Güncelleme Tarihi:
Öğrenci, öğretmen, eğitimin içeriği ve öğrenme ortamları Eğitim Reformi Girişimi (ERG) tarafından incelendi. ERG’in bu yıl 7’incisini tamamladığı ‘Eğitim İzleme Raporu 2013’e göre, erken çocukluk eğitimi, eğitimin ve öğretmen niteliğinin arttırılması, eşitsizliğin giderilmesi konusundaki ilerlemeler yaşandı. Buna göre, 2013-2014 eğitim-öğretim yılında net okullulaşma oranı 3-5 yaş grubunda yüzde 30,9’dan yüzde 28’e düştü. 4-5 yaş grubunda ise yüzde 44’ten yüzde 37,9’a geriledi. Erken çocukluk eğitimi, Türkiye’deki en önemli eğitim politikası önceliklerinden biri olmaya devam ediyor. Okul dönüşümleri kapsamında imam hatip ve Anadolu imam hatip liseleri yüzde 73 oranında arttı. Araştırma sonuçlarından bazıları şöyle:
3-5 yaş grubunun okullaşma oranında gerileme var
- MEB, 2010-2014 Stratejik Planı’nda, okul öncesi net okullulaşma oranının 2014 yılında yüzde 70’e ulaşması hedeflendi. MEB tarafından paylaşılan verilere göre, 2013-14 eğitim-öğretim yılında net okullulaşma oranı 3-5 yaş grubunda yüzde 30,9’dan yüzde 28’e, 4-5 yaş grubunda ise yüzde 44’ten yüzde 37,9’a geriledi. Erken çocukluk eğitimi, Türkiye’deki en önemli eğitim politikası önceliklerinden biri olmaya devam ediyor.
- Uluslararası bir değerlendirme olan Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS) 2011’den çıkan önemli bulgulardan biri, Türkiye’de hem 4 hem de 8’inci sınıf düzeyinde öğrencilerin dörtte bire yakınının, temel düzeyde yeterliklere dahi sahip olmadıkları yönünde. Bu durum eğitimde kalite eksikliğinin bir göstergesi.
- Türkiye’deki 15 yaş grubundaki öğrencilerin yüzde 15,5’i matematikte en temel düzeydeki yetilere dahi sahip değil. Bu oran OECD genelinde yüzde 8. Türkiye’de yeterlik düzeyi dağılımında alt gruplarda önemli bir yığılma göze çarparken, öğrencilerin yalnızca yüzde 1,2’si en üst düzeyde matematik yetisine sahip.
- Üniversite öncesi eğitimde öğretmen sayısı 2002-03’te 504 bin 479’dan 2013-14’te 801 bin 975’e arttı ve bu önemli bir kazanım. Ancak, 2013’te Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi’nde hiçbir alanda adaylar 50 üzerinden ortalama net 30 doğruya ulaşmadı.
İmam hatip lisesi sayısı yüzde 73 arttı
- MEB, 2010-11 eğitim-öğretim yılından itibaren 1.477 genel liseyi dönüştürmeye başladı ve bu süreç 2013-14’te tamamlandı. Bu süreçte yeni açılan liselerle birlikte mesleki ve teknik lise sayısı yüzde 23, Anadolu lisesi sayısı yüzde 57, imam-hatip ve Anadolu imam-hatip lisesi sayısı yüzde 73 oranında arttı. Bu oranlar kamunun eğitimde program tercihlerini göstermesi açısından önemli.
- Yeni kayıtlar içinde genel programlara kayıt yaptıran öğrencilerin oranı sadece iki eğitim-öğretim yılında yüzde 49,5’ten yüzde 36,8’e geriledi. Buna paralel olarak, mesleki ve teknik ortaöğretim programlarına kayıt yaptıran öğrencilerin oranı yüzde 50,5’ten yüzde 63,2’ye yükseldi. 2013-14 yılında örgün ortaöğretime yeni kayıt yaptıran kadınların yüzde 58,9’u mesleki ve teknik programlara yönelirken, bu oran erkekler için yüzde 67,1.
- 2012-13 öğretim yılı ilk döneminde, Türkiye genelinde 10 gün ve üzeri devamsızlık yapan öğrenci oranı yüzde 32,7. Bu oran, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlı kurumlarda yüzde 39,1, Ortaöğretim Genel Müdürlüğü’ne bağlı kurumlarda yüzde 27,4, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne bağlı kurumlarda ise yüzde 31,1 olarak açıklandı.
- 2013-14 eğitim-öğretim yılı itibarıyla kaynaştırma eğitiminden yararlanan her 100 erkek öğrenciye karşın ilkokul düzeyinde 62, ortaokul ve ortaöğretim düzeyinde ise 63 kız öğrenci bulunuyor.
- Türkiye genelinde derslik başına düşen öğrenci sayısı, geçen yıla oranla hem ilkokul, hem de ortaokul kademelerinde 30’dan 29’a düştü. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı da benzer bir eğilimle her iki kademede de birer birim azaldı.
- 2013-14 eğitim-öğretim yılında ortaöğretim (genel ortaöğretim ve mesleki/teknik ortaöğretim toplamı) düzeyinde sisteme yeni dahil olan öğrenci sayısı 425 bin, okul sayısı 537, öğretmen sayısı 24 bin, derslik sayısı 11 bin, şube sayısı da 7 bin 500 civarında.
Kız çocuklarının eğitimine odaklanmak gerekiyor
ERG Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Tosun Terzioğlu, eğitim sisteminde yeterli hazırlık yapılmadan gerçekleştirilen değişikliklerin, Milli Eğitim Bakanlığı’nın uygulama kapasitesini olumsuz etkilediğini belirtti. Örneğin ‘4+4+4’ değişikliği gibi daha detaylı bir hazırlık ve planlama gerektiren yapısal değişikliklerde, kararların öğrencilerin akademik başarısı ve iyi olma durumu üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini ve ERG’in TEGV ile yaptığı izleme araştırmasının bunu gösterdiğini anlattı. Prof. Dr. Terzioğlu ayrıca, Türkiye’de kız çocuklarının okula kaydında elde edilen başarıdan söz etti. Terzioğlu artık, ilköğretimin ikinci kademesinde kız çocukların, ortaöğretimde ise hem kız, hem erkek çocukların okula devamına odaklanmak ve eğitimden diplomayla ayrılmalarını sağlamak gerektiğini vurguladı. Öğrencilerin sosyoekonomik durumlarının, onların eğitime erişimini ve akademik başarısını önemli boyutta etkilemesine ve Türkiye’nin uluslararası değerlendirmelerde aldığı sonuçların, öğrencilerin okulda yeterli düzeyde kazanım elde edemediğini gösterdiğine dikkat çekti.
Erken çocukluk eğitimi hala zorunlu ve ücretsiz değil
ERG Araştırma Koordinatörü Dr. Alper Dinçer de, ERG’in en önemli önceliklerinden biri olan erken çocukluk eğitiminin (EÇE), MEB’in son yıllarda eğilmeye başladığı bir konu olmasına rağmen, halen zorunlu ve ücretsiz olmamasına dikkat çekti. Dinçer şunları söyledi:
“MEB merkez teşkilatında devam eden yapısal değişiklikler, FATİH Projesi, ‘4+4+4’ sistemine geçiş, ortaöğretime öğrenci seçme ve yerleştirme düzenlemesi ve dershanelerin dönüştürülmesi politikaları, mevcut bürokratik iradenin eğitim politikası öncelikleri arasında yer alıyor. ERG olarak yaptığımız araştırmalar temelinde MEB’in aldığı kararların eğitimde niteliği iyileştirme ve eşitsizlikleri azaltma potansiyelini sınırlı buluyoruz. Ayrıca, bu önceliklerin eş zamanlı gerçekleştirilmesi MEB üzerinde ciddi bir yük yaratıyor. Dolayısıyla, eğitimde eşitlik ve nitelik olmak üzere eğitimin genelinde uygulama sıkıntıları devam ediyor, okul öncesi eğitim ve öğretmen politikaları konusunda adımlar atılmıyor. MEB’in, öğretmenlerin ve eğitim yöneticilerinin, velilerin ve öğrencilerin karar süreçlerine katılımını sağlayacak düzenlemeleri yapması gerekiyor.”