Güncelleme Tarihi:
Bireylerin bilgi birikimi doğuştan gelmeyip, alınan nitelikli eğitimle oluşuyor. Öte yandan, eğitim ve yükseköğretim ekonomik gelişme ve hızlı büyüme gibi ekonomik çıktılar dışında çok önemli sosyal getiriler de sağlıyor. Yapılan çalışmalarda, eğitimin toplumsal uyumun ve barışın sağlanması, demokratikleşme, kültürün ve toplumsal değerlerin gelecek nesillere aktarımı, bilinçli ve sorgulayan bireyler yetiştirilmesi yoluyla toplumun sosyal gelişimine katkı sağladığı görülüyor. Dolayısıyla, çağımızda eğitim meselesi insanlık tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar hem bireysel hem de toplumsal ölçekte belirleyici bir unsur haline gelmiş bulunuyor. Yakın bir tarihte yapılan bir öngörü çalışmasına göre, 2030 yılında bireylerin ve ülkelerin ekonomik durumlarının eğitim düzeylerine bağlı olacağı tespiti yapılıyor.
Bu bağlamda, Türkiye’nin genç ve dinamik nüfus yapısı da dikkate alındığında, ülkemizin 2023 hedeflerinin gerçekleştirebilmesinde eğitim politikalarına önemli rol düşüyor. Türkiye eğitim ve kalkınma arasındaki ilişkinin sahip olduğu kritik önemin farkında olarak son 10 yıllık dönemde ciddi dönüşümleri hayata geçirdi. Bu dönüşümler, politika düzleminde analiz edildiğinde, birinci önceliğinin eğitime erişimin arttırılması bağlamında fırsat eşitliğini sağlayıcı politikalar olduğu görülüyor.
Şartlı eğitim yardımları, taşımalı eğitim uygulamaları, kız çocuklarının okullaşması için sivil toplum desteğini de içerecek şekilde gerçekleştirilen kampanyalar ve fiziki altyapının iyileştirilmesi kapsamında yeni derslik yatırımları fırsat eşitliğini odağına alan politika uygulamalarının somut örnekleri.
Bölgeler arası fark azaltılmalı
Bu uygulamaların neticesinde, başta kız çocukları olmak üzere eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranlarında artış sağlandı. Ağırlıklı olarak eğitimin niceliksel boyutuna ilişkin bu gelişmeler niteliksel boyutta da başta öğretmen istihdamında sağlanan gelişmeler, ders kitaplarının müfredatının yenilenmesi ve FATİH Projesi olmak üzere çok önemli atılımlar yapıldı.
Bununla birlikte, eğitime erişimde, niceliksel bağlamda yaşanan iyileşmelere rağmen, eğitim kalitesinin yükseltilmesi, bölgeler ve okul türleri arasındaki başarı düzeyi farklılıklarının azaltılması ihtiyacı önemini koruyor. Bu tespitten hareketle, Türkiye’nin önümüzdeki dönem eğitim politikasının önceliği bölgeler arası farklılıkların giderilmesi odağında eğitimin kalitesinin arttırılması. 2023 Vizyonu esas alınarak hazırlanan ve 2014-2018 dönemini kapsayan 10. Kalkınma Planı da yukarıda bağlamı ve çerçevesi çizilen yaklaşımın politik düzlemdeki resmileşmiş yansıması.
İnsanı odağına alan 10. Plan’ın dört ana ekseninden biri olan “Nitelikli İnsan, Güçlü Toplum” ekseni, insan için ve insanla beraber kalkınma yaklaşımımızın hayata geçirilmesini ve refahın toplumumuzun tüm kesimlerine yaygınlaştırılması amaç edindi. Keza, fırsat eşitliği temelinde eğitimin her kademesinde altyapı ve kalitenin geliştirilerek sürdürülebilir kalkınmanın temel dinamiği olan beşeri sermayenin daha nitelikli hale getirilmesi de bu amacın başta gelen hedefleri arasında yer alıyor.
Netice itibarıyla, bilgi toplumu gereklerini haiz, üretken ve mutlu bireylerin yetişmesi temel amacımızdır. Eğitim sisteminde bireylerin kişilik ve kabiliyetlerini geliştiren, fırsat eşitliğine dayalı, kaliteyi yükselten bir dönüşüm programı uygulanacak. Eğitim yönetimi, öğretmen yetiştirme süreçleri, müfredat, eğitim ortam ve araçları bu dönüşüm sürecini destekleyecek şekilde hayat boyu öğrenme yaklaşımı çerçevesinde güçlendirilecek.