Güncelleme Tarihi:
Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu ve Research Worldwide İstanbul tarafından verilen Engellilik Çalışmaları Lisansüstü Tez Ödülü, üçüncü kez sahiplerini buldu. Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu ve Research Worldwide İstanbul ortaklığında, Lund Üniversitesi Raoul Wallenberg Enstitüsü desteğiyle 2018'dan bu yana düzenlenen Engellilik Çalışmaları Lisansüstü Tez Ödül Töreni, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'nde çevrimiçi olarak gerçekleştirildi. Tören boyunca eş zamanlı işaret dili tercümesi yapıldı. Sosyal bilimlerin farklı alanlarında engellilik alanında insan hakları yaklaşımını temel alan özgün araştırmalar yapılmasını özendirmeyi amaçlayan ödüle bu yıl 14 başvuru yapıldı. Aralarında Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hande Sart ve Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Yüksek Lisans Programı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Volkan Yılmaz'ın da bulunduğu jürinin değerlendirmesi sonucu ödül, yüksek lisans derecesinde tezlerini tamamlayan Ahmet Nedim Gündoğar ve Furkan Erdoğdu'ya verildi. Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu Merkez Müdürü Doç. Dr. Volkan Yılmaz, açılış konuşmasında, engelliliği kavrayışla ilgili yanlışlara dikkati çekerken, şu değerlendirmede bulundu:
"2018'den bu yana verdiğimiz bu ödül, engelliliği bir anomaliye indirgeyen sağlamcı bakış açısından uzaklaşmamız gerektiğini hatırlatıyor. Engellilik aslında kişilerin bedenlerine ya da ruhlarına ilişkin bir şey değil, bir tür toplumsal ilişki. Ayrıca engelli kişilerin korunmaları gereken kişiler olduğu anlayışıyla da aramıza mesafe koymalıyız, çünkü korumamız gereken kişiler değil onların hak ve özgürlükleri."
ÇALIŞMALAR
Hasan Kalyoncu Üniversitesi'nden Ahmet Nedim Gündoğar'ın çalışması, yükseköğretime devam eden görme engelli öğrencilere yönelik öğretimsel uyarlamalara yönelik bakışların nitel bir analizini sunuyor. Yükseköğretim seviyesinde eğitim gören dokuz öğrenci ve 10 akademisyenle görüşen Gündoğar'ın araştırmasında, ‘yükseköğretim öncesi eğitimin önemi’, ‘yükseköğretimdeki öğretimsel uyarlamalara yönelik yasal düzenlemelerde denetim eksikliği’, ‘akademisyenlerin engelli öğrencilere yönelik yapacakları uyarlamalar konusunda yeterince bilgiye sahip olmaması’, ‘görme engelli öğrencilerin ders materyalleri ve kaynaklara erişimde zorluk çekmeleri’ ve ‘engelli öğrenci birimlerindeki personel sayısı ve niteliğinin gözden geçirilmesi’ öne çıkan konular arasında yer alıyor.
Sağır yetişkinlerin kimlik inşaları üzerine tezini tamamlayan İstanbul Üniversitesi'nden Furkan Erdoğdu ise yedi katılımcıdan oluşan grubun tamamının kendilerini ‘sağır’ olarak tanımlamayı tercih ettiğini ve ‘işitme engelli’ denilmesinden rahatsızlık duyduğunu ortaya çıkarıyor. Katılımcılar, işitme engelli kavramını başka bir engellilikle eşleştiriyor ve işitmeyi arttırmak için kullanılan tıbbi müdahalelere de karşı çıkıyor. Engelli kimliğini reddetme ve bireysel yeterlilik odağında birleşen katılımcıların bu tavrının bir sosyal grup olarak sağır toplumunu oluşturduğunu vurgulayan Erdoğdu, işaret dilinin bu grup kimliğinin ana ekseni olduğunu kaydediyor.