Güncelleme Tarihi:
Eğer okulda her şey yolunda giderse kayıtta yabancı iken, eylül ayında tanışık, yeni yılda aşina, sene sonunda ortak bir amaca hizmet eden dostluklar kuruluyor. Okul ve aile arasında yıl içinde pek çok şey paylaşılır. Çocuklar için kimi zaman endişelenilir, kimi zaman telaşlanılır, sevinilir, gururlanılır, heyecanlanılır. Çeşidi ne olursa olsun, okul ve aile her zaman çocuğun gelişimini odakta tutarak aynı duyguda olmalı. Okulda her bir öğrenci ile ilgilenirken eğitimcilerin içinde daima iki duygu olması gerekiyor: Çocuk oldukları için öğrencilerini koşulsuz sevmek ve yarın büyüyecekleri için onlara saygı göstermek.
Biliyoruz ki okullar bize çok şey katar, pek çok şey öğretir. Fakat yıllar ilerledikçe okulda öğrendiklerimizin çoğunu unuturuz. Okullarımız ile ilgili unutmadığımız tek ortak noktamız vardır, o da bize yaşattığı hisler. Çünkü geçmiş yaşantılarda kalıcı olan tek şey duygulardır. Eğitimcilerin özellikle anaokulu öğretmenlerinin yıl boyunca en büyük amacı, öğrencilerin büyüyüp yetişkin gençler olduklarında okulları ile ilgili sıcacık duygularını daima muhafaza etmelerini sağlamak olmalı.
Son yıllarda maalesef ülkemiz, hatta dünyamız çok zor bir dönemden geçiyor. İnsanlar gözlerini bile kırpmadan çocuk, kadın demeden ellerini kana bulayabiliyorlar. Yeryüzünde doğan her çocuk anaokulundan üniversite son sınıfa kadar sıkı bir şekilde takip edilip, kişiliğin yüzde 80’inin oluştuğu çağda iyi bir anaokulu eğitimi alabilseydi, eminim dünyamız bugün bambaşka bir yer olurdu. Acilen anlamamız gerekiyor ki; “Sorunları yaratan nedenleri ancak erken çocukluk döneminde vereceğimiz kaliteli eğitimle ortadan kaldırabiliriz.”
ANAOKULU KURALLARI ‘ÇOCUK İŞİ’ YA DA ‘BASİT’ DEĞİLDİR
Hayatın ilk 6 yılında beyinde her bir dakikada 700 yeni nöron bağlantısı oluşuyor. Bunun anlamı; bir yetişkinin 10 yılda öğrendiği şeyleri 0-6 yaş grubu 1 yılda öğreniyor. Böyle olunca da okul öncesi çağa yapılan 1 birimlik yatırım aile ve ülke ekonomisine 10 birim olarak geri dönüyor. Bu sebeple göstermelik yatırımları bir kenara bırakıp acilen okul öncesi çağa yatırım yapmamız gerekiyor, hem ülke olarak hem de ebeveynler olarak.
Ülkemizde “eğitim” deyince aklımıza hemen sınavlar, dershaneler geliyor. Hâlbuki bir insana hayatla ilgili en esas kurallar anaokulu çağında verilince kalıcı olur. Anaokulu kuralları çocuk işi değildir, ayrıca “basit” de değildir, hayatın tam olarak “esas”larıdır. Anaokulunda öğrendiklerimiz, ömrümüz boyunca daha karmaşık haliyle defalarca karşımıza çıkar. Eğitimci yazar Robert Fulghum’un da belirttiği gibi, anaokulu kuralları büyür ama değişmez. Anaokullarında verilen her öğüt hayat boyu geçerlidir.
- “Dışarı çıktığınızda el ele tutuşun ve birbirinizden ayrılmayın”
Dışarısı tehlikelerle dolu olabilir, herkes birbirine ihtiyaç duyar, birliktelik daima gereklidir.
- “Her şeyi paylaş”
Dünyanın sahip oldukları hepimize yeter. Yeter ki sakin ve sabırlı olalım, paylaşmayı bilelim.
- “Adil oyna”
Adaletli olmak her zaman en önemli erdemlerden birisidir.
- “Çevreyi kirletme”
Günümüzde çevre kirliliğinin sebep olduğu sonuçları hepimiz görüyoruz.
- “İnsanlara vurma”
İnsanlara vurduğunda kötü şeyler olur, onlara vurursanız insanlar sizinle oynamaz ve hiçbir şeyini paylaşmaz.
- “Sana ait olmayan bir şeyi alma”
Dürüst ol, hırsızlık yapma, rüşvet alma.
- “Birini incitme, eğer incitirsen özür dile”
İnsanlara ve tüm canlılara karşı nazik ve merhametli ol.
- “Yemekten önce ellerini yıka, sonrasında dişlerini fırçala”
Sağlıklı olmak için temiz ve bakımlı olmak önemlidir.
- “Merak et”
Sor ve araştır, her şeyi hemen kabul etme.
- “Sağlıklı beslen, spor yap”
Yemeklerine dikkat et, her fırsatta hareket et, hareket vücudun için faydalıdır.
ÇÖZÜM ÇOK BASİT: ÖNEMİNİ KAVRAMAK
Son derece gerçekçi ve hayatın esası olan bu anaokulu kurallarını erken çocukluk döneminde çocuklarımıza veremediğimiz için veya bu esas kuralları onlara unutturduğumuz için biz yetişkinler şimdi ağır bedeller ödüyoruz. Çözüm çok basit: Hayatta “esas” olan anaokulu kuralları ve okul öncesi çağın önemini kavramak. Aile ve ülke olarak üniversitelere yaptığımız yatırım kadar kişiliğin yüzde 80’inin geliştiği okul öncesi çağa yatırım yapmalıyız. Temeli çok sağlam atmalı, çocuklarımıza ve onların eğitimine çok önem vermeliyiz. Bir çocuğa dış dünyadaki ve okuldaki kuralların aynı olduğunu kavratabilirsek kalıcı davranış değişimleri yaşatabiliriz.
Kısacası anaokulundaki kurallarla çocuklarımız daha iyi eğitilebilselerdi, tüm dünya böylesine kötü olmaz ve kana bulanmazdı. İnsanlar bu kadar hoşgörüsüz, bencil olmaz, politikacılar sadece vaat vermekle kalmaz gerçekten yaşanacak ülkeler yaratırlardı. Anaokulu kurallarımızı hiçbir zaman unutmayalım ve daha yaşanılası bir dünya istiyorsak bu esas kurallara her yaşta uyalım.