Güncelleme Tarihi:
Özkök, eğitimde 'fiyat rekabeti' olduğunu belirterek şunları söylüyor: “Finansal olarak yeterliliği olmayan, sektörü bilmeyen ve önceliği çocuk ve eğitim olarak almayanların bu sektörde olmalarını sakıncalı buluyorum. Bilindiği gibi okullar aslında bir toplumun geleceğinin şekillendiği kurumlardır. Ancak okul açabilmenin fiziki koşullar haricinde daha farklı ve eleyici standartları olması gerektiğine inanıyorum. Şu anda bir okula eğitim ruhsatı verilmeden önce koridorun genişliğine bakılıyor, standartlar yönergesine uygun değilse ruhsat verilmiyor. Okul yatırımı yapacak kişinin finansal sürdürülebilirliği, yönetsel yeterliliği konusunda hiçbir eleyici unsur ya da değerlendirici üst kurul bulunmuyor. Sonuçta sürdürülebilirliği olmayan kurumlar öğretim yılı içinde öğretmen, öğrenci ve velileri mağdur ediyor. Ne yazık ki, bu sene eylül-ekim ayında bu tabloları bir çok özel okulda göreceğiz.”
- Satın alma sürecinde bir takım sorunlar yaşadınız sanırım.
Sancak Group’un Mektebim’de çoğunluk hisselerini almasının temelnedeni önceki dönemlerde yapılan yönetimsel hataları bertaraf etmek ve biriken sorunların çözümüne dair güçlü bir irade koymaktır. Bu anlamda yapılan ilk icraat yine kötü yönetim nedeniyle mali güçlük yaşayan franchise okullara destek vermek oldu. Markamızı taşıyan bu okulların eğitim dönemini tamamlaması, veli, öğrenci ve öğretmenlerin mağdur olmaması için dönem sonuna kadar öğretmen maaşları dahil okulların tüm giderleri Sancak Group tarafından karşılandı. Şu anda okullarımızın ana hissedarı Sancak Group’tur.
- Siz daha önce bir çok özel okulda üst düzey yöneticilikte bulundunuz. Burada neler yapacaksınız?
29 sene ücretli çalıştım. Daha sonra kendi ofisimi açtım, özel okullara ve üniversitelere danışmanlık yapmaya başladım. Tekrar ücretli çalışmayı düşünmüyordum; ancak Sancak ailesinin eğitime bakışındaki heyecan, eğitim tasarımında kaliteye verdikleri öncelik, kar amacı gütmeyen yaklaşımları beni tekrar profesyonel çalışma hayatına geri döndürdü. Sancak ailesinin enerjiden sağlığa, lojistikten hayvancılığa bir çok farklı sektörde büyük yatırımları var. Ancak, eğitim sektörü hem istihdam yaratıyor olması hem de geleceğe şekil veriyor olması açısından tüm diğer sektörlerden çok farklı. Grubun genel bakışı da buna paralellik gösteriyor. Bireysel olarak bakıldığında ben de eğitime ve çocuklara çok farklı anlamlar yüklüyorum. Eğitim sektörü başka bir sektöre benzemiyor. Gerçekten eğitim adına, çocuklar için iyi bir şey yaparsanız ve sonraki nesillere artı bir değer katarsanız bu manevi olarak çok tatmin edici.
- Neler yapacaksınız burada? Hayaliniz ne?
Türkiye’de genel olarak nicelik problemi var. Okul yatırımcıları eğitim kaliteleriyle değil de okullarının sayısıyla övünür hale gelmiş durumda. Amacımız Mektebim’i dünyanın sayılı itibarlı eğitim kurumlarından biri haline getirmek. Halka açılma konusundaki mevzuat alt yapısı tamamlandığında kurumun halka arzını sağlamak. Hisselerin halka arzı ile birlikte kişilere bağlı olmayan, kendi kuralları, ilke ve değerleri ile yaşayan, sürdürülebilir bir kurum olmak mümkün. Öğretmenlerimizin de hissedar olmasını istiyoruz. Gelirimizin önemli bir kısmıyla Türkiye’nin her tarafındaki başarılı çocuklara burs imkanları sağlama hedefindeyiz. Bunların çok değerli hedefler olduğunu düşünüyorum. Başarırsak dünyada örneğine az rastlanır bir eğitim kurumu olacağız.
- Zincir okulların yapısı büyük, bu işletmeyi yürütmek zor değil mi?
Bir işi yaparken, temele neyi koyduğunuzun önemi var: Bizim odağımızda çocuklar var. Bölgesel bakmıyoruz ülkedeki her çocuğa kaliteli eğitim ulaştırmak istiyoruz. Hedefiniz bu olunca okullar zinciri oluşturmanız zorunlu. Bu büyük yapıları yönetmek yapıyı doğru kurarsanız zor değil. Kurumumuzun her bir kampüsü toplam şirketin ya da toplam yapının küçük bir prototipi gibidir. Her kampüs birbirine çok benzeyen homojen yapılardadır. Bunu güçlü bir arge merkezine sahip olduğumuz için başarabiliyoruz. Kampüsler arasındaki bu standartlaşmayı sağladığınızda yönetmekte zorluk çekmezsiniz.
TÜRKİYE’NİN EN YAYGIN ÖĞRETMEN GELİŞİM MERKEZİ’Nİ AÇIYORUZ
Bizim eğitim anlayışımızın temelinde çocuk ve çocuğa yapılan yatırım var, bunu her fırsatta yüksek sesle söylemeyi kendimize sorumluluk biliyoruz. Ancak öğretmene yatırım yapmadan, öğretmenin gereksinimlerini anlamadan, sınıfa girdiğinde rahat ve huzurlu olmasını sağlamadan çocuk için doğru işler yapmak mümkün değil. İşte tam da bu nedenle biz önce öğretmen diyoruz, öğretmenlerimize her güzel şeyin değeceğini biliyor, sana değer öğretmenim diyoruz. Mektebim Okullarının öğretmenlerinin sağlığı kurumumuz tarafından yapılan sağlık sigortası ile güvence altına alınmıştır. Ayrıca tüm okullarımızın kapısını o bölgede görev yapan devlet ya da özel okullarda çalışan tüm öğretmenlerimize açıyoruz. Ülkemizdeki her öğretmene katkı sağlayabilmeyi milli ve öncelikli vazifemiz kabul ediyoruz. İstiyoruz ki, tüm öğretmenlerimize hem kendi alanlarında hem de çapraz alanlarda gelişimlerine katkı sağlayabilelim. Proje kapsamında yurt içi ve yurt dışındaki 20’ye yakın üniversite ile ortak çalışma yapıyoruz. Türkiye’de öğretmen geliştirmeye ayrılan payın artması için yenilikçi birçok çalışmanın içinde yer alıyoruz.
MALİ ZORLUKLAR YAŞANIYOR
Yeterli ve doğru fizibilite yapılmadan bugüne kadar, yüksek kira bedelleri belirlenerek çok sayıda okul açıldı. Bugün gelinen noktada bu kiraların ödenebilmesi mümkün değil. Eğitim; işletme sermayesi fazlası veren bir sektör. Daha eğitim dönemi başlamadan kayıt alınıyor, girdi sağlanıyor. Ancak o bütçeyi doğru yönetemediğiniz, hesaplamayı doğru yapamadığınız zaman maaşlarda ve kiralarda gecikme gibi bir çok majör sorun yaşanıyor. Bu tür sorunsallar direkt öğrenciye ve veliye yansıyor; eğitim niteliğine de çok ciddi zarar veriyor. Zincir okullar çok hızlı büyüdü. Bu büyümelerin fizibilitesi yapılmadı. Bir bölgeye okul açarken, o bölgedeki öğrenim çağındaki nüfus gibi önemli değişkenler göz önüne alınarak fizibilite yapılmadı. Şu anda yaşananlar, o dönemdeki plansız yapılanmanın sonucu. Bizim hissedarlarımız eğitimden kazandıklarını eğitime harcamakta kararlı. Kesinlikle eğitimden kazanılan eğitim dışına aktarılmayacak. Eğitim kurumları sahiplerinin eğitimden kazandıklarını eğitim dışı alanlara aktarmaları özel okulların zor duruma düşmelerinin ana nedenidir.
GÜVENİLİR MARKALARA GİDİN
Eğitimde önce “güven” esası vardır. Veliler, güven iklimi hissettiği kurumlara yönelmeliler. Eğitimin konuşulduğu, çocuk odaklı kurumları önceliğe almalılar. Bir okula gidildiğinde sorulması gereken ilk soru “Çocuğumun geleceği için vaadiniz nedir ?” olmalıdır.
KİMDİR?
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye bölümü mezunu olan Servet Özkök, lisansüstü eğitimini University of Illinois at Urbana-Champaign’te finans üzerine tamamladı. Profesyonel çalışma hayatına Maliye Bakanlığı’nda başlayan Özkök, görevine KPMG’de Vergi Direktörü olarak devam etti. Yaklaşık 10 yıldır eğitim sektörünün önemli kurumlarında Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini sürdüren Özkök, birçok üniversite ve özel eğitim kurumunda Yönetim Danışmanı olarak görev aldı.