Güncelleme Tarihi:
Yapay zekanın giderek daha yaygın hale gelmesiyle birlikte, sınıf içi öğretim ve öğrenci başarısını artırmak için teknolojinin kullanımı öncelikli hale geliyor. Ancak, yapay zeka kullanımının etik boyutu ve adil erişim önemsenmeli ve hassasiyetle ele alınmalı.
YAPAY ZEKANIN EĞİTİMDE KULLANIM ALANLARI
Giderek daha popüler bir araç haline gelmekte olan yapay zeka destekli uygulamalardan kurumlar ve eğitimciler çeşitli yollarla faydalanıyor.
▪ Yapay zekanın eğitimdeki başlıca kullanım alanlarında biri öğrencinin güçlü ve zayıf yönlerini belirleyerek, öğrenme deneyiminin kişiselleştirilmesi.
▪ Eğitimcilerin üzerindeki ders planlama ve rapor oluşturma gibi idari görevlerin yapay zeka destekli araçlar ile gerçekleştirilmesi daha verimli bir çalışma ortamı sağlayarak eğitimcilerin öğrencilere bireyselleştirilmiş geri bildirim sağlamak için zaman kazanmasını sağlar.
▪ Yapay zeka ayrıca büyük miktarda veriyi analiz ederek öğrenci performansı, öğrenme eğilimleri ve iyileştirme alanları hakkında görüşler sunar ve kurumların öğretim ve öğrenme uygulamalarını geliştirmek için daha veriye dayalı kararlar almasına yardımcı olur.
▪ Engelli veya öğrenme güçlüğü çeken öğrenciler için yapay zeka destekli, ekran okuyucuları, metini sese çeviren uygulamalar ve sohbet botları gibi araçlar ile eğitime daha kolay erişebilir daha verimli kullanabilirler.
▪ Yapay zeka sınıf içi ve dışındaki eğitimi daha etkili ve etkileşimli hale getirmek için yeni öğretim materyalli üretmeye veya eğitimcilerin hali hazırda kullandığını materyalleri daha etkileşimli öğrenme deneyimleri sunabilecek şekilde dönüştürebilir.
GELECEK VE KURUMLARIN SORUMLULUKLARI
Yapay zeka araçları, eğitimciler ve öğrenciler için çeşitli faydalar sağlayabilirken, söz konusu araçların kullanım şeklinden kaynaklanabilecek sorunlar göz ardı edilmemeli.
Bu sorunlar arasında eğitimcilerin uygun eğitim ve destek eksikliği, yapay zeka algoritmalarında mevcut olan potansiyel önyargılar, halüsinasyonlar (hatalı, yanıltıcı veya gerçekdışı bilgiler sunması), gizlilik endişeleri, yapay zeka araçlarına aşırı güvenme ve etik konular yer alıyor. Eğitimde yapay zeka etiği, öğretme ve öğrenmeyi desteklemek için yapay zeka teknolojilerinin geliştirilmesi, uygulanması ve kullanılmasına rehberlik eden ilke ve değerleri ifade eder. Tüm kurumlar, hizmet verdikleri farklı seviyeler için (ilkokul, ortaokul, lise ve yüksek öğretim) yapay zeka kullanım esaslarını belirten kılavuzlar hazırlayıp öğrencileri (ve gerekli durumlarda aileler ile) paylaşmalıdır. Ancak bu şekilde kurumlar, yapay zekanın şeffaf, adil ve eğitim misyonları ve değerleriyle uyumlu bir şekilde kullanılmasını sağlayabilirler.
Yapay zeka, belirli bir hedefe yönelik kendisi ile paylaşılan verilerle eğitilir ve veriler üzerinden öğrenir. Ancak, duygusal deneyimler, öz-farkındalık gibi insan bilincinin temel unsurları, şu anki yapay zeka modelleri tarafından taklit edilemez. Kişilerarası iletişim, empatik liderlik ve esneklik gibi beceriler, doğası gereği insana özgüdür ve programlamak mümkün değildir. Yapay zeka, bir eğitimcinin takdir yeteneğinin veya ayrıntılara olan dikkatinin yerini alamaz, ancak bu becerileri geliştirmeye yardımcı olabilir.
Kurumlar, eğitimcilerin yapay zeka araçlarını öğretim uygulamalarında etkili bir şekilde entegre etmelerini sağlamak amacıyla çeşitli adımlar atabilirler. Öncelikle, eğitimcilerin araçları etkili bir şekilde kullanabilmeleri için gerekli kaynaklara ve destek sistemlerine erişimlerini sağlamalılar. Ayrıca, eğitimciler arasında iş birliğini teşvik ederek, eğitimde yapay zeka araçlarının kullanımı konusunda deneyimlerini ve en iyi uygulamalarını paylaşabilecekleri fırsatlar yaratılmalı. Bu sayede, eğitimciler birbirlerinden öğrenebilecekleri ve birlikte yenilik yapabilecekleri destekleyici bir ortamda bulunabilirler. Sürekli öğrenmeyi teşvik etmek de önemlidir; kurumlar, eğitimcilerin yapay zeka teknolojisinin hızla gelişen alanındaki en son bilgileri takip etmelerini ve uygulamalarını güncellemelerini sağlayacak kaynaklara erişimlerini kolaylaştırmalılar. Bu adımlar, yapay zeka araçlarının eğitimde etkili bir şekilde kullanılmasını sağlayarak verimliliği arttıracak ve en önemlisi öğrenci öğrenme sonuçlarına olumlu yönde katkıda bulunacak.
ADİL ERİŞİM
Yapay zeka teknolojisinin hızla gelişmesi ve günlük hayatımıza daha fazla entegre olması, “adil erişilebilirlik” endişesini ön plana çıkardı. Adil erişilebilirlik sorunu, belirli bireylerin veya grupların yapay zeka destekli araçlara ve hizmetlere erişimini engelleyen faktörleri ifade eder. Bu noktada, yapay zekâ erişilebilirliğinin önündeki önemli engellerden biri dijital uçurum. Dijital uçurum, internet ve dijital teknolojilere erişimin eşitsizliğini vurgular. Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’ne göre, dünya genelinde hala internete erişimi olmayan yaklaşık 3,7 milyar insan bulunuyor. Bu erişim eksikliği, yapay zeka destekli birçok aracın ve hizmetin yalnızca çevrimiçi olarak mevcut olmasından kaynaklı yapay zeka kullanımının önünde önemli bir engel teşkil ediyor.
Ayrıca, dil de yapay zekâ erişilebilirliğinin önündeki bir diğer engeldir. Yapay zeka destekli birçok araç ve hizmet sadece belirli dillerde mevcut, bu da bu dilleri konuşmayan bireylerin kullanımını sınırlar.
Maliyet ise yapay zekâ erişilebilirliğinin önündeki bir başka engel. Yapay zekâ destekli birçok araç ve hizmet ücretli, bu da sınırlı kaynaklara sahip bireylerin ve kuruluşların bunlara erişmesini ve yaygın bir şekilde kullanmasını engelliyor. Bu durum, daha fazla kaynağa sahip olanların yapay zekâdan faydalanabileceği, daha az kaynağa sahip olanların ise geride kaldığı bir durumu ortaya çıkarıyor. Bu eşitsizlik sürdükçe aradaki farkın daha da açılması kaçınılmaz olacak. Adil erişilebilirlik sorunu, çok yönlü bir yaklaşım gerektiren ve tüm paydaşların katılımı ile çözüme ulaştırabilecek karmaşık bir konu.
POZİTİF ADIMLAR ATILMALI
Eğitimciler ve kurumlar, yapay zeka kullanımının faydalarını ve zorlukları etkili bir şekilde ele almalı, dijital vatandaşlık ilkeleri doğrultusunda proaktif adımlar atmalıdır. Kurumlar, yapay zeka teknolojisinin sağladığı potansiyeli tam anlamıyla kullanabilmek için hizmet içi eğitimlere ve teknolojik altyapıya yatırım yapmalı. Ayrıca, adil erişim sorununu en aza indirmek için sivil toplum kuruluşları, resmi kurumlar, özel kurumlar ve şirketler ile işbirliği içinde projeler geliştirmeli.
MEHMET FIRAT ÜNAL KİMDİR?
Mehmet Fırat Ünal, İzmir’de doğdu. 1996 yılında Bornova Anadolu Lisesi’nden, 2001 yılında Bilkent Üniversitesi’nden, ardından CUNY Baruch College’dan 2003’te ve CUNY Brooklyn College’dan ise 2005 yılında mezun oldu. Amerika Birleşik Devletlerive Birleşik Krallık’ta çalışma deneyimlerinin ardından 2009 yılında Türkiye’ye döndü ve üniversiteler ile sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik görevlerinde bulundu. Halen MEF Okulları’nda Eğitim Stratejileri Sorumlusu olarak çalışmalarına devam ediyor. Başlıca ilgi alanları arasında Yapay Zeka (AI) ile birlikte diğer yeni gelişen teknolojiler, eğitimde uluslararasılaşma süreçleri, karşılaştırmalı politika analizi ve proje yazımı ve yönetimi bulunuyor.