Güncelleme Tarihi:
Bu sene birinci sınıfa ya da anaokuluna başlayan öğrenciler genel anlamda yönerge alma, sınıf kurallarına uyma, arkadaşlarıyla iletişim kurmakta zorlanıyorlar. Teneffüslerde amaçsız olarak çok fazla koşuyorlar ve ufak tefek yaralanmalı çarpışma kazaları olabiliyor.
İLKOKULÖĞRENCİLERİ:
Bu sene birinci sınıfa başlayan öğrencilerin çoğu okul öncesi eğitim alamadıkları için el becerileri gelişmemiş. Bardak sularını açamıyorlar, çatal kaşık tutamıyorlar. Kalem tutmayı zaten bilmiyorlar. Tuvalet ihtiyacını yalnız karşılayamayan öğrenciler var. Daha tuvalete girmeden koridorda soyunmaya başlayanlar, tuvaleti bitince bitti diye bağıran öğrenciler var. Çocukların bir bölümü salgın sürecini evde geçirdiklerinden arkadaşlarına nasıl yaklaşacaklarını bilmiyorlar ve birbirlerine zarar verebiliyorlar. Sınıfta durmak, sırada oturmak gibi sınıf kurallarını bilmeyen öğrenci sayısı çok fazla. Ders ortamında ve teneffüslerde çocuklar çok hareketli ve kontrolsüzler. Kısaca birinci sınıf öğretmenlerini bu yıl zor bir süreç bekliyor.
3. ve 4.sınıflar okulu ve arkadaşlarını çok özlemişler. Bu nedenle okulda olmaktan mutlular. Ancak uzun süre evde kaldıklarından sınıf kurallarına uymakta zorluk yaşıyorlar. Sınıfta ve teneffüste daha hareketliler evdeymiş gibi davranmaya çalışıyorlar. Sık sık sınıf kurallarını hatırlatmak gerekiyor. Ayrıca öğrencilere birlikte hareket eme, grup dinamiğine uyum sağlama, birlikte yaşam kültürü, sınırlar gibi duygusal becerilerini de yeniden öğretmek gerekiyor.
2.sınıflarda okuma yazmayı unutmuş öğrencilerle karşılaşılabiliyor. Tüm ilkokul öğrencilerine defter kullanımı, yazma ve düzenli ödev yapma alışkanlıklarını yeniden kazandırmak gerekiyor.
ORTAOKUL VE LİSE ÖĞRENCİLERİ
İlkokullarda olduğu gibi ortaokullarda da ciddi anlamda kalemle yazı yazma becerilerinde sorun var. Okuma ve okuduğunu anlama becerilerinde yazma becerilerine göre daha iyiler ama geçmiş yıllara göre sahip olmaları gereken bilgi birikiminde oldukça gerideler. Önceki yıllarda matematik becerisi iyi olan öğrencilerin öğrenme kayıpları daha az olmakla birlikte zaten yeterli matematik becerisine sahip olmayan öğrencilerin matematik konusunda sorunları büyümüş durumda. Bu öğrencilere işlem yapma ve temel matematik becerilerini yeniden kazandırmak gerekiyor. Lise öğrencilerinin öğrenme kayıpları ortaokul öğrencilerine göre daha az. Ancak yine de öğrencilerin öğrenme eksiklerini gidermek için ek çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.
Sosyal duygusal becerileri kapsamında ortaokul öğrencilerinin sorunları biraz daha farklı.
5.ve 6.sınıf öğrencilerinin sınıf ortamında hareket etme eğilimleri yüksek. Ev ortamındaymış gibi davranabiliyorlar. Maskelerini düzgün takma konusunda sürekli uyarmak gerekiyor. Öz denetim,
duygu düzenleme, empati, güven ve sosyallik alanlarında sorun yaşıyorlar. İçe dönük öğrenciler daha da içe kapanmış kendilerine söz verildiğinde yüksek sesle konuşmaktan kaçınıyorlar. Hem çekingen davranıyorlar hem de arkadaşlarıyla daha yakın ilişki kurmak istiyorlar. Dışa dönük öğrenciler seslerinin düzeyini kontrol edemiyor, çok yüksek sesle konuşabiliyorlar.
Bazı öğrencilerin psikolojik olarak salgın sürecinden daha fazla etkilendikleri görülüyor, sürekli masalarını ve ellerini dezenfekte etme eğilimi gösteriyorlar. Fiziksel olarak evde oturmaya alıştıklarından merdiven çıkarken yoruluyorlar. Genel olarak okula uyum sağlamada, arkadaşları ile ilişkilerde ve kurallara uymada sıkıntılar yaşayabilmekteler.
Öğretmenlerin velilerle yaptığı görüşmelerden aldığımız bilgiler ise; velilerin çocuklarının durumunun farkında olduğu ve okuldan beklentilerinin geçmiş yıllara göre daha fazla olduğu yönünde. Özellikle 8 ve 12. sınıf velilerinin sınava yönelik kaygıları nedeniyle okuldan beklentileri daha yüksek.
ÖĞRETMENLERİN İŞİ ÇOK ZOR
Bu yıl öğretmenler hem öğrencileri yeniden okul yaşamına alıştıracaklar hem onlara sosyal duygusal beceriler kazandırarak öğrenmeye hazırlayacaklar hem öğrenme kayıplarını telefi edecekler hem de müfredatı yetiştirmeye çalışacaklar. Öğretmenlerin bu işlerin tamamını yetiştirmeleri çok mümkün görünmüyor, onları destekleyici önlem almak şart. Bu günden sonra öğrenme kayıplarını en aza indirmek için alınması gereken önlemler;
Eğitime kısıtlı erişebilen veya hiç erişemeyen çocukların durumunu belirlemek için acil bir çözüm üretmek gerekiyor ve bu seneye özgü ek önlemleri de acilen planlamak gerekiyor. Hiçbir önlem alınmadan, eğitime hiç ara verilmemiş gibi normal müfredat programına devam etmek, akademik başarısızlığı peşinen kabul etmek olacaktır.
· Okul öncesi eğitim zorunlu hale getirilmeli.
· Yaşanan öğrenme kayıplarının giderilmesi için bu yıla özgü temel akademik derslerin müfredatında düzenleme yapılarak bazı konu veya kazanımların müfredattan çıkarılarak öğretmenlere öğrencileri eksik bilgilerini tamamlamaları için zaman kazandırılmalı.
· Öğrencilerin okuma ve yazma becerilerini geliştirmek için özel bir program uygulanmalı. Bilindiği gibi öğrencilerin bu becerileri yeterli düzeye ulaştırılmadan onların öğrenme becerilerini geliştirmemiz mümkün olmayacaktır.
· Matematik akademik öğretimin her alanını etkileyen bir ders olduğundan öğrencilerin hazır bulunuşluk düzeylerini ölçerek eksiklerini tamamlamak için ek çalışmalar yapılmalı.
· Zaman yaratmak gerekirse en azından birinci dönem sonuna kadar cumartesi günleri de zorunlu eğitim gününe alınmalıdır.
· Ve en önemlisi bugünden sonra salgın nedeniyle okulların kapatılması en son düşünülmesi gereken önlem olmalıdır.
Bu çalışmalar yapılmadığı takdirde gerçekten de kayıp kuşakla karşı karşıya kalacağız.
HATİCE YILMAZ KİMDİR?
Köy Enstitülü bir öğretmenin kızı olarak dünyaya geldi. İlk öğrenimini Giresun’un bir kasabasında bitirdi. Ortaokul ve liseyi İstanbul Bahçelievler Lisesi’nde, yükseköğrenimini İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde tamamladı. Salih Yılmaz ile evli. Eğitim sektöründe yer aldığı için eşiyle birlikte hiç biri evlerinde büyümemiş olsa da binlerce çocukları olduğunu düşünüyorlar. Çocukluk ideali öğretmenlik olan Yılmaz, şartlar gereği bu hayalini gerçekleştiremese de 30 yıldır eğitim sektöründe çalışıyor. Eğitim koordinatörü olarak sürdürdüğü görevi gereği Türkiye ve dünyada eğitimin tüm alanlarıyla ilgili gelişmeleri yakından takip edip bunları okul sistemi içine adapte etmek için çalışmalar yapıyor.