapur’un kültürü nedeniyle oradan örnek almanın çok mümkün olmadığı söyleniyor ama böyle değil. Türkiye iyi çalışmalar yapıyor ama uzun bir yolu daha var.
İyileşme bir önceki seneye göre her zaman daha iyi olmalı.
Bizler değişen bir dünyada yaşıyoruz. Eğitim ilerliyor. Başarı kıstası, bir önceki seneye göre nasıl olduğu ve iyi örneklere göre ne durumdayız.
Elimizdeki veriler şunu gösteriyor. Öğrencilerin geldiği sosyal sınıftan çok hangi okula gittiği önemli.
Yoksul aileler ile daha yüksek gelirli ailelerin çocukları arasında Türkiye ve diğer ülkelerde çok büyük farklar var. Türkiye’de en zengin bir aileden de gelseniz, ABD’den gelen aileden daha iyi durumda. Şangai’da her çocuğun yeteneği kullanılmış.
En yüksek perfomans standardına erişmek için, yapılması gerekenlere daha çok para harcanıyor. Ama yapılması gereken diğer işler de var.
Öğretmenler farklı pedegojik gerekçelerle, çocuklara yönelik eğitim vermeli. Türkiye’de öğrencilerin kendilerine olan güveni düşük. Zorlukların üstesinden gelinmesinde kendilerine güvenleri az. Öğretmenler bunu Türkiye’de veremiyor. Bu çok çok önemli.
Burada ailenin rolü de önemli. Toplumun kültürü de önemli. Beklentiler de önemli. Beta bilişsel beceriler de gerekiyor. Çocukların farklı persfektifinden dünyaya bakmaları gerekiyor. Bunlar çocuklara anlatılmalı. İyi eğitim sistemleri çok çekici hale getirilmeli. Örneğin Finlandiya’da öğretmenlik çok çekici. Öğretmenin kalitesi gerekiyor. Kendisini geliştireceği ortamlar yaratılmalı. Öğretmenler her gün değerlendirmeli. Onlara güçlü ve zaafları, her yönleri gösterilmeli. Kaliteli öğretmen eksikliği Türkiye’nin önemli sorunu. Dezavantajlı okullarda öğretmenleri hazırlamak gerekiyor. İlk öğretmen eğitimi de önemli. Farklı ortamlarda , pratik uygulamalar yapmak gerekiyor. Üniversitede iyi eğitimciler yetişmiyor. Akıl verici, yönlendirici bir sistemin olması gerekiyor. dünyayı bir laboratuvar olarak bakmak, lazım. En iyi öğretmeler iyi olanakları olan okullara gitmek istiyor. Maaş, kariyerlerine açık sistemler kurulmalı. İstihdam olanakları da önemli. Öğretmenleri eğitecek insanlar da, yükseköğretim de önemli. Teşvik yapıları, hesap verilebilirlik, meslektaşlarla bilgi paylaşımı, işbirliği de gerekiyor. Okul özerkliği ile her okulun bağımsız kendi sorumluklarını önemsemesi gerekiyor. Türkiye’de okullar kendi başarılarını yaratamıyor, manevra kabiliyeti yok, çok fazla düzenleme yapılıyor.
Çok para harcamak çözüm değil
Öğretmenlerin yönetime katılması, süreçlere dahil edilmesi gerekiyor. Şeffaflık da gerekiyor. Singapur’da bütün okullarda matematik ortak anlayışla veriliyor. Müfredat ortak anlayışla işleniyor.
Öğretmenlere ciddi yatırım yapılıyor. İç ve dış değerlendiricilerle bu yapılıyor. Sınıfta performanslar değerlendiriliyor. İyi olan ülkelerde okul seçimi söz konusu. Finansal teşvikler var. Aileleri bilgilendirmek, öğretmenlerin liderlik göstermesi gerekiyor, okul ve öğrenci değerlendirmeleri yapılmalı. Yani bütün çocukların ihtiyacını karşılayan sistem ve kaynakların doğru yere yatırılması gerekiyor.
Çok para harcamak çözüm değil, eşitlikçi ve gerekli yerlere harcamak gerekiyor. Dezavatajlı okullara daha iyi öğretmenler göndermek gerekiyor. Örneğin Brezilya’da böyle yapılıyor. Burada önemli olan sistem içindeki iyi deneyimleri diğerleri ile paylaşmak. Yapıcı geri bildirim, veri zenginliği, ulusal ve okul verileri gerekiyor. Öğrencilerin bireysel performansı değerlendirilmeli. Sınıf tekrarlarının azaltılması gerekiyor. Yani öğrenimin kişiselleştirilmesi, farklı gruplara ulaşmak önemli. Okul liderliğinde efektif olmak gerekiyor. İstikrar sağlanmalı. Düzenlemeler her alanda yayılmalı. Yatırımın sürekliliği şart.
Okul öncesi eğitim arttıkça başarı artıyor
‘Türkiye Eğitimde Avrupa’nın Neresinde : PISA Verilerine Dayalı Raporu’ açıklayan Doç. Dr. Selçuk Şirin çalışmayı şöyle anlattı:
Türkiye’de eğitim ile ekonomi farklı algılanmamalı. Önce eğitime yatırım yapılmalı. Kişi başına düşen milli gelir attıkça PISA değerleri de artıyor. Türkiye Avrupa’da kişi başına en az harcama yapan ülke. Türkiye’nin nüfusu genç ve orta gelir tuzağı bulunuyor. Şu an okullarda olan kuşağın eğitilmesi gerekiyor. Problem çözme becerilerinde de düşük oranlara sahibiz. Bunları gözden geçirmeliyiz. Okula aidiyet duygusu arttıkça başarı da artıyor. Aile sosyoekonomik statüde Avrupa’da en sondayız. Başarının yüzde 32’si sosyal sınıfla belirleniyor. Ekonomik statü evde kitabı da etkiliyor. Türkçe, matematikte, fen bilgisinde evde kitap olma oranı artıyor ama sayıları düşük. Türkiye’de okul öncesi eğitim de avantajını kullanmalı ve arttırmalı. Okul öncesi eğitim arttıkça başarı artıyor.
Avrupa’da öğretmenlerin okul yönetimine en az katıldığı ülke Türkiye. Sorun çözmede son sıradayız. Finlandiya, Polonya üst sıralarda. Akdeniz ülkelerinde moral bozuk. Okullarda eğitim kaynağı sorunu da var. Bunun etkisi de başarıyı doğrudan etkiliyor. Sıralamada en sonda olma nedenlerimiz arasında sınıflarda son sıradayız. Bunun da rolü var. Sınıf mevcudu azaldıkça başarı artıyor. Türkiye okullara en az özerklik veren ülke. Danimarka en fazla özerklik veren ülke ve üst sırada. Sonuçlarda durum karamsar ama bunu eğitimciler olarak bizler düzeltebiliriz.
Cesur yöneticilere ihtiyaç var
Toplantının soru cevap bölümünde ise Schleicher şu bilgileri verdi:
Türkiye’de okullarda özerklik az. Müfredat uygulamasına karşı bir durum yok. Cesur yöneticilere, ihtiyaç var. Türkiye, Singapur’a benzer çalışmalar yapabilir.
Sınıflarda ders saatleriyle başarı arasında ilişki var. Öğretim sonuçları kalite ile bağlantılı. Kalite iyiyse saat artabilir. Yani eğitim iyiyse ders üresi de uzun olabilir. Singapur da böyle oldu. Japonya da yüzde 30 ders saatlerini azalttı. Ama en önemlisi kaliteyi arttırmak. Çözüm burada yatıyor.
Araştırmalarımıza göre harika öğretmenler varsa, teknoloji harika eğitimi güçlendirir, fark yaratır. Ama teknoloji asla kötü eğitimi düzeltemez. İyi öğretmenler olmadan, inovatif ortam olmadan kalite olamaz. Örneğin Uruguay bütün öğrencilere bilgisayar verdi ama PISA sonuçları değişmedi.
Konferansta Avrupa Birliği’nde Sınıf ve Okul Organizasyonu Modelleri başlıklı panelde ise, okul ortamları ve nitelikli eğitim anlatıldı. İsviçre gibi ülkelerin sınıf ortalamaları konusunda bilgiler verildi. Buna göre okullarda eğitimler de sorunların çözümüne odaklanıyor. Ali Koç, dünyada farklı modellerin olduğunu ancak Türkiye’ye özgü bir sistemin geliştirilmesi gerektiğini söyledi.
İyi öğretmenin önemini anlatan Kayhan Karlı ise, Finlandiya’dan örnekler verdi. Eğitimcilerin nitelikli olduğunu, kendilerini geliştiren, geri bildirim yapan, pedegojik eğitimlerden geçen, akademik olarak ciddi biçimde kendini geliştiren kişilerin öğretmen olabileceğini anlattı. Öğretmenlerin üniversitede nitelikli yetiştirilmesinin sağlanması gerektiğini hatırlattı.