Güncelleme Tarihi:
Eğitimin geçmişi insanlık var olduğundan beri süregelse de dünyadaki bu klasik eğitim sistemi yani okullaşmanın geçmişi iki yüz yıla dayanıyor. Aslında dünyanın her yerinde okullardaki eğitim ve öğretim sistemi aynı. Yani matematik, fizik, kimya dersleri evrensel. Okuma-yazmada ise hangi ülkede yaşıyorsanız, o bölge sizin ana diliniz. Ve ana dilinizi öğrenme yöntemleri farklılıklar gösterse de sonuç aynı. Tarih ve coğrafya derslerinde öncelikle yaşadığınız ülkeyi öğrenir, sonra dünya tarih ve coğrafyasını genel olarak görürsünüz. Yani derslerdeki en büyük farklılık bölgesel olan derslerde. Kısacası dünyanın her yerinde 3 ya da 13 yaşındaki çocuğa ne ve nasıl öğreteceğiniz belli. Bu klasik eğitim ve öğrenim modeli dünyanın her yerinde iki yüz yıldır uygulanan aynı sisteme dayanır. Bilim eğitimcilerinin yaptığı araştırmalara göre aslında 12 yıl olan bu öğretim modeli dört yılda tamamlanabilirken öğrencilerin duygusal ve fiziksel gelişim düzeyleri göz önüne alınarak 12 yıla yaygınlaştırıldı. Bilgi çağının hızla gelmesiyle beraber bilgiye ve tecrübeye erişim hızlandı. Bu nedenle artık hiç kimse okullarda bu kadar vakit kaybetmek istemiyor.
200 YILDIR AYNI EĞİTİM MODELİNİ KULLANMAK DOĞRU MU?
Üstünde yaşadığımız, dünyamızda her şey ama her şey çok hızlıca değişime uğruyor. O kadar ki artık dünyada yerel diye bir şey neredeyse kalmadı, kalan yerlerde belgesellere konu oluyor ve böylece tüm dünya bir şekilde birbiriyle iletişime geçmiş oluyor. Şöyle bir arkanıza dönüp bakarsanız henüz 10 yıl önce banka şubelerinde kuyruklardaki sıra kavgalarının yerini online yapılan işlemler alırken, cep telefonu diye bir kavramı bilmezken, şu anda çağırdığımız taksiyi cep telefonumuzdan izleyebiliyor, evimizi dünyanın başka bir ucunda yaşayan bir aileyle değişim yapabiliyor, yakında şoförsüz taksiyle gideceğimiz yerlere ulaşabilecek teknolojiye tanık oluyoruz. Bunun gibi binlerce değişimi sayabiliriz. Ama dünyada ve ülkemizde tek değişmeyen bir şey var. O da 200 yıldır devam eden klasik eğitim sistemi. Bilgi ve teknoloji çağında halen 200 yıllık bir eğitim modelini kullanmak sizce ne kadar doğru olabilir ki? Her türlü yeniliğe kolayca uyum sağlayan, geçmiş ihtiyaçları ve yaşamları kısa sürede unutan insanoğluna yapılan en büyük haksızlık, eğitim müfredatının günümüze adapte edilmemiş olması değil mi? Arabalarımız, evlerimiz, cep telefonları, bilgisayarlar, en önemlisi insan ilişkilerinin bile çok büyük değişime uğradığı bu dönemde nasıl oluyor da halen tek bir eğitim modeline bağlı kalabiliyoruz?
DÜNYAYA NASIL FARKLILIK KATABİLİRİZ DİYE DÜŞÜNMELİYİZ
Aynen parmak izimiz gibi hepimiz birbirimizden farklıyız, hepimizin kuvvetli ve zayıf alanları, birbirinden farklı öğrenme ihtiyaçları varken, tek bir eğitim modelinin başarılı olması mümkün mü? Eğer öyle olsaydı bu klasik eğitime sıkı sıkıya bağlı olan ülkeler her zaman daha başarılı ve zengin olurdu. Oysa ki gelişmiş ve zengin ülkelerde her geçen gün klasik eğitim müfredatından uzaklaştı ve uzaklaşan okullar değer kazanıyor. Hatta klasik eğitime karşı olup farklı alternatif bulamayan ailelerde ev okul, orman okul, gemi okul vs… farklı eğitim modellerini tercih ediyorlar.
İnsan doğadan uzaklaştıkça dünyamızda kardeşçe ve sevgiyle yaşama şansını yitiriyoruz. Artık çok daha basit ve doğayla mümkün olduğunca iç içe yaşamları tercih etmeliyiz ki, dünyanın bütünsel yaşamına katkımız olsun.
Dünyanın birçok yerinde savaş ve terör varken, birçok gönüllü, barış, birlik ve bütüncül sevgi akımları çalışıyor. Bu nedenle klasik eğitim, yaşadığımız bu dönemde ne yazık ki yeterli değil. Dünyanın ihtiyaç duyduğu bu değerlere önem veren farklı okul modellerinin desteklenmesi çok değerli.
Eğer dünyanın değiştiğinin farkına varamazsak, farklılık yaratamayız. Bireysel farklılıktan ziyade yaşadığımız bu dünyaya da nasıl farklılık yaratabiliriz, bütünsel olarak bunu nasıl becerebiliriz diye düşünmek gerek. Aksi taktirde bizim çocuklarımız, torunlarımız, yaşamsal ihtiyaçlar için birbirleriyle savaşacaklar.
KONSEPT OKULLAR ÖNEM KAZANDI
Bu nedenle çeşitli alternatif, konsept okullar gitgide dünyada çoğalıyor. Ev okullar, her yıl başka ülkede eğitime devam eden sınıflar, gemi okul, orman okulları gibi birçok alternatif okullar ortaya çıktı ki, her gün de bir başka yenilikteki okullar bu kervana katılıyor. Peki neden özellikle gelişmiş toplumlarda bu alternatif konsept okullar bu kadar önem kazandı? İnsan var olduğundan beri eğitim akıl varlığının vazgeçilmez bir parçası olmasına rağmen nüfusun artması ve eğitim modelinin bu artan nüfus içinde farklılık yaratamaması, sistemin bilgi çağında çok klasik kalması insanı her alanda olduğu gibi bu alanda da arayışa sevk etti.
7 milyar nüfusu aşan bir dünyada aynı öğretim modelinden geçen çocukların farklılıklarını nasıl ortaya koyup bu hayatta başarılı olabilecekleri aileler tarafından sorgulanmaya başlanınca bu tür okullar önem kazandı ve daha da önem kazanmaya devam edecek.
Klasik eğitim sistemi çocuklara aynı bakış açısıyla sunulurken, konsept okullarda çocukların yaşam başarısı için ihtiyacı olan bilgiler ve deneyimler öncelik kazanıyor. Her çocuk matematikçi olmayacağına göre… Hesap makinasıyla yapılabilecek hesaplarla uğraşmak yerine günlük hayatta lazım olan pratik matematik öğretiliyor. Kimya, fizik formülleri ezberlemek yerine doğada yapılan deneyler ve uygulamalarla bu dersler hayatın bir parçası oluyor. Zaten kimyacı ya da fizikçi olacaksanız, tüm formüller önünüzde açık olacak, ezberlenmesine ihtiyaç yok. Kısacası hiçbir şekilde ezbere dayalı bir eğitim modeli artık geleceğin eğitimi olarak kabul edilmiyor. Hele ki bilgisayar okullara girdiğinden beri her insan deneyime bile neredeyse ihtiyaç duymadan her şeyi buradan öğrenip kendini geliştirebiliyor, öğrenebiliyor.
İŞ HAYATINDA FARKLI VE KISA DENEYİMLER
Eskiden CV’lerde farklı yerlerde çalışmış birinin CV’si kenara atılırken şimdi bu CV’ler tercih ediliyor. Çünkü farklı şirketler, değişik kültürler arasında çalışanlar çok daha hızlı deneyim ve vizyon sahibi olabiliyor. Aileler, çocuklarının bu dünyada farklılık yaratmasını istiyorlar ancak o zaman karnını daha iyi doyuracağına ve daha refah bir hayat yaşayabileceğine inandıkları için küçük yaşlardan itibaren vizyonlarının gelişmesine katkıda bulunacak okul modellerini arıyorlar.
Minimalist, basit, doğaya saygılı, geri dönüşüme önem veren anlayışta, eğitim programlarının içi dolu dolu, sağlıklı beslenmenin önemini bilen butik okulları seçiyorlar.
Eskiden mahalle anaokullarından ilkokullara yansıyan bale, folklor, satranç vs... gibi birçok branş dersi sayan ama içleri dolu olmayan sadece çok anlayışına katkıda bulunan velilerin gözünü boyamaya çalışan bu tür okullar yerine çocuklara hayatı öğreten derslerin yapıldığı, gösterişten uzak ama içeriği zengin olan programlar tercih ediliyor. Artık aileler çok daha bilinçli, her türlü eğitimin okullarda verilemeyeceğini biliyor. Bazı sanat ve spor alanlarında profesyonel yerlerden çocuklarına destek alıyor. Her ne kadar aileler hala çocuğu okula bırakalım her türlü eğitim öğretimi orada alsın zihniyeti taşısa da, bunun doğru yaklaşım olmadığını artık fark ettiler. Eğitim, ailede başlayan ve okulla bir ömür boyu devam eden yaşamımızın önemli bir parçası.